Türkiye, Suriye krizinin başladığı günden bu yana yürütülmeye çalışılan neredeyse tüm barış girişimlerinin parçası olmuş ve bunlarda aktif roller oynamıştır. Bu yönüyle Türkiye’nin yeni müzakere sürecinin de parçası ve garantörü olması önemlidir.
Devamı
Suikastın hedefi nedir? Faili hakkında neler söylenebilir? Sonuçları neler olabilir? Suikasta yönelik tepkiler nasıl okunmalı? Suikastın Suriye krizine yansımaları nasıl olabilir?
Devamı
Bölücü ve yıkıcı terör örgütlerinin Türkiye'ye karşı yürüttükleri kirli savaşı boşa çıkarmanın, onların arkasındaki uluslararası şer odaklarını mağlup etmenin yolu, birlik ve beraberliği korumaktan geçiyor.
SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun Türkiye-Rusya ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Enerji konusunun hiç etkilenmeden iş birliğinin devam etmesi, iki ülkenin de fay hattının enerji olduğunu ortaya koyuyor.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş Türkiye-Rusya İlişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin son olmayacağını hepimiz biliyorduk. Melez yöntemlerin kullanıldığı sürekli bir savaş bu. Peki şu anda ne yapıyorlar?
Devamı
İçinden geçtiğimiz süreç tek kelimeyle liberal demokrasinin meşruiyet krizi olarak adlandırılmalıdır. Bunun en temel sebebi modern toplumların kurucu unsurları olan liberalizm, kapitalizm ile demokrasi arasındaki çelişkilerdir.
Devamı
Yeni boşlukların oluşması tehlikesine rağmen Türkiye "sert gücünü" kullanırken Trump ABD'si ile daha reel bir müzakere, pazarlık yürütebilir.
Birbiriyle geçişken olmayan ve sabit bir eksen kavramı, siyasi tüketim malzemesi olarak kullanılıyor. Fakat analizlere konu edilen, klasik manada eksen kavramı bir süredir buharlaşmış durumda.
‘İstisna hali’ne ilişkin uygulamaların belki de en temel meşruiyet kaynağı, ‘devletin kendini savunma hakkı’ ve ‘kamuyu/toplumu koruma görevi’nin olmasıdır.
Suriye- Irak denklemi henüz oturmadı; yeni bir sürü gelişmeye tanıklık edebiliriz. Hatta PKK-YPG gibi "devletimsi" yapıya ulaşmaya çalışan grupları uzun vadeli bir çatışma ortamı bekliyor.
1 Kasım Seçimleri tek başına iktidar çıkardıysa da siyasetin suları durulmadı. İç ve dış siyasetin gündemindeki bir dizi sorun sebebiyle çok uzun bir yıl yaşadık. İki Kasım arasındaki bir yılın muhasebesini dört başlıkta yapmak mümkün.
Fırat Kalkanı Harekatı başladığında “Zor Oyunu Bozdu” manşetini atmıştık Kriter’e. Türkiye’nin müdahalesi neredeyse bütün aktörlerin oyunlarını bozdu. Suriye’den başlamak üzere bölgeyi şekillendirmek isteyen bütün aktörler Türkiye’nin oyun dışı kalacağı varsayımını esas almışlardı. Bunun için de ellerinden geleni artlarına koymadılar.
Operasyonun belki de en kritik halkası olan Musul halkını kazanmak lazım. Bunun sırrı da Cerablus’u örnek almakta yatıyor.
"Türkiye, Musul meselesinde orada olmak zorunda. Irak'ın geleceği Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor."
SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun Türkiye-Rusya ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Göreve geldikten sonraki ilk söyleşisini Kriter’e veren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, merkez bankacılığı tartışmaları, TCMB’nin para politikası, 15 Temmuz ve ekonomi yönetimiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çetinkaya, Kriter Genel Yayın Yönetmeni Fahrettin Altun’un sorularını yanıtladı.
Fırat Kalkanı Harekatı neyi amaçlıyor? Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak, terör tehdidini minimize etmek, yeni mülteci göçlerinin önüne geçmek, Suriye’nin toprak bütünlüğüne katkı sunmak ve tabii ki güneyimizde örülmeye çalışılan PKK duvarına engel olmak.
15 Temmuz süreci, AK Parti ve Erdoğan’ı tasfiye etme girişiminde sıklıkla başvurulan demokratik siyasetin kurallarının dışına çıkma eğiliminin zirve yaptığı bir dönem oldu. Süreç, darbe için aylar öncesine giden bir zemin hazırlanmasını, darbeye gerekli pratik ve söylemsel desteğin verilmesini ve darbe girişiminin başarısız olmasından sonra da sulandırılarak örtbas edilmesini kapsıyor
20. yüzyıl Türkiye modernleşmesi, ikilemlerin, karşıtlıkların, birbirini dışlayan ötekilerin siyasetten gündelik hayata her alanda karşımıza çıktığı bir modernleşmedir. 20. yüzyılda Türkiye, devlet-toplum, din-devlet, halk-aydın, gelenek-modernlik, Batı-Doğu, kurum-birey, formel-enformel vb. birçok ikilemin arasına sıkıştı.