Bu çalışmada 2011 yılında Mısır’da spontane bir şekilde başlayan devrim hareketi ve takip eden sürece odaklanılarak toplumsal ve siyasal hareketlerin yanı sıra bölgesel ve küresel aktörlerin pozisyonları derinlemesine ele alınmıştır.
Devamı
Yöneticiye her şartta itaatı emreden apolitik Selefiliğin İsrail ile birlikte savaşmayı meşrulaştırması bizi şaşırtmamalı. Aynı kafa, "ılımlı İslam" kodlu seküler Arap milliyetçiliğini de aynı kolaylıkla meşrulaştırabilir.
Devamı
Röportaj: Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Insight Turkey Dergisi Editörü Prof. Muhittin Ataman: "Körfez ülkeleri ciddi bir şekilde ABD ve İngiltere'ye bağımlı hareket ediyor. Sadece siyaset alanı değil, ekonomi ve eğitim alanı da bu iki ülkenin kontrolünde... ABD yönetimi ve Bin Selman elbirliğiyle bölgeyi bir bilinmeze sürüklüyor"
Körfez bölgesinde ve Ortadoğu’da artan gerginliğin bölgedeki hiçbir aktör açısından fayda getirmeyeceği unutulmamalıdır. Bu noktada Türkiye’nin artan tansiyonu düşürme ve taraflar arasında uzlaşı sağlanması konusunda önemli bir sorumluluğu bulunmaktadır.
Önce "ılımlı İslam'a dönüş" açıklaması yapıldı. Bu absürd açıklama zımnen radikalliğin kabulüydü. Daha önemlisi ise Trump'ın "aşırılıkçılıkla mücadele" söyleminin bir payandası anlamına gelmekteydi.
ABD'nin "ılımlı, demokratik İslamcılık" yaratma hedefi "Batı ile uyumu" önceledi. Halkların taleplerinin yansıtılmasını hep geri planda tuttu. Bu yüzden İslami hareketleri "kontrol etme"amacından öteye gidemedi. Neticesi de Müslüman toplumların demokratik taleplerini"bastırma" pratiğine dönüş oldu.
Birçok analist Hamas’ın uzlaşı hükümeti ile ilgili kararını bir “geri adım atma” şeklinde yorumlamaktadır. Ancak dikkatli değerlendirildiğinde bu kararın stratejik bir hamle olarak okunabileceği de söylenebilir.
Devamı
Hamas, uzlaşı hükümetinin kurulması ile İsrail’in ambargosunu kırmayı, Gazze halkı nezdinde itibarını yeniden kazanmayı ve Tel-Aviv yönetimine bölgesel aktörler üzerinden baskı oluşturmayı amaçlamaktadır.
Devamı
Irak'ın bölünmesi durumunda II. Dünya savaşından beri bölgenin değişmeyen jeopolitiği somut anlamda kırılmış olacak ve etnik yapının belirleyici olacağı yeni bir devlet ortaya çıkacak.
CHP'nin düzenlediği ”Adalet Kurultayı"nın sonuç bildirgesinde sadece yargı kurumundaki aksaklıklar eleştirilerek "adalet hakkından" bahsedilmiyor. "Adalet" adeta, tüm sisteme isyan manifestosuna çevrilmek istenmiş.
Mısır'da yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği 14 Ağustos'taki Rabia katliamına giden süreçte ülke medyası da gerçeklerin üstünü örtme görevini üstlendi.
Filistin mücadelesinde daha aktif rol oynamak isteyen Türkiye’nin Filistinlilerin haklarını savunmada müttefikler bulması ve bu ajandayı küresel ölçekte yürütmesi önemlidir.
Dikkatinizi çekiyor mu? Batılı müesses nizamın temsilcileri Türkiye'nin pozisyonunun tam aksi istikamette pozisyon alıyor ve terör örgütü tanımlarını ona göre yapıyor.
İşin acı tarafı savaşın bir ucunda İran'ın, öbür ucunda Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez ülkelerinin olması.
Son dönemde bölgesel siyasette daha etkin bir aktör olma hedefindeki BAE, bu çerçevede hem Ortadoğu hem de Afrika Boynuzu'nda önemli stratejik hamleler atmıştır.
“Katar’ı tecrit koalisyonu” Katar üzerinde baskı oluşturarak iki kutuplu bölgesel düzenin alternatiflerini ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.
Katar krizi, Suudi Arabistan başta olmak üzere herkese değişen miktarlarda zarar veriyor. Azdan az, çoktan çok gidiyor.
Katar krizi nereden çıktı? Katar bu ablukaya karşı direnebilecek mi? Bu restleşmeden kim kazançlı çıkacak?
Tek tipleştirilmiş, siyasi iddiaları ve beklentileri olmayan renksiz ve kokusuz bir İslam anlayışı bölgenin tamamına dayatılmaya çalışılmak istenmektedir.
Katar’ı Müslüman Kardeşler'e destek vererek radikalizmi finanse etmekle suçlayanlar, aslında bu hareketi boğmaya çalışarak daha radikal hareketlerin onun yerini almasına yol açıyorlar.
Bir el, İslam coğrafyasında mezhep çatışmasını körükleyip derin bir çatlak meydana getirmeye çalışıyor.