Siyasi ortamları da karmaşık olan bu zayıf ekonomilerin, petrolden darbe yemeye tahammülü pek kalmadı.
Devamı
Rusya'nın zengin enerji kaynaklarına sahip olması ve bu potansiyeli siyasi ilişkilerinde bir koz olarak kullanması yeni bir durum değil.
Devamı
Murat Yeşiltaş: Suriye iç savaşı sonlandırılmadan IŞİD'i bir öncelik haline getirmek, örgütün daha da güçlenmesine neden olmaktadır. Suriye'nin vekâlet savaşlarının bir parçası olmaktan bir an önce çıkarılması gerekmektedir.
Nisan ayında ölen 800 insanın cesedinin içinde olduğu teknenin maliyeti yüksek olduğu gerekçesiyle çıkarılmamasına karar verildi. Ölen insanlar Afrikalı ve Orta Doğulu değil de Avrupalı olsa idi bu karar bu kadar rahat verilebilir miydi?
Keyfi bir türlü tam yerine gelemeyen dünya ekonomisi, 2015 yılının ilk çeyreğinden de umduğunu bulamadı.
Analizde, Boko Haram ve Eş-Şebab terör örgütlerini ortaya çıkaran dinamikler, her iki örgütün ideolojik kökenleri inceleniyor.
İlk çeyrekte AB'ye ihracatımız yıllık bazda dolar olarak % 12,3 düştü ancak bu dönemde euro da, dolar karşısında % 18'e yakın değer kaybetti. O halde aynı ihracata euro cinsinden bakalım dediğimizde, %6,5 oranında bir artışa şahit oluyoruz. İşte bu da, AB'de pazar payımızı arttırdığımıza işaret ediyor. Bununla birlikte, dünya ticaretinden neredeyse hiç bir ülkenin arzu ettiği desteği alamadığı bir dönemden geçiyoruz.
Devamı
Petrol etkisinin 2016'da zayıflayacağını göz önüne alarak, rehavete kapılmamamız ve uzaklara odaklanıp dönüşüme ağırlık vermemiz şart.
Devamı
Charlie Hebdo saldırısı sadece Avrupa'daki İslam düşmanlığını değil, bizdeki İslamofobiyi de gündeme getirdi.
İntihar bombacıları, muhakemelerini ve karar alma süreçlerini bozacak bir ruhsal hastalığa mı sahipler? Yoksa sapkın, örneğin psikopat kişilikleri mi var? Terörist kişiliği diyebileceğimiz sabit bir kişilik hali var mı? Belirli bir sosyal çevreden, sınıftan mı geliyorlar? Yani bir terörist profili var mı?
Dünya piyasalarının 'Black Gold' olarak tabir ettiği petrol, son günlerde ulusal ve uluslararası ekonomi haberlerinin baş tacı olmuş durumda. Malumunuz, petrol fiyatları Haziran ayındaki tepe noktasından sonraki süzülüşünü sert bir inişe çevirdi.
Türkiye çalışarak, üreterek büyüdü, emekle büyüdü. İşte bizi bugüne kadar geldiğimiz noktada, en pozitif ayrıştıran niteliklerimizden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Zira bu özellik bundan sonrası için de, ekonomimizin can damarlarından olacak.
Türkiye'nin, 2000'lerde yaşadığı kalkınma macerasında uzun bir mesafe aldığı malum. Ekonomik restorasyonun gerçekleştirildiği bu dönemde, bir harabeyi kurtarmanın ötesinde, yepyeni bir yapı ortaya çıkarıldı.
Analiz, BRIC ve MINT ekonomilerini mercek altına alarak geleceğe dair beklentileri ortaya koymakta ve yatırımcılar açısından MINT'in nasıl bir yeni soluk olabileceğini tartışmaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 18 Ekim'de 1 Ocak itibariyle üyelik süreleri sona erecek Azerbaycan, Guatemala, Fas, Pakistan ve Togo'nun yerine görev yapacak 5 ülke için oylamaya gitti ve oylama sonucunda Nijerya, Çad, Suudi Arabistan, Litvanya ve Şili BM Güvenlik Konseyi'nin iki yıllık geçici üyeliğine seçildi. Fakat BM tarihinde bir ilk yaşandı ve Suudi Arabistan, barış ve istikrarı sağlamada yetersiz kaldığı eleştirisiyle BMGK üyeliğini (henüz resmi bir adım atılmasa da) reddetti. Suudi Arabistan'ın, tarihinde ilk kez elde ettiği ve BM'nin yaptırım gücüne sahip tek siyasi organı olan Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini neden reddettiği ise çelişkili cevaplar içeriyor.
Türkiye'den Tayland'a, Arjantin'den Şili'ye, Nijerya'dan Pakistan'a hiçbir darbe demokrasi getirmemiştir.
Dünya politikasında Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra ortaya çıkan tek merkezli ve tek süper güçlü dönemin sona ermeye başlaması dünya coğrafyasında yeni bir jeopolitik düzenin de kapılarını aralamaya başladı.
9 Ocak'ta başlayan ve bir hafta sürecek olan Güney Sudan’daki referandum, Sudan’ın 1956'da bağımsızlığını kazanması kadar tarihi bir gelişmedir.
2007 yılı Türkiye için zor geçecek. Siyaset arenasında son dört yılın biriken hesaplaşmaları bu sene içerisinde farklı ‘mevziler’ üzerinden yürütülecek. AKP iktidarı, hükümete geldiği ilk iki yıl boyunca, ekonomik alanda küresel likiditenin sağladığı rahatlama, siyasal boyutta ise Irak işgaline ortak olmamanın sağladığı imkanları bu yıl içerisinde bulamayacak. Nerdeyse tamamen ‘rölantide’ geçen 2006 senesinin ardından, tehir edilmiş birçok sorun ve dosya ülke gündemini işgal edecektir. İşte bu müşkilatlı tablo içerisinde, Türkiye’nin en can alıcı sorunlarının başında, son 5 yılın oldukça avantajlı küresel şartlarına rağmen, ekonomik yönsüzlüğü aşacak adımların atılamamış olması gelmektedir
Küresel ekonomideki dengesizlikler yapısal derinlik kazanma yolunda hızla ilerliyor. Cari açıklar, sermaye hareketleri, enflasyon sıkıntıları ve gelir dağılımı eşitsizlikleri en başta gelen sıkıntılardan. Amerika küresel tasarrufları kontrol etmeye devam ediyor. Dünya genelindeki net tasarruf akışının üçte ikisi Amerika’ya yönelmiş durumda. Japonya ve Almanya gibi ülkeler Amerika’nın ithal ettiği kapitalin yarısına denk gelen kapitali ihraç etmeye devam ediyorlar. Amerika geriye kalan kapital akışını ise orta ölçekli ülkelerden karşılıyor. Petrol üreticisi ülkeler bu pastada büyük bir yer tutmuyor, Çin hatta düşük gelirli ülkelerden Hindistan, Endonezya ve Nijerya da paylarına,