Rusya’nın Haklı Savaş Çıkmazı ile İmtihanı

Dünya harplerinin yıkımı karşısında savaşın yasaklanmasına yönelik ahlaki yükümlülükler ön plana çıkarken BM Antlaşması, saldırı savaşını yasaklıyor.

Devamı
Rusya nın Haklı Savaş Çıkmazı ile İmtihanı
Kriter'in Mart Sayısı Çıktı III Dünya Savaşı Arefesinde Türkiye'nin Savunma

Kriter'in Mart Sayısı Çıktı: III. Dünya Savaşı Arefesinde Türkiye'nin Savunma Politikası

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 66. sayısı çıktı.

Devamı

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile ve bu krizin uluslararası yansımalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Almanya, Ukrayna savaşının Rusya için uzun sürüp Putin’in zayıflamasının mı yoksa savaşın kısa sürüp Rusya’ya karşı yaptırımların gevşetilmesinin mi kendisi için daha iyi olacağı ikilemiyle karşı karşıya.

Perspektif: Rusya’nın Ukrayna’ya Saldırısı, Montrö Sözleşmesi ve Türkiye’nin Tutumu

Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin getirdiği Boğazlardan geçiş rejiminin nitelikleri nelerdir? Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaş esnasında savaş gemilerini Boğazlardan geçirmeleri hukuken mümkün müdür? Ukrayna’ya yardıma gelebilecek başka devletlerin savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine izin verilmeli midir? Türkiye’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne ilişkin tutumu nasıl değerlendirilebilir?

Devamı
Perspektif Rusya nın Ukrayna ya Saldırısı Montrö Sözleşmesi ve Türkiye
Büyük Güçlerin Özeleştirisi

Büyük Güçlerin Özeleştirisi

Birinci Dünya Savaşı öncesi, Avrupalı devletler kısır bir döngü içinde kaynaklarını ve enerjilerini güvenlik ikilemine feda ederlerken ABD'nin Avrupa içi mücadelelerden uzak duran izolasyoncu politikası ile kendi içinde kaynak ve güç maksimizasyonu, onu savaş sonrasında dünyanın başat gücü konumuna yerleştirmiştir. Benzer bir senaryo, önümüzdeki on yıllar içerisinde bu defa Çin için çalışabilir. Eğer şahitlik ettiğimiz süreç gerçekten böyle bir süreçse, Çin'in zaten herhangi bir özeleştiri içerisinde olmasına gerek yok demektir.

Devamı

Ukrayna'nın Rusya karşısında yalnız bırakılması, tarihin sayfalarına büyük bir yanılgı olarak geçer. Erdoğan bunu Batılı liderlerin yüzüne her zamanki sahiciliğiyle söylüyor. Rusya'nın Ukrayna saldırısı, Türkiye'nin stratejik önemini ve Erdoğan'ın liderliğinin anlamını Batı başkentlerine yeniden gösterdi. Ankara'ya daha sık kulak vermekte fayda var.

Meşru ve bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkmış Ukrayna'nın ülkesinin önce Kırım şimdi de birçok parçası Rusya'nın müdahalelerine hatta işgaline konu olmaktadır.

Putin'in fikirleri ile birlikte düşünüldüğünde Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının uluslararası sistemin geleceği açısından bir dönüm noktası olma ihtimali bulunuyor. Rus saldırısı şimdiden, '2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'daki en büyük kara savaşı' olarak niteleniyor.

Rusya Ukrayna savaşı 2. gününde şiddetlenerek sürerken Rusya'nın başlattığı saldırıya dair soru işaretleri de çoğalmaya devam ediyor. Dün sabah Rusya'nın Ukrayna'nın doğusuna girmesiyle başlayan işgalden peş peşe üzücü haberler ve görüntüler geliyor. Peki bu savaşta Rusya'nın asıl hedefi ne? Türkiye'nin pozisyonu ne olacak? SETA Kıdemli Araçtırmacısı ve Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Ferhat Pirinççi, Rusya Ukrayna savaşına ilişkin son durum ile ilgili çarpıcı analizlerde bulundu. İşte ayrıntılar...

Rusya Ukrayna krizi, geçtiğimiz akşam Rusya lideri Putin'in Donetsk ve Luhansk'ı tanıyacağını açıklamasının ardından kritik bir noktaya gelmiş durumda. Putin'in açıklamaları sonrası Türkiye, Batı ve ABD'den kınamalar gelirken; Almanya ve ABD dün yaptırım kararlarını açıkladı. Rusya ise geri adım atmayacağının altını çizdi. Bunun yanı sıra Donbas gerilimini azaltma iddiasıyla 'Barış Güçleri' sözde bağımsız Ukrayna şehirlerine tanklarla girmeye başladı. 'Rusya Ukrayna savaşı çıkacak mı?' sorusu daha da şiddetlenirken, SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş genel durumu değerlendirdi. Rus lider Putin'in değindiği 3 önemli noktadan bahseden Yeşiltaş, '3. Dünya Savaşı Başlar mı?' sorusuna da yanıt verdi. Prof. Dr. Yeşiltaş, ayrıca yaşananlar karşısında Türkiye'nin durumuyla ilgili de yorumlarda bulundu.

Rusya her halükarda yeni bir hamlede bulunmak durumunda. Zira Ukrayna sınırına yığdığı 150 binden fazla askeri ilelebet orada konuşlandıramayacağı gibi ABD ve NATO'dan talep ettiği maksimalist güvenlik garantilerinin reddedildiği gerçeği var.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, üyeliğinin 70'inci yılında Türkiye'nin NATO'nun vazgeçilmez üyesi olduğunu, sağlam ve güçlü bir üyesi olmaya devam edeceğini söyledi.

Uzmanlar Cevaplıyor’un bu genişletilmiş formatında Türkiye-NATO ortaklığının önemi göz önünde bulundurularak birçok uzmanın bu ortaklık hakkındaki farklı görüşleri aktarılmaktadır. Uzmanlar, Türkiye’nin NATO ile mevcut ilişkisini ve stratejik ittifakta gelecekteki rolünü değerlendirmenin yanısıra her iki taraf için de çeşitli politika önerilerini sunmaktadır.

Putin, ABD ve NATO ile geriliminde kendine stratejik bir alan açtı. Bununla birlikte Çin, Rusya'nın Avrupa'daki güvenlik kaygılarına somut destek verebilecek bir noktada değil. Ve Putin'in Ukrayna krizinde Türkiye'nin arabuluculuğu dahil yeni arayışlara ihtiyacı var.

Putin'in ABD'nin Ukrayna politikasının Rusya'yı nereye sürükleyebileceği hususunda netleşmesi yeterli. Eğer Ukrayna krizinin yeni aşamasına geçiyorsak Erdoğan'ın Ukrayna ve Putin'in Türkiye ziyaretleri gerilimi düşüren bir süreci başlatabilir. NATO üyesi Türkiye'nin arabuluculuğunu kabul ederek Putin, Batı ittifakına yeni mesajlar verebilir.

2021’de Rusya’nın Ukrayna sınır bölgesine yapmaya başladığı askeri yığınak sonrasında yeniden alevlenen Rusya-Ukrayna krizindeki “medya savaşları” aslında 2014’te Ukrayna’da gerçekleşen “Meydan olaylarına” kadar dayanıyor. Rusya, Ukrayna ve Batı basını, bu olaylar sırasında farklı derecelerde de olsa propaganda ve enformasyon savaşıyla suçlandı.

Ukrayna’nın NATO üyeliği ve toprak bütünlüğü ile ilgili NATO-Rusya gerginliğinin yaşandığı bu dönemde, NATO önemli bir test sürecinden geçiyor. Rusya’ya taviz verilmesi hem İttifak’ın itibarını zedeleyecek hem de Doğu Avrupa ülkeleri NATO’ya katkılarını sorgulayabilecek. Mevcut resim NATO’nun müteakip tehdit ortamını öngörmeden ilgi alanını Avrupa coğrafyasıyla sınırlı tutmasının bir sonucu.

Rusya-Ukrayna gerilimi, Avrupalı aktörler arasındaki fikir ayrılıkları ve dağınıklıkları yeniden görünür hale getirdi. Normal dönemlerde fazla önemsenmeyen bu dağınıklık, Covid-19 ile mücadele ve Rusya-Ukrayna gerilimi gibi büyük çaplı krizlerde daha belirgin bir hal alıyor. Avrupalı liderler özellikle mali boyutlu meselelerde ve güvenliğini ikinci derecede ilgilendiren konularda geç de olsa çözüm üretebiliyorlar. Askeri gerilimler ise Avrupalı ülkelerin en hazırlıksız olduğu sınamalar.