Türk-Amerikan ilişkilerinin düzelmesi için ya Ankara’nın da Abu Dabi, Riyad ve Kahire yönetimleri gibi Washington’a boyun eğip ABD’nin bölge politikalarına uygun davranmaya başlaması ya da Amerikan yönetiminin Ankara’ya yönelik dayatmalarına son verip Türkiye’yi eşit bir ortak olarak kabul etmesi gerekiyor
Devamı
Türk heyeti Palermo’da gerçekleştirilen Libya Konferansı’ndan neden çekildi? Türkiye’nin Libya krizine ilişkin pozisyonu nedir? Libya krizinin kaynağı nedir? Palermo’daki Libya Konferansı kriz için çözüm olabilir mi? Libya’da bir çözüm mümkün mü?
Devamı
Türkiye'nin Libya Özel Temsilcisi İşler, 'Libya Konferansı'nın sabahında zirve içinde zirve görüntüsü veren bir toplantı yapıldı. O toplantıda biz de Türkiye olarak tavrımızı koyduk. Yapılan uygulama yanlıştı, verilen görüntü yanlıştı.' dedi.
Yemen’de devam eden iç savaş ve yürütülen operasyonlar, ülkede her alanda büyük bir yıkıma yol açarken, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu ülkedeki varlığı daha da sorgulanır hale geldi.
ABD'nin 'sınırlandırmak' için karşısında Arap-İsrail bloğu oluşturduğu yayılmacı bir bölgesel gücün (İran) bu halde olması tahmin edilen bir şeydi. Ancak Trump ailesi ile yakın ilişkileri olan Veliaht Bin Selman'ın hırslı politikalarının bu denli bir sorgulamaya tabi olması beklenmiyordu.
Hiçbir somut başarı hikayesi olmayan Veliaht Selman’ın adının sürekli olarak kriz ve kaoslarla anılması sadece şahsına yazılamaz. Kaşıkçı cinayeti başta olmak üzere yapılan tüm eylemlerde aynı zamanda ABD, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’in katkısının olduğu ve eşdeğer sorumluluklarının bulunduğunun altı çizilmelidir.
İtalyan devletinin sergilediği güvenlik ve terörle mücadele odaklı yaklaşım, İslam konusunda Müslümanları da süreçlere dahil eden politikalar benimsemesine engel oluyor.
Devamı
Suud Krallığı “iki hafta iktidarda kalabilmek için Trump’ın desteğine muhtaç olmak” gibi bir zilletten kurtulabilir mi?
Devamı
Mısır'da 2013’teki darbenin ardından iktidara gelen Sisi rejimi, ekonomik anlamda kötü gidişi engelleyemediği gibi yanlış dış politika tercihlerden dolayı ülkeyi bölgesel düzeyde pasif bir aktör haline getirdi.
Toprakları gasbedilen Filistinlilerin “Toprak Günü” çerçevesinde geçen hafta düzenlediği “Büyük Dönüş Yürüyüşü” İsrail tarafından kana bulandı.
Aktörler arasındaki çelişkileri kullanabilmek için sahaya inme cesareti Ankara'nın elini güçlendirmekte.
Suud veliahdı Selman geçtiğimiz salı Oval Ofis'te ABD Başkanı Trump ile komedi kıvamında bir görüşme gerçekleştirdi. Ülkesini "ılımlı İslam" anlayışıyla reform etme niyetindeki Selman 2.5 haftalık ABD seyahatinde "inanılmaz" bir kamu diplomasisi yürütüyor.
Yemen’de iç savaşın, muhtemel senaryolardan en kötüsüne doğru gittiğini söylemek abartı olmayacak.
Ortadoğu'daki kutuplaşma fırtınası durulacağa benzemiyor...
Muhammed bin Selman’ın stratejik müttefikleri olan ABD ve İsrail’in uzun vadeli stratejileri belirsizliğini korumaktadır. Nitekim bu ülkelerdeki liderliklerin iktidarını konsolide etme konusunda zorluklar çektiği unutulmamalıdır. Suriye ve Yemen’de kendi çıkarları doğrultusunda dönüşümlerin gerçekleşmesini başaramayan Riyad yönetimi, Katar krizinde de tüm çabasına rağmen ciddi bir etki yaratamamıştır.
Mısır, 2011'deki devrimin ilk dönemlerinde belirlenen hedeflerin çok uzağında. 2013'teki darbenin ardından geçen beş yıllık sürecin ülkeyi devrim öncesindeki baskıcı dönemlere geri götürdüğü ise şüphesiz
Amerika hala her yöne dönebilir..
Önümüzdeki günlerde açıklanması beklenen Güvenlik Stratejisi ise Trump yönetiminin dış politikada nasıl bir yol izleyeceği konusunda bir yol haritası niteliğinde olacak.
Trump yönetiminin İsrail- BAE patentli "siyasal İslam" politikasının Obama'nın samimiyetsiz "ılımlı İslam" politikasından daha büyük bir iflasla sonuçlanacağını öngörmek için yakın tarihe bakmak yeterli.
Papa, Putin ve Macron dahil çok sayıda liderle görüşme gerçekleştiren Erdoğan zirve konuşmasında, “işgal ve terör devleti olarak” nitelediği İsrail’in Trump’ın tek taraflı kararıyla ödüllendirildiğini vurguladı. ABD’nin gücüne dayanarak haksız bir karar aldığını vurguladı
Eğer yeni dönemin güvenlik eksenleri Arap-Fars ve Türk-Kürt çatışmaları üzerinden kurulmak isteniyorsa bölge ülkelerinin yeniden bir değerlendirme yapmaları ve geri dönülemeyecek adımlar atmamaları elzemdir. Bu da İran’ın başta Suriye’de olmak üzere kendisine çeki düzen vermesi ve aşırılıklarını törpülemeyi birincil görev olarak addetmesinden geçmektedir.