Bu Ülke Kimin?

Bu ülkenin kimin olduğu gayet açık! Ve bu ülkenin sahipleri Suriyeli mültecilerin uygun bir program ve esaslar çerçevesinde vatandaş olmasını istiyorlar. Sadece duygusal değil, akılcı bir perspektifle de istiyorlar.

Devamı
Bu Ülke Kimin
Atatürk Havalimanı Saldırısındaki Eski Sovyet Bağlantısı

Atatürk Havalimanı Saldırısındaki Eski Sovyet Bağlantısı

Suriye’de DAİŞ saflarında savaşan yaklaşık 2000 tane eski Sovyet bloğu ülkeleri vatandaşı olduğu tahmin ediliyor. Rus vatandaşları başı çekerken, Özbekler, Kırgızlar ve Tacikler listede yukarılarda yer alıyor.

Devamı

Bir tarafında etnik radikalleşmenin beslediği PKK terörü diğer tarafında da tekfirci mesiyanizmin yer aldığı DAEŞ terörü Türkiye'ye yönelik eşzamanlı bir saldırı cephesi oluşturmuş durumda.

Türkiye kendi namına dış politikada yaşadığı sıkıntıları, Suriye’de tıkanan dünya sistemini ve bu tıkanıklıktan kendi namına düşeni, sayfanın bir kenarına koydu.

AK Parti iktidarı dış politikada vizyonunu sunarken retoriği öne çıkarmak zorunda kaldı. Bu retorik sadece milli duygulara hitap etmekle kalmadı. Uluslararası sisteme adalet eleştirisinden gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına kadar uzandı.

Sadece Türkiye’nin selameti için değil aynı zamanda Filistin’in de selameti için gereksiz tartışmaları bir kenara bırakıp İsrail’le diplomatik normalleşmeye rasyonel bir zeminde yaklaşmalıyız.

Daiş Terör Dalgasını Durdurmanın Çaresi

Artık mesele, ABD'nin DAİŞ ile mücadele için kapsamlı bir stratejisi üretmemesi olmaktan çıktı. Bölge halklarının kayıplarını ihmal etmeyi "politika" sayan bilinçli tercih değişmek zorunda.

Devamı
Daiş Terör Dalgasını Durdurmanın Çaresi
Mesaj Net Ama Alan Yok

Mesaj Net Ama Alan Yok!

Evet, mesaj net olmasına net. Ancak, artık bu mesajı anlayan, bu mesajı anlayıp da ‘aman kendi başımıza iş yapmayalım, küresel aktörleri kızdırmayalım, dikkatleri üzerimize çekmeyelim’ diye köşesine çekilen yok. Mesaj net ama alan yok!

Devamı

Türkiye'nin manevra alanı genişliyor, ittifak imkânları giderek artıyor. Bu da Türkiye düşmanlarını harekete geçiriyor. Evet, bu kadar yalın, bu kadar gerçek!

Türkiye'nin farklı ülkelerle yaptığı enerji ortaklığı, bölgesel enerji denkleminde Türkiye'nin gücünü artırıyor. Yeni enerji anlaşmaları için bölge ülkelerinin dikkati de ilgisi de Türkiye'ye çeviriyor.

Bu anlaşma bu yönüyle Erdoğan düşmanlarına da bir mesajdır esasında. Alıp almayacaklarını göreceğiz.

Ne kadar iyi plan yaparsanız yapın tek başına sizin diplomatik manevralarınız meseleleri çözmez. Uluslararası sistemin şartlarına odaklı ve onun içindeki kabiliyetlerinizi sürekli hesap eden bir strateji geliştirmenizi mecburi kılar.

Türkiye nasıl ki İsrail’e en sert tepkiyi vererek Filistin’in yanında durduğunu tüm dünyaya gösterdiyse, bugün de İsrail ile anlaşarak Filistin’in yanında duruyor.

Politikanın ama özellikle de dış politikanın romantizm ve maksimalist taleplerle yürütülecek bir alan olmadığı açıktır.

İki ülke arasındaki normalleşmenin hızlı bir yakınlaşmaya, "müttefiklik" ilişkisine dönüşmesi beklenmemeli. Gazze'ye yönelik ambargonun "hafifletilmesinin" nasıl bir yolda yürüyeceğine bakmak gerekecek.

Amerikan halkı Kasım seçimlerinde Amerika’nın kendi kimliği ve İslam’la ilişkisinin nasıl kurulması gerektiği üzerine de bir karar vermiş olacak.

Erdoğan Avrupa’nın sadece ekonomik üstünlüğünü değil moral üstünlüğünü hedef alıyor. Kendinizi AB yerine koyun, siz olsanız bu sürecin kilit aktörü olan Erdoğan’ı sever miydiniz?

"AB'den çıkalım" diyenler, Türkiye korkusu etrafında bir kampanya. Bu imal edilmiş korkunun sokaktaki karşılığını net olarak gören diğer Avrupalı yöneticiler Türkiye'yi dışarıda tutma kararlılıklarını artıracaklar.

Erdoğan, geri kabul konusunda Türkiye'ye muhtaç olan AB'nin Türkiye'yi terörle mücadele konusunda sıkıştırmasının kabul edilemezliğini vurguladı. Bu vurgular Türkiye- AB ilişkilerindeki gerginliğin açık tezahürleri.

DAİŞ’le mücadelenin metodu da DAİŞ’in hanesine bir avantaj olarak yazılmaktadır. DAİŞ’i var eden sebeplerle yüzleşilmeden DAİŞ’le gerçek manada mücadele edilebileceğini düşünmek naifliktir.

MHP’yi bir olağanüstü kongre daha bekliyor. İlk kongre mahkeme kararı ile oldu. Salonda sadece muhalifler vardı. Diğer kongre genel merkez kararıyla olacak ve salonda hem Bahçeli taraftarları hem de muhalifler olacak. Siyaset mahkemelik olmuştu, inşallah karakolluk olmaz.