2021’in Ruh Hali: Jeopolitik Kaygı

2021'in ruh hali jeopolitik bir kaygının bütün bir yıla damgasını vuracak olması. 2020'den daha kötü olup olmayacağını zaman gösterecek.

Devamı
2021 in Ruh Hali Jeopolitik Kaygı
Arap Baharı Zulüm Sonsuza Kadar Süremez

Arap Baharı: Zulüm Sonsuza Kadar Süremez

2011'de Arap Baharı'nın başlaması ve 2012'de doruk noktasına ulaşması, Arap halklar için gecikmiş bir umuttu ancak değişim sürecinden korkan statükocu güçler ve çıkarlarının zarar göreceğinden korkan bölge dışından fırsatçı güçler, 2013'te Arap Baharı'nı kürtaj yapmak için bir araya geldiler. Tabii halkın deneyimsizliğinden ve devrimcilerin yaptığı bir dizi hatadan da faydalandılar.

Devamı

2020’nin öne çıkan bütün gelişmeleri bu yıllıkta analiz edildi. Alanında uzman araştırmacılar tarafından hazırlanan '2020'de Türkiye', Türkiye’yi anlamak için önemli bir başvuru kaynağı.

Biden'ın Türkiye politikası, Ankara'nın kendi oyununu oynama gerçekliğini tanımalı. Erdoğan-Putin ilişkisi gibi bir ilişkinin Erdoğan ve Biden arasında kurulması ihtiyacı fark edilmeli.

Terör örgütü PKK/PYD'nin ABD'den aldığı destekle fazlasıyla başına buyruk hareket etmesi sadece Türkiye için değil aynı zamanda merkezi Irak yönetimi ve bölgesel yönetim için de kabul edilemez boyutlara gelmiş durumda.

Arap isyanlarından on yıl sonra yapılacak muhasebede hâlâ en önemli ülke kuşkusuz Türkiye. Demokratik tecrübesi ile bu isyanlara örneklik teşkil eden Türkiye, 2013'ten itibaren verdiği mücadele ve 2016 sonrası yeni hamleleri ile de bir başarı hikayesi.

Trump’ın ardından Türk-Amerikan ilişkileri

Amerikan güvenlik bürokrasisi ile Kongre’nin büyük kısmı, Obama döneminden devraldıkları Türkiye karşıtlığını Trump’ın başkanlığı döneminde tırmandırdılar.

Devamı
Trump ın ardından Türk-Amerikan ilişkileri
Türkiye Vazgeçilmez Müttefik

Türkiye Vazgeçilmez Müttefik

Türkiye’nin herşeye ‘Evet’ diyecek bir ülke olmadığını vurgulayan Milli Savunma Bakanı Akar: Türkiye-ABD arasında müttefiklik ilişkileri var. Bir S-400 için feda mı edeceksiniz? Temennimiz bu karardan dönmeleri

Devamı

Yeni dönemde bölgesel güçler arasındaki büyük oyun Türkiye, İran ve İsrail arasında. Bu oyunun avantajlısı Ankara. İran eliti milliyetçi duygusallığı ve abartılı umudu bir kenara bırakıp yeni bölgesel jeopolitiğe odaklanmalı.

Şurası çok açık. İran ve Türkiye tarih boyunca bölgede iki önemli aktör olarak çoğunlukla gerilimli ilişkilere sahip olmuştur. Ancak yine aynı tarih bize İran ve Türkiye'nin uzun yıllar boyunca savaşa girmediğini de gösterir. Bölgesel rekabet hep var olmuştur. Ama sıcak çatışmaya dönüşmez.

Kitapta Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır, Irak, İsrail ve İran gibi bölge devletlerinin yanı sıra ABD, Rusya ve Çin gibi Ortadoğu’da da etki ve nüfuz sahibi aktörler yer alıyor.

Batı ittifakı hareketsiz kalmışken Türkiye adım adım güçleniyor. Sınırlarındaki tüm sorunları büyük oranda kendi lehine çözebiliyor. Doğu Akdeniz'den Azerbaycan'a kadar güvenli bir hat kurmakla kalmadı aynı zamanda buralarda yeni alanlar elde etti.

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi hafta başında Fransa'ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin zamanlaması, Macron'un Sisi'ye onur nişanı takdim etmesi ve insan hakları ihlallerine dair açıklamaları ziyareti tartışmalı kılan konular oldu.

Ortadoğu'da yer alan aktörler için Washington'ın politikaları son derece önemlidir. Uluslararası sistemin başat gücü olarak ABD'nin atacağı adımlar elbette ki Ortadoğu'da taşların yerinden oynamasına neden olacaktır.

Fransa'dan kaynaklı olarak yorumlanan Almanya ve Fransa arasında yaşanan fikir ayrılıkları, aynı zamanda AB başkenti Brüksel'de de Alman-Fransız ilişkilerinin kötü seyri olarak değil, daha çok Fransa'nın ortak AB Dış politikasından uzaklaştığı ve haliyle kendisini yalnızlaştırdığı yönünde algılanmaktadır. AB'nin çetrefilli, zahmetli ve hantal yapıya sahip olan ortak dış politika sürecine bağlı kalmaksızın milli hedeflerini önceleyen Fransa kendisine uluslararası sahnede hareket alanı açmıştır.

Amerika kendi iç siyasi ve toplumsal meselelerine öylesine gömülmüş ki, başını kaldırıp dünyaya bakabildiği yok.

Ankara’nın attığı adımlar yüzünden başarısız olanlar, Türkiye’yi cezalandırmak için Avrupa Birliği’ni ve NATO'yu kullanmak istiyorlar.

Avrupa'da Macron öncülüğünde İslam Düşmanı sayılabilecek bir dizi düzenleme hayata geçiriliyor. Üstelik sadece Macron değil, Avusturya Başbakanı Kurz ve Şansölye Merkel de Avrupa çapında bir "Siyasal İslamla mücadele planına" geçildiğini açıkladılar. Kurz, göçmen kökenlileri ülkelerinden Koronavirüsünü getirip yaymakla suçlayarak Avrupa'nın güvenlikten sağlığa her türlü sorunun kaynağı olarak Müslümanlara işaret etti. Eskiden Yahudilere yapıldığı gibi şimdi de Müslümanlar Avrupa'nın siyasi, ekonomik ve güvenlik sorunları için günah keçisi olarak gösteriliyor.

SETA Brüksel Koordinatörü Talha Köse, Biden'ın ABD Dışişleri Bakanı olarak atayacağı Tony Blinken'ı ve Biden dönemi muhtemel ABD dış politikasını değerlendirdi.

SETA Washington DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat, Fahrizade suikastı ve Biden döneminde ABD-İran ilişkilerindeki beklentiler üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Davos’la başlayan ve sonrasında Türkiye’nin küresel ve bölgesel aktörlerle karşı karşıya kaldığı hemen her kritik süreç 'otoriterleşme' ve 'eksen kayması' gibi tartışmalarla senkronize biçimde ilerleye geldi.