Biden Döneminde Filistin Meselesini Ne Bekliyor?

ABD’nin İsrail’le stratejik ilişkileri ve Filistin meselesine yaklaşımı, görevdeki hükümetlerin üzerinde bir devlet politikası olduğu için, Biden döneminde bu konuyla ilgili köklü bir değişim beklememek gerekiyor.

Devamı
Biden Döneminde Filistin Meselesini Ne Bekliyor
Avrupa Değerleri' Söyleminin Gereğini Önce AB Yerine Getirmeli

'Avrupa Değerleri' Söyleminin Gereğini Önce AB Yerine Getirmeli

SETA'nın Brüksel Ofisi’nde araştırmacı olarak görev yapan Zeliha Eliaçık, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği, Türkiye’deki Suriyeliler için aktarılan fonların işleyişi ve vize serbestisi gibi konulara ilişkin Anadolu Ajansı’nın sorularını yanıtladı.

Devamı

Kanal İstanbul'un Montrö Sözleşmesi'nin getirdiği kazanımları ortadan kaldıracağı yorumu, emekli amirallerin bildirisinin ana korkusuydu.

Bir süredir yaşanan olumsuz gelişmeler sebebiyle kopma noktasına gelen Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde son aylarda olumlu bir hava yakalandı.

Siyasi hayatımızın belki de en uzun seçim dönemine girdik.

Avrupa’da koronavirüs (Kovid-19) salgınının bilançosu nedir ve aşılama süreci ne aşamadadır? Aşılama sürecine dair AB içinde yaşanan sorunlar neler? Üye ülkelerin aşı tedarik sorununa yönelik tutumları ne? Avrupa Birliği “aşı milliyetçiliğine” doğru mu sürükleniyor? Avrupa’da yaşanan aşı krizi ve “aşı milliyetçiliği” suçlamaları ne anlama geliyor?

YPG Türkiye’nin Harekat Bölgelerinde İstikrarı Sağlayamadığı Algısını Oluşturmaya Çalışıyor

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, Suriye'de son durumu ve sivillere yönelik saldırıları değerlendirdi.

Devamı
YPG Türkiye nin Harekat Bölgelerinde İstikrarı Sağlayamadığı Algısını Oluşturmaya Çalışıyor
AB Türkiye İlişkileri Sorun Nerede

AB Türkiye İlişkileri: Sorun Nerede?

AB-Türkiye arasındaki gerilimlerin kamuoyuna yansıtıldığı gibi Türkiye'nin insan hakları, demokrasi ve özgürlük gibi sözde Avrupa değerleri olduğu iddia edilen değerlerinden uzaklaşması nedeniyle değil reel siyasetteki çıkar çatışmaları sebebiyledir.

Devamı

Mesele, Türkiye'nin AB'ye hazır olup olmadığı değil. Tam tersi. İster coğrafya, ister nüfus, ister din deyin fark etmiyor. AB siyasetçileri "Türkiyeli bir AB'yi" tahayyül etme cesareti gösteremiyor.

Uluslararası yapılar son dönemde siyasi olarak çalkantılı bir dönemden geçiyor. Pek çok sorunun kriz haline geldiği günümüzde barışın tesisi ve ekonomik entegrasyon amaçlarıyla kurulan AB'nin kriz çözme becerisi de bu süreçte ciddi sınavdan geçiyor.

2016’da AB ve Türkiye 18 Mart AB-Türkiye Mutabakatı’nı imzaladı. Türkiye de 20 Mart itibarıyla sığınmacıları geri alma sözü verdi. Bu anlaşma düzensiz göçleri engelledi ve Ege denizindeki ölümleri dramatik bir şekilde azalttı.

Macron, Le Pen ile yarışında 'İslam, Türkiye ve Erdoğan' tehdidi ile yol alma eğiliminde. Bu eğilim hiç de yeni değil. Brexit'ten bu yana Avrupalı siyasetçiler, seçmenlerini Türkiye ile korkutuyor.

Avrupa İstikrar İnisiyatifi Başkanı Knaus, 'Beş sene önce yakaladığımız kazan kazan durumunu tekrarlayalım.' dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "(Suriyelilerin onurlu, güvenli ve gönüllü şekilde geri dönmeleri) Bu, Türkiye'den AB'ye, Almanya'dan ABD'ye ve diğer komşu ülkelere, Rusya ve İran'a kadar tüm ülkelerin kolektif çalışmasını gerektiriyor." dedi.

Erdoğan, Batı'ya çağrısını bu ayın sonundaki AB liderler zirvesi öncesine denk getirdi. AB, Suriye iç savaşının sorunlarından (göç ve terör sorunları) kaçamadığı halde kaçak oynayanların liste başında.

Batı ittifakının sınırlarını Yunanistan'dan geçirmenin en çok Avrupa'nın aleyhine olacaktır. Yunanistan sadece tampon bölgeye dönmekle kalmaz. Avrupa'ya yönelen hiçbir dalgayı ister mülteci ister terör olsun tutamaz. Büyük güç rekabetinin oluşturduğu jeopolitik fay hatlarında Türkiye'nin performansını gösteremez.

ABD'nin temel sorunu, müttefiklerle ilişkisini nobran ve asimetrik yaklaşımla kurması. Kendi taktik kazanımları için müttefikinin stratejik kayıplarını umursamaması. Bunlara en iyi örnek ise ABD-Türkiye ilişkilerinin son yıllardaki gerilimli seyri.

Erivan'daki darbe girişimi Biden yönetiminin 'Rusya'yı sınırlandırma' ve 'demokrasileri destekleme' politikasının ilk test alanlarından birisi olacak gibi görünüyor.

Aslında bütün Avrupalı siyasetçiler Rusya’nın gerek Kırım ve Ukrayna gerekse Navalny ve içerideki muhalefete yönelik politikalarının asıl sorumlusunun bizzat Devlet Başkanı Putin olduğunu biliyor. Ama doğrudan Putin’e yönelik yaptırım kararı almaktan imtina ediyorlar. Aksine Putin ile ilişkilerini korumak için ellerinden geleni yapıyorlar. Zira başta Almanya olmak üzere birçok AB ülkesinin Rusya ile yakın ekonomik ilişkileri var ve bu ilişkileri riske atmak istemiyorlar.

Astana zirveleri, Suriye'deki gerginliği düşürmesi, temel ilkelerin belirlenmesi, bazı temel konular üzerinde konsensüs sağlaması açısından hala yararlı bir mekanizma olsa da tek başına Suriye krizini çözmesi beklenmemeli

Türkiye'nin güvenlik kaygılarına cevap veren bir politika NATO'yu güçlendirmeye katkı sağlar.