SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman, Türkiye – Katar ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, Türkiye ve Katar arasındaki ilişkilerin bölgeye etkisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmacısı Emrah Kekilli, Türkiye’nin kırmızı kategoride aranan teröristler listene almak için çalışma yaptığı Muhammed Dahlan üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Strateji Araştırmacısı Veysel Kurt, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’nin Irak’a gerçekleştirdiği ziyaret üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine düzenlediği harekatlarla ilişkin, "Pentagon'da pişirilen planların da suya düştüğünü gördük." dedi.
Fırat’ın doğusunda Rusya’nın doğrudan veya rejim aracılığıyla PKK/YPG ile ilişki içerisine girmesi, Türkiye’nin görmezden geleceği bir durum değildir. Nitekim bunu deneyen ve başarılı olamayan bir ABD örneği de önümüzde durmaktadır.
ABD ile ilişkilerde yaşanan sorunlar ve çok sayıdaki temel anlaşmazlık konusu artık hem Türk kamuoyunu hem de karar alıcıları yormuş durumda. ABD'nin PYD ve FETÖ'ye vermekte olduğu destek; Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemi almasına karşıtlığı ve bu doğrultuda gündeme gelen yaptırımlar; Halkbank Davasını Türkiye aleyhinde sopa olarak kullanılmaya devam edilmesi; Ermeni iddialarının kongre gündeminde kullanılması, Türkiye'nin proje ortağı olduğu F-35 uçaklarının çeşitli bahanelerle teslim edilmemesi; ABD'nin Doğu Akdeniz denkleminde Türkiye'nin karşısından yer alması gibi birçok zorlu dosya iki ülke ilişkilerini son derece olumsuz etkilemekte.
Devamı
SETA Avrupa Araştırmacısı Zeliha Eliaçık, Ortadoğu ve Avrupa’daki sivil toplumun etkinliği üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman, İran’da devam eden sokak gösterileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinde devam eden gösteriler üzerine açıklamalarda bulundu.
Bu konular uzun yılların birikimi neticesinde bu noktaya geldi. Bazıları belki de hiç çözülmeyecek. Ankara ve Washington'ın uluslararası sistemin ve ilişkilerin geleceği konusundaki algı farklılıkları aşikar. Bu farkı belki de Trump'tan ziyade senatörlerin Erdoğan ile sohbetinde görüyoruz..
Artık Türkiye’deki gazeteler bir yana, küresel medya bile Erdoğan’ın batılı liderlerle görüşmesinin ardından, “Erdoğan istediğini yine aldı” gibi başlıklarla gelişmeleri aktarmak zorunda kalıyor..
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti Türkiye'ye karşı başlatılan yoğun kampanyanın kırılmasında da etkili olacak. Erdoğan'ın muhataplarıyla yüzleşmesi ve Türkiye'nin ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendiren konulardaki duruşunu hem siyasetçiler hem de kamuoyuyla Beyaz Saraydan başkanla yan yana dururken paylaşması başlı başına bir kazanım..
Zirvenin hangi yönlerini öne çıkarmış “müttefikimiz” Almanya’nın medyası?
Erdoğan-Trump zirvesinin en önemli tarafı ikili ilişkilerin kopma noktasından uzaklaşmış olmasıdır. Trump'ın basın açıklamasına ittifak ilişkisine vurgu yaparak başlaması, DEAŞ'la mücadele konusunda Türkiye'ye hakkını teslim etmesi ve Güvenli Bölge planına destek verdiğini belirtmesi bu anlamda önemli ve somut göstergeler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki 13 Kasım tarihli zirve Türk-Amerikan ilişkilerinin potansiyelinin son dönemde yaşanan sorunlardan daha büyük olduğunu bir kez daha gösterdi. Ancak en büyük sorunlardan biri Türk-Amerikan ilişkilerinin iki liderin karşılıklı çabasıyla sürdürülüyor olması.
Terör örgütü PYD taraftarları ve ABD Kongresi'nde muhalif kesimlerin sabotaj girişimlerine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump görüşmesi oldukça olumlu bir havada geçti
Avrupalı DEAŞ’lılar meselesini önce yok sayan Avrupa devletleri, dışardan gelen baskılar sonucunda, bu kez de bu kişileri ülkeden uzakta tutmak için çeşitli yollar aramaya başladı.
Ülkeler arasındaki problemlerin çözümünde müzakere yollarından başarı elde edemeyen devletler birbirlerine karşı askeri, siyasi, ekonomik veya kültürel birçok kısıtlayıcı önleme başvurmuştur..