Doğu Akdeniz ve Libya'daki menfaatlerimiz parti siyasetini aşan milli meselelerdir. "Doğu Akdeniz'de yalnız kaldık, İsrail ve Mısır ile anlaşalım" diyenler dışlandığımız masaya tek başına oturamayacağımızı, otursak da hakkaniyetsiz bir paylaşımı kabule zorlanacağımızı görmeliler.
Devamı
Türkiye'nin Libya'ya asker gönderme kararının halen Libya'ya müdahil olan aktörleri rahatsız edeceği aşikar.
Devamı
Doğu Akdeniz giderek dış politika gündemimizin merkezine yerleşiyor. Ankara, KKTC'nin haklarını korumak amacıyla sadece Kıbrıs çevresinde donanmasını bulundurmuyor. İnsansız hava araçlarını Geçitkale'de konuşlandırdı, deniz üssü kurulmasından da bahsediliyor..
Malezya'nın ev sahipliğinde elli altı ülkeye giden davet neticesinde farklı katılım düzeyinde bir zirve gerçekleşti. Türkiye, Katar ve İran cumhurbaşkanı düzeyinde katıldı ve çeşitli konularda görüşlerini dile getirdi.
Batı başkentleri ile uzun süredir her tür müzakereyi yürüten ve yeni kaotik dönemde güçlü bir profil sergileyen lidere "Batı ile entegre olmalıyız" yönünde 'liberal hikayeler' okumanın anlamı yok. Kamuoyu artık dış politikayı yüksek bir siyasi bilinçle ve reel bir düzlemde değerlendiriyor.
SETA Genel Koordinatörü Duran, ABD Senatosunun 'Ermeni' kararına ilişkin, "Bu yaklaşım, ne ikili ilişki hukukuna ne NATO hukukuna ne müttefiklik hukukuna çalışıyor." dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfında (SETA) 'Türk-Amerikan İlişkilerindeki Problemlerin Üstesinden Gelmek' paneli düzenlendi.
Devamı
Nobel Ödülü nedir? Nobel ödülleri etrafındaki tartışmalar nelerdir? Peter Handke’ye verilen Nobel Edebiyat Ödülü’nü tartışmalı kılan nedir? Bu seneki Nobel Edebiyat Ödülü’ne yönelik tepkiler nelerdir? Nobel Ödülü’nü nasıl görmeliyiz?
Devamı
Zirve öncesi konuşulan iç bütünlük ve geleceğe dair derin sancılar keskin ayrılıklara dönüşmeden şimdilik geçiştirildi. Yine de İttifak'ın yeni bir stratejik değerlendirmeye ihtiyacı olduğu açık. Rusya ve Çin'in ne tür tehditler olduğu ve terör tanımı (YPG özelinde) çözülmesi gereken sorunların başında geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün NATO Liderler Zirvesi için Londra'da. Önce Macron, Merkel ve Johnson ile dörtlü bir toplantı yapacak. Yarın NATO'nun 70. yıl kutlama zirvesine katılacak, ertesi gün de Cambridge'de cami açacak. Bu seyahat, NATO'nun dönüşüm sancıları yaşadığı bir döneme denk geldiği için ayrıca önemli. İttifak'ın müttefiklerinin güvenlik kaygılarını gözeten yeni bir stratejik değerlendirmeye ihtiyacı olduğu ortada.
NATO kuruluşunun 70. yılını 4 Aralık'ta Londra'daki zirveyle kutlayacak. 29 ülkenin liderinin katılacağı kutlama zirvesinin sancılı geçmesi bekleniyor. Zira geçmişinde parlak başarılar olan Transatlantik ittifakı, üyelerin farklılaşan milli çıkarları sebebiyle derin ayrılıklar içinde. Bu yüzden Londra zirvesi hızlı bir kutlama toplantısı olarak geçiştirilebilir. Gündem ise hayli kabarık: askeri harcamaların paylaşılması, Kuzey Makedonya'nın üyeliği, teknolojik dönüşüm, Avrupa'nın stratejik otonomisi, Suriye'deki güvenli bölge ve Baltık savunma Planı'na Ankara'nın itirazı. İlk bakışta NATO'nun en büyük meydan okuması Rusya'nın genişleyen nüfuzu olarak görülebilir. Ancak NATO'nun temel krizi günümüz dünyasında kendisine yeni bir rol biçmekle alakalı.
Fırat’ın doğusunda Rusya’nın doğrudan veya rejim aracılığıyla PKK/YPG ile ilişki içerisine girmesi, Türkiye’nin görmezden geleceği bir durum değildir. Nitekim bunu deneyen ve başarılı olamayan bir ABD örneği de önümüzde durmaktadır.
SETA Avrupa Araştırmacısı Erkut Ayvaz, Avrupa’da Müslümanları hedef alan saldırılar ve artan İslamofobi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Eğitim ve Sosyal Politikalar Araştırmacısı Müberra Nur Emin, Suriyeli mülteci çocukların eğitimi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı, ABD’nin İsrail’in Batı Şeria’da yeni yerleşim yerlerine yönelik faaliyetlerini tanıma kararı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Bu konular uzun yılların birikimi neticesinde bu noktaya geldi. Bazıları belki de hiç çözülmeyecek. Ankara ve Washington'ın uluslararası sistemin ve ilişkilerin geleceği konusundaki algı farklılıkları aşikar. Bu farkı belki de Trump'tan ziyade senatörlerin Erdoğan ile sohbetinde görüyoruz..
Zirvenin hangi yönlerini öne çıkarmış “müttefikimiz” Almanya’nın medyası?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki 13 Kasım tarihli zirve Türk-Amerikan ilişkilerinin potansiyelinin son dönemde yaşanan sorunlardan daha büyük olduğunu bir kez daha gösterdi. Ancak en büyük sorunlardan biri Türk-Amerikan ilişkilerinin iki liderin karşılıklı çabasıyla sürdürülüyor olması.
Semboller, birlikte çalışma iradesi, gerginlik havasının toparlanması ve müzakereye devam açısından çok başarılı geçti. Masadaki uzlaşmazlık konularında taraflar birbirlerini genişçe dinleme ve anlama fırsatı buldu.
Terör örgütü PYD taraftarları ve ABD Kongresi'nde muhalif kesimlerin sabotaj girişimlerine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump görüşmesi oldukça olumlu bir havada geçti
Batının terör örgütlerini kullandığı artık komplo teorisi falan değil. Seçilen hedef ülkenin istikrarsızlaştırılmasında, bir bölgeye ya da ülkeye müdahalenin mümkünlük şartlarının oluşturulmasında ya da coğrafyaların yeniden dizaynında terör örgütlerinin bir enstrüman olarak kullanıldığını Batılılar saklamıyor.