Trump, uluslararası siyasal sistemi "America first" anlayışıyla yalnızca ABD'nin çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Halbuki Türkiye, bütün ülkelerin çıkarlarının gözetildiği bir uluslararası sistem kurulması çağrısında bulunuyor.
Devamı
SETA Araştırmacısı Dr. Özdemir, "Kudüs meselesi Obama'dan Trump'a devam diyor. Trump'ın Kudüs'te aldığı pozisyon aynı sertliği korudu. Hatta artarak da devam etti." dedi.
Devamı
SETA Araştırmacısı Dr. Özdemir, 'Obama Ortadoğu'da savaşlar bıraktı. İç savaşlar bıraktı. Bush'un Obama'ya bıraktığı şeyler Amerikan ordusunun Irak ve Afganistan'da varlığı iken, Obama'nın Trump'a bıraktığı şey iç savaşlar oldu.' dedi.
ABD kısa vadeli yaklaşım ve stratejik yoksunluk ile aslında kendini sorgulatan ve ittifak ilişkilerini oldukça derinden zedeleyen bir noktaya doğru ilerliyor.
İDLİB Suriye Savaşı'nın son hamlelerinden biri gibi görünmesine rağmen, savaşın son aşaması olduğunu söylemek doğru olmaz..
Türkiye'ye yönelik negatif bir kampanyanın bayraktarlığını yapan Almanya'nın ve diğer bazı Avrupa Birliği üyesi devletlerin bu ani politika değişikliğinin arkasında hangi nedenler yatıyor?
Tahran’daki zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib meselesinde Rusya ve İran’ın Astana ve Soçi süreçlerinde verdikleri sözlere aykırı davranıp Türkiye’nin güvenliğini de tehdit edecek sonuçlara yol açacak şekilde hareket etmelerinin bu üç ülke arasında son dönemde söz konusu olan yakınlaşmayı da riske edeceğini muhatapları Putin ve Ruhani’ye açık bir şekilde hissettirecektir.
Devamı
Görevinin ikinci yılında olan ABD Başkanı Donald Trump, uyguladığı dış politika ve ticaret yaklaşımlarıyla ülkesini uluslararası arenada giderek yalnızlaştırıyor.
Devamı
Amerika iki dönemdir uluslararası sistemde istikrarı korumak gibi bir siyasetle ilgilenmiyor. Kendisinin merkezinde bulunduğu uluslararası düzeni korumak bir kenara onun yıkılması için uğraşıyor bile denebilir.
2010 yılının haziran ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İran’a karşı çok ağır yaptırımlar içeren 1929 sayılı kararı aldığında ABD, Avrupa, Rusya ve Çin bu yaptırımlar konusunda hemfikirdi.
Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan gerilimi, aktör merkezli tek bir nedene indirgemek yerine ilişkilerin karşılıklı dış politika tercihlerinin yapısal sonuçları olduğunu bilerek hareket etmek daha doğru bir yaklaşım olur.
Bütün devletler, uluslararası sistemin gerek ekonomik gerekse askerî açıdan en güçlü ülkesinin kullandığı tehdit dili, imzaladığı anlaşmaları yok sayması ve yaptırım uygulayarak bütün ülkeleri dize getirmeyi hedefleyen politikası karşısında kendi güvenliklerini ve ekonomik çıkarlarını risk altında görüyorlar.
Türk-Amerikan ilişkilerinde ne zaman bir kriz baş gösterse 'bu sefer çok farklı, diğerlerine benzemiyor' değerlendirmesi yapılır.
İran’a yönelik uluslararası yaptırımlar nasıl bir tarihi gelişim izlemiştir? Yaptırımlar İran’da ekonomi, siyaset ve toplumu nasıl etkilemiştir? İran yaptırımlarla nasıl mücadele etmiştir? İran’a yönelik yaptırımlar Ortadoğu siyaseti bağlamında ne anlama gelmektedir?
Türkiye de İran’ın başta Suriye ve Irak olmak üzere bölge ülkelerine yönelik nüfuz politikasından rahatsız ve buna karşı mücadele de ediyor, ancak Trump yönetiminin Tahran’ı sınırlandırıp önlerini açmak istediği İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan yayılmacılığı da Türkiye’yi rahatsız ediyor.
ABD, NATO’nun en güçlü ülkesi olarak ittifakı yeniden dizayn etmek istiyor ve üyelerin bu durumu kabul etmesini bekliyor. Ancak AB'nin bu yeni NATO görüşüne karşı çıkması Transatlantik ilişkilerde gerilime yol açıyor.
Analiz ABD Başkanı Trump’ın İran anlaşmasına karşı geliştirdiği muhalif tutumu ve attığı adımları incelemesinin yanı sıra ABD’nin bu anlaşmadan çekilmesinin sonuçlarına değinmiştir.
Geçtiğimiz hafta uluslararası politikada çarpıcı gelişmelere şahit olduk. İlki G7 zirvesinde Trump'ın uzun zamandır ısrarcı olduğu yeni ticaret düzenlemeleri arayışını bir krize dönüştürmesiydi.
Türkiye sınırlarındaki PKK terör koridorunu tasfiye etmek amacıyla Irak cephesine ağırlık veriyor.
Trump, kendisinden önce imzalanan çevre, ticaret ve İran nükleer sorunu konusundaki anlaşmaları da çöpe atarak ABD’nin artık müttefikleri için bile güvenilemeyecek bir uluslararası aktör olduğuna dair algıyı güçlendiriyor..