G20 Zirvesi'nde Öne Çıkanlar

Yakın geçmişte gelişmiş ülkelerin gündemine girmeyen fakir ve gelişmekte olan ülkelerin, ortaya çıkan gelirden gelişmekte olan ülkelerin nasıl yararlanacağı öne çıkmaya başladı.

Devamı
G20 Zirvesi'nde Öne Çıkanlar
5 soruda Türkiye nin G20 Ajandası

5 soruda Türkiye’nin G20 Ajandası

Türkiye, Hangzhou Zirvesi'nde de G20'ye zengin katkı sunmaya hazır...

Devamı

Türkiye'nin sınırlandırılması isteği 15 Temmuz gecesi milli iradenin Türkiye siyaseti açısından artık gerçek bir aktör olma hüviyetine kavuşması ile bir kez daha akamete uğradı.

Türkiye, İstanbul Finans Merkezi, Varlık Fonu ve zincirin son halkası olacak bir kredi derecelendirme kuruluşunun kurulmasıyla daoligopol yapıdaki mevcut kredi derecelendirme kuruluşlarından da kurtulmuş olacaktır.

15 Temmuz sonrasında Ankara ile Moskova arasında yaşanan yakınlaşmanın Suriye sorununa kalıcı bir çözüm bulunması konusunda bir fırsata dönüştürülmesi büyük önem arz etmektedir.

Rusya ile yumuşayan ilişkilerin, ihracatımıza ve turizm sektörümüze, Rusya pazarından bilhassa 2016 yılında alınan ek yaralar bağlamında ve kademeli olarak şifa vereceğini düşünmekte fayda var.

7 Maddede Türkiye-Rusya Yakınlaşmasının Anlamı

ABD ve Rusya birçok konuda birlikte hareket edebilen iki küresel aktör. Türkiye, kendi çıkarları gereğince ABD'ye bağımlı olmaksızın Rusya ile ilişkilerini doğrudan yürütmeye çalışıyor.

Devamı
7 Maddede Türkiye-Rusya Yakınlaşmasının Anlamı
Rusya İle Yeni Dönem Ne Anlama Geliyor

Rusya İle Yeni Dönem Ne Anlama Geliyor?

Erdoğan'ın Rusya ziyareti, Türkiye'nin yeni ekonomi hikâyesini AB ve ABD ile değil, bölgede kendi coğrafi konumuyla, işbirlikleriyle ve kendi imkânlarıyla yazabileceğini göstermesi açısından önemli.

Devamı

Türkiye halkı kendi demokrasisine, özgürlüklerine, değerlerine ve hayat tarzına sahip çıkabilecek kapasitede olduğunu 15 Temmuz gecesi bütün dünyaya göstermiştir.

Önümüzdeki dönemde FETÖ'nün tasfiyesinde iki kritik husus var: Lider tasfiyesi ile örgütün parçalanması ve mensuplarının deradikalizasyonu.

Türk dış politikası gerçekten değişiyor mu? Bu bir üslûp değişikliği mi yoksa prensipler mi değişen? Bu değişim nereye varabilir? Suriye'yi de kapsar mı?

İki ülke arasındaki normalleşmenin hızlı bir yakınlaşmaya, "müttefiklik" ilişkisine dönüşmesi beklenmemeli. Gazze'ye yönelik ambargonun "hafifletilmesinin" nasıl bir yolda yürüyeceğine bakmak gerekecek.

Bush döneminde çok agresif, tek taraflı ve sert bir şekilde girilen Ortadoğu'da Amerika bugün bu maliyeti başkalarının üzerine yıkmaya çalışıyor.

Savunma uzmanı Merve Seren’e göre, Türkiye’de savunma sivil alana kapalı, “çorbada bizim de tuzumuz olsun’ dediğinizde, işin rengi değişiyor.”

Uygulama Günü'nün üzerinden 4 ay geçmesine rağmen, işin bu tarafındaki gelişmeler pek gelişememiş görünüyor. Nitekim uluslararası pek çok banka, dünyanın koskoca 6 gücünün bahşettiği yaptırımsız İran'a içeriden ya da dışarıdan bulaşmaktan halen çekiniyor.

PKK ve PYD arasındaki iç içe girmişlik artık Washington DC’de bile saklanamayacak bir vaziyet almış. İlk dönemlerde yaygın olan aynı örgütün iki farklı kısaltmasının iki farklı örgüte işaret ettiği yönündeki tezvirat büyük oranda tedavülden kalkmış durumda.

DAİŞ krizi sürerken Şii gruplar arası sıcak bir çatışma çok muhtemel değil, fakat mevcut kriz ve rekabet Sadr’ın parlamentodaki Ahrar bloğunu güçlendirebilir. Her halükarda Sadr yakından takip edilmesi gereken bir figür.

ABD, müttefik kavramını beş senelik Suriye krizi boyunca o kadar mutasyona uğrattı ki ortaya bir ucube kavram çıkardı.

Bölge ülkeleri bağımsız politikalar ürettikçe rahatsız edici bulunuyor ve bir anlamda onlara ayar verilmek isteniyor. S. Arabistan'ın kadın hakları sorunu hatırlanıyor. Türkiye için ise "basın özgürlüğü" sopası sürekli gündemde tutuluyor.

ABD- Suud ilişkilerindeki yapısal ayrışma Obama döneminde yerleşik hal aldı. Bu da Arap isyanlarını yönetemeyen Obama'nın ana ilgisini Ortadoğu'dan çekmesiyle irtibatlı.

Batı başkentlerinde gittikçe netleşen ortak bir Türkiye yaklaşımı var. Somut menfaatler (terörle mücadele ve mülteciler krizi gibi) gündeme geldiğinde ittifak ilişkileri çerçevesinde "yapıcı" müzakerelerde bulunmak. Ancak aynı zamanda "basın özgürlüğü" konusu etrafında "otoriterleşme" tezini bir sopa olarak elinde bulundurmak.