CHP'li siyaset teknisyenleri AK Parti'nin topluma ve özellikle de yoksul toplum kesimlerine ulaşma teknolojilerini kopyalayarak başarı elde edeceklerini düşündüler.
Devamı
Türkiye'de yaşayan ve siyasetle bir biçimde hemhal olan bizler bürokratik oligarşinin seçimlerden önce yüzünü gösterip siyasete, siyasetçilere ayar vermeye çalıştığını biliriz.
Devamı
Türkiye siyasal yaşamında statüko seçilmiş iktidarlarca temsil edilmedi. Aksine onları belirli davranış kalıpları içinde hareket etmeye zorladı, çerçevelemeye çalıştı.
Erdoğan, çözüm sürecini Türkiye'nin demokratikleşme gündeminin doğal uzantısı olarak görmektedir. Meselenin etnik milliyetçilik temelinde değerlendirilmesine karşı çıkmaktadır.
1960 darbesinden sonra parlamento daha çok halkın seçtiği zayıf yürütme organının bürokratik oligarşi tarafından kontrolüne hizmet etti.
AK Parti karşıtı siyasi söylem seçimlerden epey bir zaman önce yoğun bir biçimde neden tedavüle sokuldu?
Türkiye siyasi kültürü içinde otoriter modernleşme çizgisi, yıllar yılı CHP ve bürokratik oligarşi tarafından temsil edildi. Devlet merkezli, tepeden inmeci, halka rağmen yürütülen modernleşme programı laikçi, Türkçü ve Kemalist radikaller tarafından hayata geçirildi. Bu modernleşme programı, yürürlüğe sokulduğu ilk günlerden itibaren toplumsal alanda çeşitli meydan okumalarla karşı karşıya kaldı. Yeni devletin, yeni ve homojen bir ulus inşasına dayalı egemenlik siyaseti, yıllar yılı bu meydan okumalarla yüzleşti. Bu süreçte son derece sert yöntemler kullandı. Açık ve gizli şiddet kullanmaktan çekinmedi. Yeri geldiğinde şehir bombalayarak, yeri geldiğinde faili meçhul cinayetlere aracılık yaparak, yeri geldiğinde köy boşaltarak, yeri geldiğinde toplumun bir kesimini diğer bir kesimine karşı harekete geçirerek yaptı bunu.
Devamı
Cumhuriyet'in kuruluşundan beri yargı, sürekli tartışılan bir erk olmuştur. Bu tartışmaların, son dönemlerdeiyice arttığı ve yargıya yönelik bir güven ve meşruiyet sorunu doğurmaya başladığı görülmektedir.
Devamı
AK Parti siyasetini Türkiye'nin modernleşme, normalleşme ve bütünleşme süreçleri açısından ciddi bir imkan olarak gören bütün kesimler yeni Türkiye söyleminin üretimine katkıda bulundular.
Yeni Türkiye'yi inşa etmek isteyen icracı bir vizyonla farklı kesimleri kucaklamak istediğini söyleyen uzlaşmacı bir vizyon mücadele içine girebilir.
Yeni Türkiye bir ideal ve Erdoğan'ın siyasi iradesi bunu temsil ediyor. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı bu anlamda kurucu bir rol üstlenecek.
One Minute olayı ve İsrail'in Mavi Marmara Katliamı sonrasında Cemaat, dünyaya açık ve net bir mesaj verdi: AK Parti, İsrail'le çatışırsa bizim yerimiz İsrail'in yanıdır. Zira, İsrail'le çatışmak, Batı'yla çatışmak ve Ortadoğululaşmak anlamına gelir.
Yargının, en mahir sihirbazlara taş çıkartırcasına hakikatleri tersyüz eden kararlar alması, Minye'de meydana gelen bir olaydan dolayı 529 kişiye idam cezası vermesi garipsenecek bir durum olmaktan çıkmıştır.
Türkiye, bugün yeni bir fırsat yakalamıştır. Toplumla doğal bağları bulunan bir siyasi iktidar, sistemin ve toplumun ihtiyacı olan siyasal değişim sürecini yürütme imkânına kavuşmuştur.
Dini hizmeti kendi tekelinde görmek ve bunun için hem diğer İslami aktörleri tasfiye yetkisini kendine tanımak hem de bu yolda uluslararası aktörlerle tartışmalı işbirliklerine girmek kabul edilebilir bir durum değildir.
Bugün Türkiye siyasetinin en büyük mücadelesi, 1990'ları yaşayanlarla 2010'ları yaşayanlar arasında. Sadece farklı gelecek tasavvurları değil, farklı iktidar algıları da çatışma halinde.
Başı-örtülü ve başı-açık kategorileri üzerinden oluşturulan dikotomi sosyolojik değil ideolojik bir zemine dayanıyor. Söz konusu zeminin buharlaşması siyasetin önünü açacak bir gelişme olacaktır.
Bir sosyal mühendislik çalışmasıymışcasına, ordunun finansal harcamalarının denetlenmesi meselesi, Mısır gündeminde bilinçli zamanlamalarla yer bulmaya devam ediyor. Bu seferki zamanlama, yargı bürokrasisine karşı hazırlanan Şura Meclisi’ndeki kanun teklifini hedef alınmış durumda.
İlk önce Merkezi Denetleme Kurumu Başkanı (MDK / Mısır Sayıştay’ı) Hişham Cenine’nin, “ordu ve polis de dâhil olmak üzere tüm devlet kurumları finansal açıdan MDK’nın gözetimi altındadır” açıklaması, ardından ordu sözcülüğünün basında haberleştirilen “MDK’nın ticari faaliyetlerini denetlemesine izin verdiğini” belirten haberleri sert bir şekilde yalanlaması, Mısır ordusunun ‘iktisadi krallığı’ daha ne kadar devam edecek tartışmasını yeniden alevlendirdi.
ABD ve Batı, Suriye'de kimin ne zaman kazanacağı sorusunun netleşmesini beklemekte ve bu bekleyiş sırasında hem Suriye'de hem de bölgede kaybetmekte.
Mısır sancılı bir demokratikleşme ile askeri-yargı vesayeti arasında tercih yapacak. Birincisinin ismi siyasal türbülans. İkincisi ise Mısırın yıllarca mahkum olacağı Mübarekizmin önünü açabilecek bürokratik oligarşi.
Meclisin feshini alkışlayan bir liberal mi yoksa vesayetle mücadele eden bir 'firavun' mu daha demokrat sorusunun cevabı tartışmaya değer!