İttifak Düzenlemesi Türkiye Siyasetini Nasıl Etkileyecek?

Seçim öncesi ittifaklara ilişkin beklenen yasa ...

Devamı
İttifak Düzenlemesi Türkiye Siyasetini Nasıl Etkileyecek
Siyasi İttifakların Türkiye Siyasetinin Geleceğine Etkileri

Siyasi İttifakların Türkiye Siyasetinin Geleceğine Etkileri

Seçim öncesi ittifaklar ile ilgili yasal düzenleme, ittifakların sonraki dönemlerde Türkiye siyasal hayatının en etkili unsurlarından birisi olacağını ortaya koyuyor. Seçim öncesi ittifakların dezenformasyona yol açmayacak şekilde ele alınmasının sonraki sürecin sağlıklı yürütülmesi için bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır.

Devamı

AK Parti ve MHP, siyasi partilerin "seçim ittifakını" yasallaştıran ortak kanun teklifini Meclis'e sundu.

AK Parti ve MHP’nin ortak imzası ile seçimlere ilişkin kanun teklifi Meclis’e sunuldu. 26 maddeden oluşan kanun teklifi üç alanda düzenleme içeriyor.

Partiler arasında seçim ittifakının çerçevesi ile kamuoyuna yansıyan netleşmiş hususlar..

Seçim kanununda yapılacak değişikliklerin çerçevesi, “partiler arasında ittifak” düzenlemesi ile sınırlı olacak gibi gözüküyor. Yani yüzde 10 barajı devam ediyor. Seçim çevresi ile ilgili dar ya da daraltılmış bölge düzenlemesine şimdilik gidilmiyor.

İttifak Enerjisi

2019 seçimlerine dönük ittifak çalışmaları ete kemiğe bürünmeye başladı.

Devamı
İttifak Enerjisi
CHP'nin Marjinalleşmesi Kimi İlgilendirir

CHP'nin Marjinalleşmesi Kimi İlgilendirir?

36. Olağan Kurultayı'na giden CHP'de genel başkan değişimi beklenmiyor.

Devamı

Seçim ittifaklarının yaygın olduğu ülkelerde siyasi partiler açısından iki husus öne çıkmaktadır.

CHP’de, çok tartışmalı bir isim, İstanbul il başkanı olarak seçildi. İl başkanı olarak seçilen kişinin sosyal medya hesaplarından paylaştığı açıklamalar, eğer başka bir siyasi partinin bırakın il başkanını, sıradan bir üyesi tarafından bile paylaşılsa CHP yeri göğü inletirdi.

Bahçeli'nin son açıklamaları da 2019'a doğru gidilen süreçte MHP'nin bu tavrını sürdüreceğini gösterirken partinin kırmızı çizgilerini de ortaya koyuyor. Bu durum aynı zamanda 2019'un Yenikapı ruhuna taraf kesimlerle diğerleri arasında geçecek bir yarış olacağını belirtiyor.

Gabriel’in Çavuşoğlu’na servis ettiği çayın görüntüsü, Almanya’nın Türkiye politikasında artık Türkiye karşıtı ideolojik lobilerin ipoteği altında hareket etmeyeceğini mi sembolize ediyor?

Türkiye özelinde meseleye bakıldığında, yeni bir yasal düzenleme ile seçim ittifakı yapan partilerden, daha az oy oranına sahip olan partinin yüzde 10 barajına takılmadan Meclise girmesi sağlanabilir. Bunun karşılığında da, ittifak yaptığı partinin cumhurbaşkanı adayını destekleyebilir. Seçim sonrası Meclis çalışmalarında ya da yürütmede görev paylaşımında ittifakın devam etmesi ise seçim öncesi yapılan anlaşmanın çerçevesine bağlıdır.

Demokratik bir siyasal sistemde bir partiyi “hâkim parti” olarak tanımlamak gerekirse kesintisiz en az 20 yıl iktidarda kalması gerekiyor. Ama hâkim partilerin hâkimiyetini devam ettirme bağlamında bakıldığında AK Parti “hâkim parti”ler sınıfına girmiş bulunuyor.

İYİ Parti'nin programı incelendiğinde "ideolojisizlik" ve "her kesimi kucaklama" iddiasına rağmen geleneksel milliyetçiliğin hakim paradigma olduğu görülüyor.

Bu tip partiler daha çok, mevcut içinde yer aldıkları partinin lider kadrosu ile girilen mücadelenin kaybedilmesi ya da ideolojik olarak farklılaşmanın sonucunda ana partiden ayrılanlar tarafından kurulur.

Aşırı sağın Avusturya'da normalleşmesi bir tehlike olmaktan çıkarak bir realiteye dönüşmüş durumdadır.

Bütün resim bize, Almanya'da aşırı sağcı bir partinin meclise girmesinin, bazılarının inanmak istediği gibi bir yol kazası olmaktan ziyade batı siyasetinde ortaya çıkan yeni bir trend ile alakalı olduğunu göstermektedir.

Türkiye siyasetinde İstanbul, her siyasi parti için önemli olmakla birlikte Erdoğan ve AK Parti belediyeciliği açısından çok daha derin anlamlar taşımaktadır.

Seçimler öncesi açıkça kendini belli eden yükselişine rağmen AfD’nin zaferi, sanki beklenmeyen bir gelişmeymişçesine, "Almanya’da bu nasıl olabildi?” kabilinden şaşkınlık ifade eden sorular eşliğinde tartışılıyor.

Türk seçmen sandığa gitmeli ve oy oranlarına dâhil olarak özellikle kimi seçmediği noktasında Alman siyasetine ciddi bir mesaj vermelidir.