Amerika iki dönemdir uluslararası sistemde istikrarı korumak gibi bir siyasetle ilgilenmiyor. Kendisinin merkezinde bulunduğu uluslararası düzeni korumak bir kenara onun yıkılması için uğraşıyor bile denebilir.
Devamı
2010 yılının haziran ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İran’a karşı çok ağır yaptırımlar içeren 1929 sayılı kararı aldığında ABD, Avrupa, Rusya ve Çin bu yaptırımlar konusunda hemfikirdi.
Devamı
Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan gerilimi, aktör merkezli tek bir nedene indirgemek yerine ilişkilerin karşılıklı dış politika tercihlerinin yapısal sonuçları olduğunu bilerek hareket etmek daha doğru bir yaklaşım olur.
Bütün devletler, uluslararası sistemin gerek ekonomik gerekse askerî açıdan en güçlü ülkesinin kullandığı tehdit dili, imzaladığı anlaşmaları yok sayması ve yaptırım uygulayarak bütün ülkeleri dize getirmeyi hedefleyen politikası karşısında kendi güvenliklerini ve ekonomik çıkarlarını risk altında görüyorlar.
Türk-Amerikan ilişkilerinde ne zaman bir kriz baş gösterse 'bu sefer çok farklı, diğerlerine benzemiyor' değerlendirmesi yapılır.
İran’a yönelik uluslararası yaptırımlar nasıl bir tarihi gelişim izlemiştir? Yaptırımlar İran’da ekonomi, siyaset ve toplumu nasıl etkilemiştir? İran yaptırımlarla nasıl mücadele etmiştir? İran’a yönelik yaptırımlar Ortadoğu siyaseti bağlamında ne anlama gelmektedir?
Türkiye de İran’ın başta Suriye ve Irak olmak üzere bölge ülkelerine yönelik nüfuz politikasından rahatsız ve buna karşı mücadele de ediyor, ancak Trump yönetiminin Tahran’ı sınırlandırıp önlerini açmak istediği İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan yayılmacılığı da Türkiye’yi rahatsız ediyor.
Devamı
ABD, NATO’nun en güçlü ülkesi olarak ittifakı yeniden dizayn etmek istiyor ve üyelerin bu durumu kabul etmesini bekliyor. Ancak AB'nin bu yeni NATO görüşüne karşı çıkması Transatlantik ilişkilerde gerilime yol açıyor.
Devamı
Analiz ABD Başkanı Trump’ın İran anlaşmasına karşı geliştirdiği muhalif tutumu ve attığı adımları incelemesinin yanı sıra ABD’nin bu anlaşmadan çekilmesinin sonuçlarına değinmiştir.
Geçtiğimiz hafta uluslararası politikada çarpıcı gelişmelere şahit olduk. İlki G7 zirvesinde Trump'ın uzun zamandır ısrarcı olduğu yeni ticaret düzenlemeleri arayışını bir krize dönüştürmesiydi.
Türkiye sınırlarındaki PKK terör koridorunu tasfiye etmek amacıyla Irak cephesine ağırlık veriyor.
Trump, kendisinden önce imzalanan çevre, ticaret ve İran nükleer sorunu konusundaki anlaşmaları da çöpe atarak ABD’nin artık müttefikleri için bile güvenilemeyecek bir uluslararası aktör olduğuna dair algıyı güçlendiriyor..
G7 Liderler Zirvesi’nde neler yaşandı? Donald Trump’a karşı liderlerin tepkileri ne oldu? Ticaret savaşlarının gölgesinde dünya ekonomisi nereye gidiyor? G7’ye karşı Şangay İşbirliği Örgütü bir alternatif olabilir mi?
Taraflar bir araya geldi ve bir mutabakata vardı. Anlaşmanın en dikkat çekici maddesi Kuzey Kore'nin nükleerden arındırılmasına ilişkin olanı. Aslında iki taraf da bunun gerçekleşmeyeceğini biliyor. Ancak bu konuda anlaşmış gibi görünüyor.
İki çılgın adam dünyayı savaşa ve hatta nükleer bir yok oluşa sürükleyebilirdi...
Trump'ın uluslararası normları hiçe sayan, korumacı ve tek taraflı yaklaşımları Washington'ın müttefiklerini bunaltmaya devam ediyor. Batı ittifakının üyeleri arasında artık yapısal hal almaya başlayan gerilimler saymakla bitmiyor...
Türkiye'nin Suriye stratejisi adım adım işlemeye devam ediyor. Önce Fırat Kalkanı, sonra Zeytindalı Harekatı şimdi de Mümbiç mutabakatı.
Trump'ın dış politikasına benzer, ABD tarihinde önemli örnekler var. En çarpıcısı Wilson’dan Roosevelt’e uzanan süreçte ABD’nin benzer şekilde attığı adımlar. Bu örnekler bize dünya savaşlarını hatırlatıyor.
Nükleer müzakerelerden çekilmesinin ardından Trump yönetimi İran'dan yana oldukça kritik on iki maddelik bir talep listesi yayınladı.
Amerikan yönetimi İran'ı hedefe koymak için kararlı. Nükleer meselesi bunun için bir kılıf gibi duruyor. İran'a öylesine sert başlıklar sunuluyor ki, İran'ın kabul etmeyeceği şimdiden belli.
Filistin meselesinin Arap rejimleri tarafından mutlak terki anlamına gelen İsrail yapımı 'Asrın Anlaşması'na Filistin devletini tamamen topraksızlaştırmak anlamına geliyor ve Gazze’yi Sina’ya süpürmeyi hedefliyor. Bu tam olarak Filistin topraklarının Yahudileştirme projesi. Dolayısıyla Trumpçı diplomasiyi pekiştiren tek gerçeklik Trump ya da İsrail değil, bizatihi Arap devletlerinin kendileri.