2020 yılı Türkiye-AB ilişkileri Doğu Akdeniz sorunu, Libya krizi gibi dış politik sorunların gölgesinde geçerken ilişkiler krizlerle dolu bir görüntü sergilemiştir. Bu krizlerin yanı sıra iki aktör arasında mülteci iş birliği, terörle mücadele ve güvenlik, enerji, ekonomi ve Gümrük Birliği gibi birçok fırsat ve iş birliği alanı mevcuttur.
Devamı
80 milyon yerinden edilmiş insanın yüzde 85’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Yani dünyanın en zengin ülkeleri bu sorunu görmezden geliyorlar
Devamı
2020 yılı boyunca gerek Avrupa’dan gerekse ABD’den Türkiye’nin canını sıkacak baskı ve müdahaleler gelmeye devam etti..
2020’nin öne çıkan bütün gelişmeleri bu yıllıkta analiz edildi. Alanında uzman araştırmacılar tarafından hazırlanan '2020'de Türkiye', Türkiye’yi anlamak için önemli bir başvuru kaynağı.
Arap isyanlarından on yıl sonra yapılacak muhasebede hâlâ en önemli ülke kuşkusuz Türkiye. Demokratik tecrübesi ile bu isyanlara örneklik teşkil eden Türkiye, 2013'ten itibaren verdiği mücadele ve 2016 sonrası yeni hamleleri ile de bir başarı hikayesi.
Ankara, AB’ye üye olmak istese de istemese de Almanya ve Fransa gibi ülkeler Türkiye’yi kendi nüfuz alanında görüyorlar.
AB başkentleri Erdoğan'ın 'sıfır toplamlı oyun algısıyla yaklaşmayın' uyarısına kulak vermeli.
Devamı
Ankara’nın attığı adımlar yüzünden başarısız olanlar, Türkiye’yi cezalandırmak için Avrupa Birliği’ni ve NATO'yu kullanmak istiyorlar.
Devamı
Avrupa'da Macron öncülüğünde İslam Düşmanı sayılabilecek bir dizi düzenleme hayata geçiriliyor. Üstelik sadece Macron değil, Avusturya Başbakanı Kurz ve Şansölye Merkel de Avrupa çapında bir "Siyasal İslamla mücadele planına" geçildiğini açıkladılar. Kurz, göçmen kökenlileri ülkelerinden Koronavirüsünü getirip yaymakla suçlayarak Avrupa'nın güvenlikten sağlığa her türlü sorunun kaynağı olarak Müslümanlara işaret etti. Eskiden Yahudilere yapıldığı gibi şimdi de Müslümanlar Avrupa'nın siyasi, ekonomik ve güvenlik sorunları için günah keçisi olarak gösteriliyor.
Ankara'nın dış politikası ideolojik hülyalara değil, etrafındaki güç boşluklarını hesap eden jeopolitik realizme dayanıyor.. Erdoğan'ın hamlelerini 'Yeni Osmanlıcılık', 'Türkçülük' ya da 'İslamcılık' olarak sunanlar aslında Ankara'nın müdahale ettiği jeopolitik denklemlerde pozisyon kaybettiğini düşünen ya da daha fazlasını alamayacağını gören aktörler: Yunanistan, BAE, Fransa ya da İsrail gibi.
Insight Turkey'nin bu sayısı, Libya krizi bağlamında hem iç yeniden yapılanma vaatlerini hem de krize müdahale eden farklı dış aktörlerin körüklediği zorlukları siz değerli okuyucuların dikkatine sunuyor.
Macron'un yeni Güvenlik Yasası'nı Paris'te on binler protesto ediyor, şehir yanıyor. Küresel Batı medyası ise adeta kör ve sağır. Avrupa'da demokrasi, insan hakları, özgürlükler, ifade hürriyeti, yaşam hakkı, protesto hakkı... Hepsi fantastik bir masalın öğelerine dönüştüler.
Putin, Türkiye olmadan Doğu Akdeniz, Karadeniz, Kafkaslar ve Ortadoğu'da düzen kurulamayacağını görüyor. Güç boşluklarına anında hamle yapan 'yeni Ankara' gerçekliğini tanımak Batılı liderlerin de işine yarayacaktır.
Avrupa'da İslamofobik saldırı ve faaliyetler artarken, uzmanlar bunun küresel bir eğilim olduğunu ve 21. yüzyılın ideolojisi haline geldiğini söyledi.
Hollanda, Almanya ve Fransa’da seçim dönemine girilirken, seçim atmosferinin kurbanı yine mülteciler, yabancılar ve İslam ülkeleri mi olacak? Macron’un bilinçli bir şekilde Müslümanlarla ve İslam ülkeleriyle çatışma arayışı içerisinde olduğu göze çarpıyor. Avrupa’nın bin yılı aşkın bir süredir komşusu olan İslam dünyası ile ilişkiler konusunda daha hassas davranması gerekiyor.
Ferhat Pirinççi: 'Türkiye'nin bulunduğu jeopolitik ortamın önümüzdeki on yıllık dönem içinde kapsamlı dönüşüm ve kırılmalar yaşama ihtimali çok yüksek. Her türlü ihtimale hazırlıklı olması gereken Türkiye hareket kabiliyeti yüksek ve esnek bir dış ve güvenlik siyaseti yöntemi benimsemek zorunda.'
Fransız Cumhurbaşkanı Macron beklediğimiz iddialarla yeniden sahnede. Geçtiğimiz iki günde gerçekleşen AB liderler zirvesinden Türkiye'ye yönelik yaptırım çıkmamasını kendince telafi edercesine Ankara'ya eleştiriler yöneltti. Alman Şansölyesi Merkel, "birbirine bağımlılıktan," ve "yapıcı bağlardan" bahsederken Macron inatla," yaptırım" tehdidini gündemde tutuyor.
Erdoğan, sık görüştüğü dünya liderlerine 'artık bu sorunlar Türkiye olmadan çözülemez' realitesini kabul ettirdi. Trump da Putin de Merkel de Macron da bu gerçekliği görüyor.
AB ülkelerinin büyük bir kısmı Hollande'ın 'Avrupa'ya yönelik en büyük tehdit Türkiye' iddiasına katılmıyor. Macron'un AB'yi Türkiye'ye karşı konumlandırma arayışı da sonuçsuz kaldı. Doğu Akdeniz'deki 'yüksek gerilim' yerini müzakere ve diyaloga bıraktı.
Bu antlaşmalar da bir barış öngörmemekte, aksine ABD ve İsrail tarafının birlikte hazırladığı tek taraflı bir dayatma sunmaktadır.