Türkiye Yüzyılı’nda Erdoğan’ın Yolu

Cumhurbaşkanının Göreve Başlama Törenindeki katılımcılar, Türk dış politikasının çok bölgeli yapısını ve birçok küresel meseleye aynı anda odaklanabildiğini göstermektedir. Latin Amerika, Afrika, Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu, Afrika, Asya ve Avrupa Türkiye’nin son 21 yılda inşa ettiği küresel diplomasi ağının sahici olduğunu işaret ediyor.

Devamı
Türkiye Yüzyılı nda Erdoğan ın Yolu
Podcast Cumhurbaşkanı Erdoğan ın Yeniden Seçilmesinin Ardından NATO ve Türkiye

Podcast: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yeniden Seçilmesinin Ardından NATO ve Türkiye İlişkileri Hangi Yönde Devam Edecek?

Yeni dönemde Türkiye-NATO ilişkilerinde nasıl bir yol haritası çıkacak? Suriye'deki durumdan İsveç'in NATO'ya girme isteğine kadar birçok konuyu, SETA Brüksel Koordinatörü Prof. Dr. Talha Köse ile konuştuk. 

Devamı

Türkiye'nin 14- (28) Mayıs 2023 Genel Seçimleri birçok dış politika analisti tarafından 2023'ün en önemli seçimi olarak tanımlanmıştı. Başta Batı'dan olmak üzere dünyanın birçok köşesinden uzmanlar, basın mensupları, siyasetçiler ve kamuoyları Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı ve AK Parti'nin zaferi ile sonuçlanan seçimleri yakından takip ettiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanlığına seçilmesi Avrupa'da ve birçok Batı ülkesinde beklenmedik bir gelişme olarak yorumlandı. Bu durum Türkiye'de olduğu gibi Batı'da da karar alıcı ve kamuoylarının "uzman" ve "anketçiler" tarafından yanlı bilgilendirilmiş/yönlendirilmiş olmalarının bir sonucudur. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu sürpriz olarak algılayan yerli ve yabancı çevreler Erdoğan'ın ikinci turda kazanacağına kanaat getirdiler. Sonuç olarak Erdoğan'ın seçimi kazandığının anlaşıldığı saatlerden itibaren hızlı bir tebrik dalgasına şahit olduk. Dünya liderleri hızlı bir şekilde Erdoğan'ın zaferini kabul ettiler ve yeni dönemde Türkiye ile çalışma isteklerini dile getirdiler.

Türk dış politikası Libya’dan Azerbaycan’a, Ukrayna’dan Doğu Akdeniz’e birçok kritik meselede sağladığı kazanımları korumak, Avrupa’yla ekonomik ilişkilerini geliştirmek, NATO içinde etkinliğini artırmak ve küresel güç değişimlerinin etkilerini yönetmek durumundadır. Türk seçmeninin Erdoğan’a verdiği destek, bu meydan okumaların fırsata çevirilmesini ve Türkiye’nin başat aktörlerden biri olmasını sağlayacaktır.

Ukrayna lideri Zelenski’nin Hiroshima’daki G-7 zirvesine katılması oldukça simgesel bir öneme sahip. Hiroshima tercihi nükleersiz bir dünya mesajı verirken Zelenski’nin zirveye sürpriz katılımı Rusya’nın nükleer silah kullanma ihtimaline de dikkat çekmiş oluyor. Bu vurguya ilaveten G-7 ülkelerinin Zelenski’ye açıktan destek vermesi ve Biden’ın F-16 açıklaması da Rusya’ya gözdağı niteliğinde siyasi gelişmeler olarak öne çıktı. Tayvan konusunda Çin’e de ‘sakın ha’ mesajı gönderilerek G-7 oluşumu bugüne kadarki en fazla siyasi mesaj içeren toplantısını yapmış oldu.

ABD’nin 31,5 trilyon dolara yaklaşan borcunun dişe dokunur seviyede azaltılabilmesi için federal devletin sosyal güvenlik ve savunma harcamalarında önemli kesintilere gitmesi gerekiyor. Seçimlerde yüksek katılımla oy veren yaşlı ve emekli nüfusunun doğrudan etkileneceği için iki parti de sosyal güvenlik programlarından kesinti yapmayı göze alamıyor. Amerikan federal hükümetinin sosyal devlet olmamasına rağmen bu kesimlerin kazanılmış sosyal haklarına dokunmak siyasi intihar anlamına geliyor.

Seçim Sonrası Türkiye’nin Dış Politikası

14 Mayıs’ta gene tarihi bir gece yaşadık. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 27 milyonun üzerinde aldığı oy rakamsal olarak bugüne kadarki en yüksek oy miktarını temsil ediyor. 5 milyon yeni seçmenin kendisi için handikap olacağı, seçmendeki ‘yeter artık’ hissiyatının muhalefete farklı bir zafer kazandıracağı ve ekonomik sorunların iktidar değişikliğini garantilediği gibi tezlerin sonuçlara yansımadığını gördük. Muhalefet ortaklarının aralarında yaşadığı sorunlar, ortak bir program ortaya koyulmasına karşın net bir mesaj ortaya koyulamaması ve mesajın taşıyıcısı aday Kılıçdaroğlu’nun büyük kitleleri ikna konusunda yaşadığı sorunlar seçimin kaderini belirledi. İlk turun getirdiği güçlü psikolojik üstünlük sayesinde ikinci turda Erdoğan’ın daha fazla oransal üstünlük sağlayarak kazanmasını sağlayacaktır.

Devamı
Seçim Sonrası Türkiye nin Dış Politikası
Türkiye nin Seçimi ve Dış Politikanın Geleceği

Türkiye’nin Seçimi ve Dış Politikanın Geleceği

Halkın Türkiye’nin böylesi zor bir coğrafyada olması itibariyle ülkeyi bir yandan sıcak çatışmadan uzak tutmayı bir yandan da etkin bir aktör olmayı başaran bir vizyona prim vermesi şaşırtıcı değil.

Devamı

Neredeyse bütün Batılı yayın kuruluşları ise Erdoğan'ın karşısında pozisyon alıyor.

Rusya'nın geçen yıl Ukrayna'ya başlattığı müdahaleden sonra ABD'nin baskısı nedeniyle başlayan yaptırımlardan en fazla kayba uğrayan Avrupa ülkesinin Almanya olduğunu unutmamak lazım. Bu nedenle Çin, Tayvan'a askeri müdahalede bulunsa bile Almanya, en büyük ticaret ortağı Çin'e karşı kolay kolay yaptırım uygulayamaz.

Batı’nın küresel güneyden destek görememesi, kendi askeri kapasitesinin zaafa uğraması, Çin’in Tayvan’a müdahalesine vaziyet edilemeyeceği kaygısı ve Donbas’la Kırım’ın geri alınmasının pek mümkün görülmemesi, Ukrayna’ya desteğin siyasi bir hedefe orantılı olması gerektiği yönündeki tezleri güçlendiriyor.

Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Çin ziyareti sırasında ve sonrasında yaptığı açıklamalar çok büyük tartışmalara yol açtı.

Biden yönetimi F-16 meselesinde sembolik ancak önemli bir adım attı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, tartışmalı emeklilik reformu nedeniyle bir süredir hükümete karşı sokaklarda devam eden sert protestoların gölgesinde geçen hafta Çin'e önemli bir ziyaret gerçekleştirdi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un devlet törenleriyle ağırlandığı Çin ziyareti sonrasında Avrupa’nın ABD’ye bağımlılığını azaltması ve Çin’le ABD arasında Tayvan üzerinden yaşanacak bir çatışmada taraf olmaması gerektiği yönündeki sözleri Washington’da tepki çekti.

Türkiye ve Yunanistan arasında Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz’e dair çok sayıda sorunun neredeyse hiçbirisinin uzun yıllardır çözülememesi şaşırtıcı bulunması gereken bir durumdur. Uzun bir ortak geçmişe, ortak bazı kültürel değerlere, karadan ve denizden uzun sınırlara, dolayısıyla kaçınılmaz bir komşuluk ilişkisine sahip herhangi iki ülkenin onlarca sorununun neredeyse hiçbirisini altmış yıldan fazla bir süredir çözememiş olmalarının “kendine özgü” bazı nedenlere dayandığı daha ilk bakışta fark edilebilir.

Hafta başında Türk heyetinin Washington’a ziyareti kapsamında gerçekleştirdiği görüşmeler, Türk-Amerikan ilişkilerinin yoğun gündeminin sürekli diyaloğu ne kadar gerekli kıldığını bir kez daha gösterdi. Türkiye ve Amerika’nın ikili meseleler dışında bölgesel ve küresel sorunlar konusunda da ortak çalışma çabasını canlı tutmaları gerekiyor.

Daimi Ortak Mekanizma'nın üçüncü toplantısı içeriğinden ziyade müzakere sürecinin tekrar canlanması açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bundan sonraki süreçte sorumluluk İsveç karar alıcılarındadır. Türkiye üzerindeki baskılar devam edecektir ancak süreci somut kararlar ve taraflar açısından ortak kazanımlarla yürütmek tüm tarafların menfaatine olacaktır. Türkiye'nin varoluşsal güvenlik kaygıları konusunda esneklik göstermeyeceği tekrar tekrar vurgulanması gereken bir husustur. Türkiye'nin NATO'nun genişlemesini desteklediği vurgusu ise bir diğer önemli köşe taşıdır. Her iki vurgunun da dengeli ve eş zamanlı olarak yapılmaya devam etmesi gerekmektedir.

Seçim tarihi netleşti. Seçimde yarışacak iki aday belli. İttifaklara, dışarda kalan partilerden hangilerinin dahil olacağı ve nasıl eklemleneceği birkaç gün içinde netleşir. Yeniden Refah Partisi'nin Cumhur İttifakı ile seçime girme ihtimali yüksek. HDP'nin, Millet İttifakı ile pazarlıkları sürüyor. Önümüzdeki günlerin ittifaklar açısından en önemli gündemi millet vekilleri listeleri. Millet İttifakı içinde küçük partilerin milletvekili kontenjanlarının dağılımı, seçim sonrasına ertelenmiş tartışmaları tekrar alevlendirebilir.

Almanya jeostratejik duruşunu değiştiriyor mu? Almanya’ya yeni bir rol mü yükleniyor? Almanya’nın iç dinamikleri nasıl etkilenir?

Ukrayna, bugün, Batı'dan finansal ve savaş desteği talebini devam ettirirken; Rusya ise savaşın başlaması ve mevcut gidişat ile ilgili Batıyı eleştirmeye devam ediyor. Rusya'nın daha yoğun Batı desteği ve NATO tankları gelmeden, hızlı bir zafer kazanma arzusu, savaşı bahar döneminde şiddetlendirebilir. Batıda (örneğin ABD'de Cumhuriyetçiler ağırlık kazanıncaya dek) Ukrayna'ya desteğin devam etmesi bekleniyor. Bu doğrultuda da ekonomik etkilerin yeni yılda da biraz hız kesse de devam etmesi bekleniyor.