ABD'nin PYD'ye yönelik yardımı, Türk kamuoyunda Suriye'de Amerikan vesayetinde küçük bir PKK devleti kurulmakta olduğu yönündeki şüphe ve endişeleri körüklüyor.
Devamı
Obama Yönetimi kasım seçimlerinden önce DAİŞ'e karşı yoğunlaştırdığı mücadelesini bir üst seviyeye çıkarmak isteyebilir. Bu, DAİŞ ile mücadeledeki koalisyon ortaklarından daha fazla angajman talep etmesi demek.
Devamı
ABD Ortadoğu’dan geri çekilsin tabi ki ama Ortadoğu’da kendi ürettiği sorunları da beraberinde alıp gitsin. En azından geri çekilmeden bahsederken PKK’ya verdiği destek gibi giderayak yeni ve köklü sorunlar üretmeye çalışmasın.
Ufuk Ulutaş: “Türkiye özellikle öncelik verdiği Cerablus-Azez hattında kendi inisiyatiflerini; kendi tasarruflarını ortaya koymak zorunda.”
ABD’li askerler için sorun sadece bir terör örgütünün armasını takmak da değildi. Aynı zamanda müflis sosyalist sembolizmini üzerlerinde taşımalarının, kapitalizmin beşiği ABD’nin ordusu için oluşturduğu tezat kayda değerdi.
Obama'nın Suriye halkını temsil eden grupların tasfiyesine göz yumması tarihin sayfaları arasında unutulmayacak. Zira Kürt milliyetçisi ve Şii milisleri destekleme stratejisi Suriye ve Irak'taki etnik- mezhebi kompozisyonu darmadağın ediyor.
Müstakbel Başbakan Yıldırım’ın terörle mücadele vurgusu oldukça yerinde; ve terör aynı zamanda bir dış politika başlığımız.
Devamı
ABD şimdiye kadar atacağı kritik adımlarla Suriye’deki acıyı dindirmekten gözle görülür bir şekilde hafifletmeye kadar olan bir skalada sonuca etki edebilirdi.
Devamı
Washington'daki seçim havasında Pentagon yetkililerinin fırsatçı bir taktik olarak YPG'yi öne çıkarmasının Suriye'nin geleceğini nasıl sıkıntılı bir yere taşıdığını görenlerin sesi duyulmuyor.
PKK ve PYD arasındaki iç içe girmişlik artık Washington DC’de bile saklanamayacak bir vaziyet almış. İlk dönemlerde yaygın olan aynı örgütün iki farklı kısaltmasının iki farklı örgüte işaret ettiği yönündeki tezvirat büyük oranda tedavülden kalkmış durumda.
Salı günü SETA olarak Washington DC'de üç oturumluk bir toplantı organize ettik. Toplantının ana teması, Türk- Amerikan ilişkilerinin geleceğiydi. Her bir oturumda sorun alanlarının aşılması, işbirliği imkânlarının geliştirilmesi için neler yapılabileceği tartışıldı.
Ön seçim sürecinin başlamasından bugüne Trump'ın ırkçı ve ötekileştirici söylemleri ciddi şekilde eleştirildi. Eleştirilmeye de devam ediyor. Ne var ki, bu eleştiriler Trump'ın yükselişine engel olamıyor.
SETA’dan Çağatay Özdemir Suriye’deki gelişmeleri değerlendirdi.
Suriye iç savaşının başlamasından beri, Türkiye’nin bu ülkeye kendi silahlı güçleriyle doğrudan müdahalesi konusunda önemli bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyoruz.
Kilis şehri, nüfusundan daha fazla sayıda göçmene ev sahipliği yapıyor. Böylesi bir durumun sosyo-ekonomik sonuçları olmaması beklenemezdi.
PKK'nın zaman kazanmak için çözüm sürecine dönmek istemesi anlaşılabilir. Ancak Türkiye PKK ve ilgili oluşumlarını güneydoğunun bütün ilçelerinden tümüyle söküp atmadıkça terörle mücadeleyi durdurmayacaktır.
ABD- Suud ilişkilerindeki yapısal ayrışma Obama döneminde yerleşik hal aldı. Bu da Arap isyanlarını yönetemeyen Obama'nın ana ilgisini Ortadoğu'dan çekmesiyle irtibatlı.
Ufuk Ulutaş, Suudi Arabistan ve Amerika arasındaki gerginlik ve Amerika’daki İran lobisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin bugünden sonra asla bir daha eski yakın müttefik ve dostluk ilişkisi seviyesine çıkmayacağını söylemek mümkün. Menfaat ilişkileri devam edecek, ancak taraflar arasındaki güven ciddi bir şekilde zedelendi.
Bugün Suriye’deki çözümsüzlüğü üreten sebep neyse, çözümü de o üretecektir. Suriye’deki çözümsüzlüğün kaynağı Amerika’nın kararsızlığı ve müdahaleden kaçınıyor oluşudur.
Birçok meselede olduğu gibi Suriye krizi, ABD ile kâğıt üzerinde yollarımızı birleştiren fakat pratikte ayıran bir faktör olarak iki ülke arasında yaşanan sorunların merkezinde durmakta.