"Müttefik devlet olarak Türkiye ile yerel partner olarak YPG" ikilemesi Türkiye'de kimseyi teskin etmiyor. Ne karar alıcıları ne kamuoyunu...
Devamı
Türkiye - Suudi Arabistan ilişkilerinin stratejik düzeye taşınması bölgesel denge açısından ellerinin rahat olmasını ve güvenlik meselelerinin daha koordineli olarak idare edilmesini sağlayacaktır.
Devamı
Kerry-Lavrov mutabakatı Suriye’de kimin kazanacağına değil, kimlerin kaybetmesi gerektiğine dair varılan bir mutabakattır.
Obama'nın Asya'yı yeniden dengeleme projesinde ne derece başarılı olacağı gündemde öne çıkan soru işareti iken, müstakbel Başkan'ın kapsamlı konuya yaklaşımı ise bölgeye noktayı koyacak.
Anlaşılan Biden'ın "dostluk gösterisi" ilişkileri toparlamaya yetmeyecek. PYD -PKK ve FETÖ konularında aktif bir işbirliği çerçevesi kuracak yaklaşıma ihtiyaç var.
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir aydan fazla bir süre geçti. Konu, Amerika’da da hala gündemde. SETA’nın düzenlediği panelin konusu da 15 Temmuz’daki darbe girişimiydi.
Obama yönetimi içerisinde etkin olan “Türkiye karşıtı” çevreler Amerika’nın Türkiye politikasını belirlemeye ve aynı “düşmanca” çizgide tutmaya devam mı edecekler?
Devamı
Gülen, ABD'de rahat bir sığınak bulmaya devam ettikçe FETÖ tabanını yeni saldırılar için yönetmeyi sürdürecek. Bu yapı tasfiye edilse de daha sapkın formlarla kendini üretebilir.
Devamı
ABD ve Rusya birçok konuda birlikte hareket edebilen iki küresel aktör. Türkiye, kendi çıkarları gereğince ABD'ye bağımlı olmaksızın Rusya ile ilişkilerini doğrudan yürütmeye çalışıyor.
Dış politikada yeni bir vizyona ve bu doğrultuda Türkiye’yle de yeni tarz bir ilişki geliştirmeye ihtiyacı olan Amerika’nın Gülen’in iadesini bir fırsat olarak değerlendirmesi gerekiyor.
Washington Türkiye- ABD ilişkilerinin müttefiklik düzlemini korumak istiyorsa 15 Temmuz gecesi ne olduğunu yeniden değerlendirmek zorunda.
Türkiye halkı kendi demokrasisine, özgürlüklerine, değerlerine ve hayat tarzına sahip çıkabilecek kapasitede olduğunu 15 Temmuz gecesi bütün dünyaya göstermiştir.
Suriye'de söndürülmeyen ateş bugün nasıl ki Avrupa'yı yakıyorsa, Türkiye'de yakılmaya çalışılan ateş sonucu meydana gelecek olan olası bir yangın da Avrupa'yı kasıp kavuracaktır.
Dallas olaylarının Amerikan toplumuna bir kez daha hatırlattığı ve geçmişte kaldığı sanılan toplumsal çatışma korkularının nüksetmesine sebep olan ırk ayrımcılığı meselesinin, toplumsal ve sosyo-ekonomik sebepleri ortadan kalkmadıkça Dallas benzeri olayların devamını göreceğimiz kesin.
Türk dış politikası gerçekten değişiyor mu? Bu bir üslûp değişikliği mi yoksa prensipler mi değişen? Bu değişim nereye varabilir? Suriye'yi de kapsar mı?
Bahoz Erdal suikastı türü saldırıların moral yıkıcı bir etkisi bulunsa da PKK genelinde örgütü çözücü olmasını beklememek gerekir.
Keşke Batı başkentleri "itiraf" etmeyi bırakıp "tövbe" etseler. Bilerek "hatalı" karar vermeyi terk etseler. Tüm insanlığın "yarınları" için yaptıklarının ya da yapmadıklarının sorumluluğunu üstlenseler.
Artık mesele, ABD'nin DAİŞ ile mücadele için kapsamlı bir stratejisi üretmemesi olmaktan çıktı. Bölge halklarının kayıplarını ihmal etmeyi "politika" sayan bilinçli tercih değişmek zorunda.
Türkiye'nin manevra alanı genişliyor, ittifak imkânları giderek artıyor. Bu da Türkiye düşmanlarını harekete geçiriyor. Evet, bu kadar yalın, bu kadar gerçek!
İki ülke arasındaki normalleşmenin hızlı bir yakınlaşmaya, "müttefiklik" ilişkisine dönüşmesi beklenmemeli. Gazze'ye yönelik ambargonun "hafifletilmesinin" nasıl bir yolda yürüyeceğine bakmak gerekecek.
Amerikan halkı Kasım seçimlerinde Amerika’nın kendi kimliği ve İslam’la ilişkisinin nasıl kurulması gerektiği üzerine de bir karar vermiş olacak.