Türkiye’nin Muhtemel Eurofighter Alımı

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in Türkiye’nin 40 adet Eurofighter Typhoon almak için görüşmeler yaptığını açıklaması ve akabinde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyareti öncesi ve sırasında aynı hususu gündeme getirmesi, söz konusu uçakların Türk Hava Kuvvetlerinin ara çözüm savaş uçağı ihtiyacının karşılanması sürecinde bir dönüm niteliği taşıyabilir. Bilindiği üzere Türkiye Ekim 2021’de ABD’ye yeni F-16 uçakları ve modernizasyon kitlerinin alımı için bir talep mektubu iletmiş ancak geçen uzun süreye rağmen görüşmelerde somut bir ilerleme kaydedilememiştir. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla NATO’nun öneminin artması ve Türkiye’nin savaş süresince oynadığı yapıcı rol Biden yönetimini anlaşmaya desteğini açıklamaya teşvik etse de başta ABD Kongresinde yükselen itirazlar olmak üzere çeşitli faktörler satışın gerçekleşmesini engellemektedir.

Devamı
Türkiye nin Muhtemel Eurofighter Alımı
Dünya Filistinli Çocukların Çığlığını Duymak Zorunda

Dünya Filistinli Çocukların Çığlığını Duymak Zorunda

Başkan Erdoğan, Kazakistan'daki 'Türk Devri' zirvesinden dönüş yolunda siyonist İsrail rejiminin Filistin'deki katliamlarına karşı vicdanın sesini dile getirdi: Filistinli çocuklar dünyanın diğer çocukları gibi huzur içinde yaşayabilsin diye mücadele ediyoruz. Onların daha güzel bir dünyada güvenlik endişesi duymadan yaşaması için çalışıyoruz. Filistinlilerin kendi topraklarında hür biçimde ve huzur içinde yaşama isteklerini dünya görmezden gelemez. Türkiye tüm dünyaya o isteği hatırlatmaya ve yardım elini mazlumlara uzatmaya devam edecek

Devamı

Türkiye'nin reaksiyoner bir dış ve güvenlik politikasından aktif ve aksiyon alan bir dış ve güvenlik politikasına geçmesi tecrübelerle ve tedrici bir şekilde gerçekleşti.

Türkiye Soğuk Savaş sonrasında NATO gibi geleneksel ittifak ilişkileri içinde daha iddialı bir rol oynama arzusunu gösterirken, bir yandan da müttefiklerini çeşitlendirme yoluna gitmiştir. Bu sayede daha otonom bir dış ve güvenlik politikası yürütülmesi amaçlanmıştır. Bu anlamda Türkiye; ilgi, çıkar ve sorumluluk sahalarında çeşitli devletlerle güçlü siyasi, askeri ve ekonomik ilişkiler geliştirmiştir.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 84. sayısı raflarda yerini aldı.

İç siyasetin gündemini hareketlendirecek iki önemli haber dün medyada yer aldı. İlki, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın önümüzdeki cumartesi günü Büyük Filistin Mitingi düzenleyeceği, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı liderlerinin de mitinge katılacağı SABAH Gazetesi'nde yer aldı. İkincisi de İletişim Başkanlığı'nın İsveç'in NATO'ya Katılım Protokolü'nün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanarak TBMM'ye sevk edildiğini açıklamasıydı. Bu iki haber Türkiye'nin uluslararası sistemdeki yeri, ne yapmak istediği, Batı ile ilişkileri ve İsrail-Filistin çatışmasına dair nasıl bir politika izlediği üzerine yaygın bir tartışmanın bizi beklediğini gösteriyor. Erdoğan'ın çarşamba günkü grup toplantısında Gazze ve İsveç konularında vereceği mesajların gündemi belirleyeceği anlaşılıyor.

Suriye’nin Kuzeyinde Düşürülen SİHA ve Hukuki Değerlendirmeler

Türkiye ve ABD'nin son yıllarda bazı konularda farklı görüşlere ve tutumlara sahip oldukları bilinen bir gerçektir. Türkiye-Rusya, Türkiye-Yunanistan ilişkileri, İsveç'in NATO üyeliği, Libya, Suriye ve hatta son zamanlarda Karabağ'daki durumlar iki ülkenin tam olarak örtüşen yaklaşımlara sahip olmadıkları konulardır. Bu uyuşmazlıkların neticeleri olarak Türkiye'ye F-16 satışı gibi bazı arızi hususların daha sorun haline gelebildiği görülmektedir.

Devamı
Suriye nin Kuzeyinde Düşürülen SİHA ve Hukuki Değerlendirmeler
Tel Rıfat tan Derik e Türkiye nin SİHA Operasyonu Ne

Tel Rıfat’tan Derik’e Türkiye’nin SİHA Operasyonu Ne Anlama Geliyor?

Suriye’ye yönelik hava operasyonlarının, 1 Ekim’de başkent Ankara’da İçişleri Bakanlığını hedef alan terör saldırısının ardından geldiği görülmektedir. Bir benzeri operasyonu (Pençe-Kılıç) yine İstiklal Caddesi’nde gerçekleştirilen terör saldırısının hemen akabinde görmüştük. Terör saldırısı 1 Ekim’de gerçekleşmesine rağmen Türk güvenlik güçleri önce saldırının faillerinin kimliklerine ve sonrasında da nereden geldikleri bilgisine ulaştı. Burada terör örgütünün vermeye çalıştığı mesaj da dikkat çekiciydi. Nitekim tarihte ilk kez İçişleri Bakanlığı hedef alınmıştı. Ancak Türkiye, terör saldırısının hedeflediği korku iklimine mahal vermeden kamuoyunu rahatlattı.

Devamı

Amerikan Kongresi’ndeki siyasi dengeler ve lobi gruplarının faaliyetleri, öteden beri Türk-Amerikan ilişkilerini olumsuz etkileyen ana faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. 1970’lerden beri Kıbrıs ve Ermenistan gibi meselelerde Beyaz Saray’ın dış politikadaki geniş yetki alanını sınırlandırarak Türkiye aleyhinde kararlara imza atan Kongre, son senelerde Suriye ve savunma iş birliği gibi alanlarda da etkisini gösterdi. Trump’ın Putin’le iyi ilişkiler kurma ısrarını cezalandırmak adına Rusya’ya karşı CAATSA’yı çıkaran Kongre, bu yasayı ilk ve tek olarak Türkiye’ye karşı uygulamıştı.

Türkiye-Yunanistan ilişkilerindeki mevcut yumuşama nasıl yorumlanmalıdır? Dışişleri Bakanı Fidan ve mevkidaşı Gerapetritis arasında Ankara’da yapılan görüşmenin kapsamı ve sonuçları nelerdir? Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Miçotakis’in New York’ta yaptıkları görüşmenin ikili ilişkilere yansımaları nasıl olacaktır?

Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Türk delegasyonu BM Genel Kurulu görüşmeleri için New York’a geldi. Heyetin ana gündemi Türkiye’nin dış politika öncelikleri doğrultusunda uluslararası barış ve istikrarın sağlanması olarak öne çıkıyor. Uluslararası sistemin ilke ve kurallarını belirleyen ve küresel barış ve güvenliği sağlayan bir kurum olarak tasarlanan Birleşmiş Milletler’in ana görevini yerine getirmekte ne kadar zorlandığı malum. Türkiye’nin böyle bir dönemde inisiyatif alarak uluslararası sistemin temel ilkelerini güçlendirmesi küresel barışa katkı sağlayacaktır.

Diplomasinin kalbinin attığı 78. BM Genel Kurulu'nu takip etmek üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın heyeti ile birlikte New York'tayız. BRICS genişlemesi ve G20 Yeni Delhi Zirvesi'nden sonra gerçekleşen Genel Kurul'un teması "Güvenin Yeniden Tesisi ve Küresel Dayanışmanın Yeniden Canlandırılması." Zirveler için çok değerli temalar seçiliyor. Nitekim G20 liderler zirvesinin teması da "Tek Dünya, Tek Aile ve Tek Gelecek"ti. Ancak realite bu süslü kelimelerden çok farklı bir yere gidiyor. ABD, Çin, AB ve Rusya gibi büyük güçler arasındaki rekabet giderek yoğunlaşıyor. Pasifik'teki gerilim artarken Ukrayna'daki savaşın Orta Asya'dan Afrika'ya kadar birçok bölgede yeni çatışmalar getirmesinden korkuluyor. Yükselen güçlerin dahil olduğu yeni rakip projeler gündeme geliyor. Çin'in Yol Kuşak projesine karşı Yeni Delhi'de ilan edilen Hindistan-Ortadoğu-Avrupa ekonomi koridoru (IMEC) gibi.

Foer’in kitabı Biden’a pandemi, ekonominin canlandırılması, ara seçimler, Afganistan’dan çıkış ve Ukrayna meselelerinde eleştirel bir tavır takınmadan genel olarak iyi not veriyor. Foer Biden’ın sürekli hafife alınan bir lider ve kendisinin de bunun farkında olması itibariyle bu konuda hassas bir siyasetçi olduğunu belirtiyor. Beklentileri düşük tutarak rakip ve düşmanlarıyla sürekli uzlaşı yolu arayan bir lider olarak öne çıkan Biden’ın ilk iki yılında başardıklarına rağmen popülaritesinin bu kadar düşük olması önemli bir tezat teşkil ediyor. Şu günlerde anketlerde Trump’la başa baş görünen Biden’ın belki de en büyük sorunu kitabın başlığında ifade edildiği gibi ‘son siyasetçi’ olması. Amerikan halkının sistemi yetkinlikle çalıştırarak sonuç almaya çalışan Biden’ı mı yoksa gene Trump gibi o sistemi yıkma sözü veren bir adayı mı tercih edeceğini bekleyip görmemiz gerekecek.

Bugün hem Putin hem de Zelenski ile görüşerek diplomasiyi işletebilen tek lider Erdoğan. Bu dengeyi Rusya ve Ukrayna ile ilişkileri bozmadan yürütebildi. Tahıl koridoru ve esir takası Ukrayna'daki savaş boyunca gerçekleşen en önemli diplomatik gelişmeler. İşte bu rol sebebiyle bütün başkentlerin gözü Soçi'deydi.

Günümüzde ulusal meseleler üzerine kamuoyu önünde yürütülen tartışmaların demokratik mekanizmaların vazgeçilmez bir unsuru olduğu kabul edilir. İktidar ve muhalefet kanadı ve onların destekçileri farklı görüşteki argümanlarını sunarak meseleleri tartışırlar. Dijitalleşmeyle birlikte ise kamusal müzakere büyük oranda sosyal medya platformlarına taşındı. Sıradan kullanıcılar için bu ilk bakışta bir avantaj olarak algılansa da dış aktörlerin angaje olduğu ve kendi gündemlerini ve söylemlerini iç kamuoyuna empoze edebildiği bir ortamı da beraberinde getirdi.

BRICS zirvesinde Rusya-Ukrayna meselesi üzerinden BRICS’in yeni bir çok kutuplu küresel düzene etkileri, BRICS ve BM reformu, BRICS’in Güney Afrika üzerinden kıtadaki etkisini artırması, Çin’in ve diğer BRICS ülkeleri arasındaki iş birliğinde derinleşme ve yenilikçi yaklaşımlar ve BRICS’in de-dolarizasyon karşısında nasıl bir yaklaşım sergileyebileceği gibi konuları uzmanlar cevapladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen pazar günü Macaristan'daydı. Türk cumhuriyetleri, Balkanlar ve Katar devlet başkanlarının da katılımıyla Macar devletinin kuruluş yıldönümü muhteşem hava fişek gösterileriyle kutlandı. Dönüş uçağında Erdoğan'ın, aralarında olduğum gazetecilere verdiği mülakatta Türk-Macar ilişkileri için "geliştirilmiş stratejik ortaklığımız" tabirini kullanması dikkat çekti.

Türkiye gibi stratejik otonomiye sahip olduğunu gösteren ülkeler daha değerli hale geliyor. Türkiye ile birlikte çalışmanın cazibesi hem küresel güçler hem de çevremizdeki bölgelerdeki ülkeler nezdinde artıyor.

Türkiye Yüzyılı diğer coğrafyalarda da dış politikadaki hamlelerle pekişiyor