Gazze Soykırımı Görünmez mi Oldu?

Yaklaşık altı aydır Filistin topraklarında masum Filistinli insanlara yönelik tarihin ender görebileceği bir vahşetle ve bütün dünyanın gözü önünde korkunç bir soykırım uygulanmaktadır. Zalim Siyonistler ve Batılı destekçileri, masum çocuklar, kadınlar ve hastalar dahil herkesin hedef alındığı saldırıları hem devlet hem de yerleşimci terörü üzerinden gerçekleştirmekte ve desteklemektedirler.

Devamı
Gazze Soykırımı Görünmez mi Oldu
Sahadan Güç Kazanan Diplomasi ve Irak

Sahadan Güç Kazanan Diplomasi ve Irak

Türkiye'nin terörle mücadelesinde sınır ötesi askeri harekâtlar bağlamında yeni bir dönem başlıyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak'ta atılacak adımlara ilişkin oluşturduğu söylem ve ilk işaretlerin ardından artan diplomasi trafiği ile birlikte iyice olgunlaşan bir süreç söz konusu.

Devamı

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından 11 Mart 2024 tarihinde yayımlanan rapor uluslararası silah ticaretindeki eğilimleri değerlendirmek açısından oldukça önemli. Silahlanma eğilimleri, savaş beklentilerinin seslendirildiği şu günlerde istihbarat servislerinin harp ikazı bağlamında bir emare olarak görülüyor. Rusya’nın 3. Dünya Savaşı'nı, Fransa’nın Ukrayna’ya asker göndermeyi tartıştığı geçtiğimiz hafta içinde silahlanma eğilimleri aslında kapasiteleri ve niyetleri ortaya koyuyor. Kendi kapasitesi ile hasım olarak gördüğü aktörün envanteri ve silahlanma eğilimini karşılaştıran devletler meydan okuma kararlarını almak için referanslar üretebiliyor. Dolayısıyla raporun kapsamına kısaca göz atmak ve yorum yapmak faydalı olabilir.

Perşembe günü Bağdat'ta gerçekleşen Türkiye-Irak güvenlik zirvesinden sonra yayımlanan ortak sonuç bildirgesi ile iki ülke arasında yeni bir dönemin kapıları açıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ramazan sonrası Irak'a ziyareti ile ikili ilişkilerde "bir sıçrama" sağlanacağının vurgulandığı bildirgede ilişkilerin tüm yönleriyle "stratejik bir çerçeveye" oturtulmasına karar verildi. Bu amaçla terörle mücadele, ticaret, tarım, enerji, su, sağlık ve ulaştırma alanlarında Ortak Daimî Komiteler ihdas ediliyor. Daha önemlisi, PKK'nın Türkiye ve Irak için ortak güvenlik tehdidi olduğunda uzlaşılarak Irak Ulusal Güvenlik Konseyi bu örgütü "yasaklı örgüt" olarak nitelemekte. Bu noktaya gelinmesi için geçtiğimiz aylarda Dışişleri Bakanı Fidan, MİT Başkanı Kalın ve Milli Savunma Bakanı Güler, Iraklı muhataplarıyla yoğun bir çalışma temposu yürüttü. PKK ile mücadele için uzun yıllardır Ankara, Bağdat ile görüşüyor. Geçmişte birçok kez uzlaşmaya varılmıştı. Bu defa PKK ile mücadelede ve ikili işbirliklerinde yeni bir dönem olarak nitelenecek farklı hususun ne olduğu sorusu akla geliyor.

Türkiye'nin gündemi Aralık ayından bu yana üç kulvarı takip etti: seçim, ekonomi ve terör. Seçim ve ekonomi vatandaşlar arasında farklı görüşlerin seslendirilmesini teşvik etmiş olsa da üzerinde uzlaşı olan konu terörün başının ezilmesi. Bu konuda vatanı ve devleti benliğinde hissedenler arasında bir tereddüt yok. Nitekim "güvenlikte maliyetin önemsiz olduğu" gerçeği dikkate alınırsa terör ve diğer güvenlik tehditlerinin ihmal edilmesi söz konusu olamaz.

Sovyetler Birliği dağıldığında bağımsızlığını yeniden ilan eden Azerbaycan'ı çok zor şartlar bekliyordu. Topraklarının yüzde 20'si Rusya destekli Ermenistan tarafından işgal edilmiş, savaş sebebiyle bir milyonu aşan göçmene ev sahipliği yapmak zorunda kalmış, ekonomik yapısı darmadağın olmuş ve ülkede istikrarsızlık baş göstermeye başlamıştı. Bu nedenle her ne kadar Azerbaycan bağımsızlığını yeniden ilan etmiş olsa da içinde bulunduğu zor şartlar nedeniyle bağımsızlığın sevincini tam anlamıyla yaşayamamıştı.

İsrail’in Gazze Soykırımı Karşısında “Batılı Demokrasiler”

Ortadoğu'daki çatışma ve krizler sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel siyasetin dinamiklerini de etkilemektedir. Bu anlamda İsrail'in yalnızca Filistin ölçeğinde bir güvenlik problemi olmadığı, aynı zamanda küresel siyasetin istikrarına ve evrensel barışa da doğrudan tehdit olduğu ifade edilebilir. Nitekim İsrail uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler kararları gibi üzerinde uzlaşıya varılmış, uluslararası barışın tesisini hedefleyen her türlü sürece karşı çıkıp aykırı bir aktör olmaya devam ediyor. Bu kapsamda Gazze'deki sivilleri, özellikle kadın ve çocukları kasten hedef alan İsrail, apaçık bir soykırım işliyor.

Devamı
İsrail in Gazze Soykırımı Karşısında Batılı Demokrasiler
SETA Genel Koordinatörü Duran ADF Türkiye'nin Ortaya Koymaya Çalıştığı Diplomatik

SETA Genel Koordinatörü Duran: ADF, Türkiye'nin Ortaya Koymaya Çalıştığı Diplomatik Aktivizmin Çok Önemli Bir Örneği

ADF, Türkiye'nin bölgede istikrar kurma, güvenliği sağlama ve işbirliğini arttırma hedefinin Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan'ın 2023 beyannamesinde ortaya koyduğu ve Türkiye Yüzyılı olarak da söylediği çabaların çok önemli bir göstergesi olarak, bir aktivitesi.

Devamı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 88. sayısı raflarda yerini aldı.

Antalya Diplomasi Forumu için dün Antalya'daydım. 147 ülkeden gelen siyasetçilerin, diplomatların, akademisyenlerin, gazetecilerin ve düşünce kuruluşu temsilcilerinin katıldığı forum dünyanın önde gelen forumları arasında saygın bir yere yerleşti. Forum, Rusya-Ukrayna savaşının üçüncü yılına girdiği ve İsrail'in Gazze'de katliamlarına devam ettiği günlerde "krizler döneminde diplomasiyi öne çıkarmak" teması ile toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, forumdaki konuşmasında "21. yüzyılın buhranlar çağına dönüşmesinden" duyduğu üzüntüyü anlattı: "Herkesin diline pelesenk ettiği 'kural temelli uluslararası düzen' anlamını ve ağırlığını kaybetmekte, bir slogandan öteye geçememektedir."

Ortadoğu'da seçim yapan sayılı ülkelerden biri İran. İran halkı, cumhurbaşkanını, milletvekillerini, Uzmanlar Meclisi üyelerini ve şehir konseylerinin üyelerini sık aralıklarla seçiyor. Bu seçimler, ülke siyasetinin dinamik yapısını gösterdiği kadar biçim ve etki itibarıyla da oldukça tartışılıyor. Seçim mühendisliği tartışmaları, İran'da değişim beklentisiyle tezat oluşturacak biçimde bir gündem oluşturuyor.

Bir kasırganın geldiği tespiti Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'e ait. Bu ifadeyi El Pais gazetesine verdiği röportajda AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'i "tamamen İsrail yanlısı duruş sergilemekle" suçlarken kullandı. Borrell, AB'nin Rusya-Ukrayna savaşına ve İsrail'in Gazze'deki katliamlarına yönelik politikalarının yüksek maliyetler ürettiğini belirterek "Batı'da bir kasırganın yaklaştığı" öngörüsünde bulunuyor. Dante'nin İlahi Komedya'sına atıfla "şiddet çemberinin" geldiğini belirten Borrell, "çok geçmeden Avrupa uyanmak zorunda" diyor. AB çevrelerinde Von der Leyen'in İsrail'e koşulsuz desteğine duyulan tepki biliniyor ve bunun bir örneği "Bayan Soykırım" tabiriyle ifade edildi.

Günümüz dünyası, hızla değişen güvenlik dinamikleri ve artan jeopolitik rekabetle karşı karşıya. Özellikle COVID-19 pandemisiyle birlikte hızlanan ve biçim değiştiren söz konusu rekabet, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ve İsrail'in Gazze'deki saldırıları sonrası derin bir güvenlik krizini de ortaya çıkardı. Üstelik bu kriz, geleneksel askeri çatışmaların uluslararası siyaseti şekillendiren temel bir örüntü olarak geri dönmesiyle sınırlı değil. Teknolojinin giderek artan önemi, yapıcı olduğu kadar yıkıcı olan tarafı, iklim değişiminin neden olacağı olası geniş çaplı krizler, küresel ekonomide yaşan sistemik değişim ve dünya nüfusunun her geçen gün artması, sistemik düzeyde bir kaygı döneminin içinde olduğumuzu bize gösteriyor.

Washington Post’ta yayınlanan bir görüş yazısında, ABD’nin İsrail’in nükleer kapasitesi hakkında artık gerçekleri konuşması gerektiği çağrısı yapıldı. Nükleer silahların yayınlaşması meselesinde uzman isimlerin imzasıyla yayınlanan yazıda, Amerikan devleti yetkililerinin 60 yıldır yürürlükte olan gizli bir başkanlık emri dolayısıyla İsrail’in nükleer silahlarının varlığını inkâr eden bir politika takip ettiği not ediliyor. Uzmanlar, bu politikanın İsrailli siyasetçilerin Gazze’de nükleer silah kullanma tehditleri savurduğu bir dönemde iyice anlamsız hale geldiğini ve Amerika’nın bölgesel çatışma senaryolarını sağlıklı bir şekilde çalışamadığını savunuyor. Bu tür bir çağrı ilk kez yapılmıyor olsa da, bu tür tartışmaların Amerikan kamuoyunda İsrail algısının değişmekte olduğunu ve Amerika’nın İsrail politikasının sorgulandığını gösterdiği söylenebilir.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, TRT 1 ekranlarında yayınlanan Enine Boyuna programında, Ortadoğu’da yaşanan bölgesel normalleşmenin anlamına ve bu süreçten neler beklenebileceğine dair açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çarşamba günkü Kahire ziyareti ile Türkiye'nin yürüttüğü normalleşme politikasının bir halkası daha tamamlandı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Mısır ziyaretinden kısa bir süre önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Türkiye'nin Mısır'a insansız hava aracı satacağını açıklamasıyla iki ülke arasındaki ilişkilerin artık tam anlamıyla dönüşüm geçireceği beklenen bir durumdu. İki ülke arasında on yılı aşkın bir süredir devam eden sorunların geride bırakıldığı artık resmileşti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 14 Şubat'ta Kahire'yi ziyaret etmesiyle Türkiye Mısır arasında yeni bir sayfa açılırken, geriye dönüp baktığımızda Mısır'da yaşanan askeri darbe ile ilişkiler kopma notasında gelmiş her iki ülke birçok mesele de karşı karşıya gelmiş adeta bir kaybet-kaybet sarmalının içine düşmüşlerdi. Ancak gerek ülkelerin kendi özel durumları gerekse bölgesel meydan okumalar ve tehditler, bir noktada tarafların yeniden işbirliği yapmasını beraberinde getiren yeni bir süreci başlattı.

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin Erdoğan ve heyetini eşi ile birlikte karşılaması geçtiğimiz on iki yılda yaşanan ikili sorunları geride bırakma ve imzalanan anlaşmalarla yeni bir işbirliği dönemine geçme iradesini sembolik olarak da gösterdi.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, A Haber ekranlarında yayınlanan Arka Plan programında, küresel siyaset arenasında büyük güçlerin kıyasıya rekabeti ve son dönemde artan çatışma ortamı üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Netanyahu'nun operasyona devam kararıyla bir yandan Divan’ın temennisi çiğnendi, diğer taraftan yargılama sürecine yönelik İsrail'in hanesine bir çentik daha atıldı.