Yeni Anayasa ve "Vatandaşlık" SETA'da Değerlendirildi

“Yeni Anayasaya Doğru: Vatandaşlık” adlı SETA analizi Prof. Dr. Fazlı Hüsnü Erdem, Prof. Dr. Ayşe Kadıoğlu ve Yrd. Doç. Dr. Levent Korkut’un katıldığı bir panelle duyuruldu.

Devamı
Yeni Anayasa ve quot Vatandaşlık quot SETA'da Değerlendirildi

Ortadoğu'nun Eşzamanlama Krizi!

AK Parti iktidarı, 2002'den bu yana, Türkiye'nin tarihsel eşzamanlama krizini devlet ve millet düzeyinde daraltmaya çalışan bir motor işlevi gördü.

Devamı

Türkiye'de bir taşeron tartışması yapılacaksa en anlamsız tartışma, Suriye krizi üzerinden AK Parti'ye ya da Türk dış politikasına dair yapılacak bir tartışma olabilir.

Doğru ile yanlışı ayırt etmek, Ortadoğu’dan uzun yıllar boyunca ayrı tutulmuş Türk halkına düşmektedir. Unutulmamalıdır ki yarım doktor candan, yarım ‘Ortadoğu uzmanı’ ise izandan eder.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, SETA 2012 Güz Dönemi Seminerleri ile ilgili ayrıntılı bilgiler aşağıdadır.

Bu yazıda, ilerlemeciliğin gelenek, bilgi ve otorite ile kurduğu ilişkinin bir eleştirisi sunulmuştur.

Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor

Modernite-postmodernite tartışması bir yana, son günlerde tüm Türkiye'nin konuştuğu bir dizi sebebiyle Osmanlı ve Kanuni Sultan Süleyman üzerine büyük tartışmalar yaşandı.

Devamı

Yeni Türkiye'ye Medya Hazır Mı?

‘Yeni Türkiye’, vesayet rejiminin yüklerini üzerinden atmış, ekonomide istikrarı, dış politikada lider oyunculuk rolünü yakalamış bir Türkiye’dir.

Devamı

28 Şubat sürecinin nedenlerini ve bugüne uzanan sonuçlarını doğruca anlamlandırabilmek için SETA araştırmacılarının dönemle ilgili değerlendirmelerini bir arada sunuyoruz.

Türkiye’nin dış politika algısı karar-alıcılar arasında entelektüellere kıyasla daha az olumlu. Bu anlamda Türkiye’nin potansiyel bir rakip olarak görülmesi bile söz konusu.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı uzun bir çalışma sonunda Kürt sorunu konusunda bir başucu kitabı hazırladı. Dünden bugüne Kürt sorunu hakkında kaleme alınmış tüm belge ve raporların bir araya getirildiği kitap, hem analitik, hem de ansiklopedik bir kaynak niteliğinde. Çalışma, 23 Nisan 1920 TBMM'nin açılışı ile başlayıp, Demokratik Açılım süreciyle son bulan 90 yıllık bir öyküyü belgeler üzerinden ele alıyor. Gazi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi ve SETA Vakfı uzmanı Hüseyin Yayman tarafından uzun bir çalışmanın sonucunda hazırlanan Türkiye'nin Kürt Sorunu Hafızası isimli kitap, bu konuda yazılmış gizli-açık tüm belgeleri bir araya getiriyor. Çalışma, devletin belgelerinden partilerin çalışmalarına değin tüm literatürü tek tek irdeleyerek bir hafıza tazelemesi yapıyor.

Cumhuriyetin kuruluşundan beri Türkiye'nin bir Kürt meselesi hep var olageldi. Önceleri, ağırlıklı olarak entegrasyon ve geri kalmışlık kaygılarıyla ele alınan bu sorun, 1980'lerden itibaren, PKK'nın ortaya çıkmasıyla bir güvenlik sorunu olarak ele alınmaya başlanmıştır. Böylece terör örgütü, Kürt sorununun karmaşık dinamiklerini unutturan bir işlev görmüştür. Güvenlik perspektifinin hâkim olduğu 1990'lı yıllar boyunca, OHAL yönetiminde Kürt sorunu teröre indirgenerek yönetilmeye çalışılmıştır. Çeyrek yüzyıldır, Kürt sorununu algılamamızı toptan değiştirecek birçok gelişme yaşanmasına rağmen, kamu otoritesinin soruna yaklaşımında terörle mücadele perspektifi ağırlığını korumaya devam etmektedir. Oysa bu yıllar boyunca, Türkiye'de ve bölgede, kamu otoritesinin soruna yaklaşımını gözden geçirmesini zorunlu kılan birçok gelişme yaşanmıştır.

Kürt siyasetinin önündeki önemli engellerden biri de militan veya dağ kadrosunun siyasi sürece eklemlenmesi ile ilgili. Bu kadronun son zamanlarda protesto eylemlerinde çocuk-yaşlı, kadın-erkek geniş kitleleri harekete geçirme noktasında son derece etkili olduğu söylenebilir.

Libya'nın başkenti Trablus'ta SETA tarafından düzenlenen panelde, Türkiye ve Libya'da “siyasal ve toplumsal dönüşüm” ile “dış politika ve anayasa yapımı” konuları iki ayrı oturumda masaya yatırıldı.

‘Kürt meselesinin' çözümü ve ‘PKK'nın silahsızlanması' başlıklarında, en popüler konuların başında ise ‘çatışma çözümleri' denilen, 20. yy ikinci yarısında icat edilen karma disiplin gelmektedir. Batılı sosyal muhayyilenin, Hıristiyanlığın ezici bir şekilde anlam dünyasını belirlediği ‘savaş ve barış', ‘iyi ve kötü', ‘çatışma ve uzlaşma' ve ‘çile ve refah' gibi dikotomik tarifler etrafında oluşan çatışma çözümleri dünyasının, batı dışı toplumlar için ne kadar anlam ifade ettiği şüphelidir. 19. yüzyıl pozitivizminin nihai kavramsal çerçevesini belirlediği ‘çatışma' ve ‘çözümleri', II. Dünya Savaşı sonrası dönemde ise ete kemiğe bürünecek şekilde metodolojisine ve uygulamalarına kavuşmuş oldu.

Afrika'da İslam kültürü ve demokrasi çalışmaları alanındaki çalışmalarıyla bilinen Ali Mazrui SETA'da Afrika'nın dönüşümü ve Türkiye'nin rolü üzerine bir konuşma yaptı.

Müesses Nizam'ın, 6 yıl önce 367 kararı ve 27 Nisan e-Muhtırası'na toplumsal meşruiyet devşirme kaynağı olarak gördüğü Cumhuriyet Mitingleri'ni, şimdilerde MHP, yeni çözüm sürecine karşı duruşuna toplumsal meşruiyet devşirmek için işlevselleştirmeye çalışıyor. Siyasi tarihimize bundan hemen hemen altı yıl önce giren ve o günlerden beri müesses nizam nazarında etkili bir toplumsal muhalefet aracı olduğuna inanılan(1) ; ancak ortaya çıkışından itibaren birkaç aylık miadı olduğu Temmuz 2007 seçim sonuçlarıyla tescillenen Cumhuriyet Mitingleri, geçtiğimiz günlerde MHP tarafından, formatı biraz da değiştirilerek tekrar hayata geçirildi. MHP'nin, daha çok ulusalcıların tekelindeymiş gibi görünen Cumhuriyet veya Bayrak mitinglerini neden ödünç alma gereğini hissettiği incelenmeye değer. Ancak öncelikle Müesses Nizam'ın bu ritüelini kısaca hatırlamakta yarar var.

Türkiye'de yayımlanan yerli dizilerin Balkanlar'a yayılması, diğer yabancı dizilerin yerini alması, hatta izlenme rekorları kırması sadece birkaç yıl önce kimsenin tahmin edemeyeceği bir gelişmeydi. Zira bu durum iki coğrafyada da ciddi zihni önyargıların kırılması anlamına gelen bir sonuca işaret etmekteydi. Tarihe açılan yüz yıllık bir parantez sebebiyle ne Türkiye insanı Balkanlar'daki kültürel miras ile gerektiği ölçüde temas kurmuş, ne de milliyetçi tarih yazımının Balkan toplumlarına ördüğü Osmanlı önyargıları sebebiyle bölgede Türkiye'ye sağlıklı bir gözle bakılmıştı. Son yıllarda Türkiye'de yaşanan iç politik değişimler dış politikaya da yansıyınca ilk etapta Balkanlarla resmi ilişkiler pozitif yönde bir ivme kazandı ve ardından bunun toplumsal yansımaları da gözle görülür hale gelmeye başladı. Siyasi ilişkilerdeki bu iyileşmenin toplumsallaşmasını sağlayacak ve bölge halkının Türkiye'ye bakışını değiştirecek birçok tarihsel ve kültürel unsur zaten bulunmaktaydı. Ancak Türkiye ve Balkan insanının unutturulmuş ortak yönlerini daha görünür kılacak ve diri bir şekilde insanların takdirlerine sunacak bir araç olmalıydı. Türk dizilerinin Balkan insanının evlerine konuk olması kısmen de olsa bu ihtiyaca hizmet etmeyi vaat ediyor.

SETA bünyesinde yayımlanan Arapça akademik dergi Ru'ye Turkiyye'nin 5. sayısı okurlarla buluştu.

Erdoğan yeni karakter suikastını ancak ve ancak Türkiye'nin temel demokratikleşme meselelerine odaklanmaktan vazgeçmeyerek bertaraf edebilir.

Taksim olayları üzerinden hareketlenen fay hattı yabancısı olduğumuz bir kırılma değil. AK Parti'nin iktidara geldiği günden itibaren defalarca karşılaştığı bir fay hattı var karşımızda.