Çılgın Koalisyon

Muhalefet farkında olmadan Erdoğan karşıtlığının öldürücü rahatlığına dolu dizgin yuvarlanıyor. Tıpkı donmak üzere olan insanlara bastıran o tatlı uyku hali gibi. Erdoğan karşıtlığı muhalefeti sarıyor, sarmalıyor, rahat ettiriyor. Adeta bir yudumu serhoşluk veren dehşetli bir içki veya bir kere uzandığınızda bir daha kalkamayacağımız konforlu bir yatak gibi. Malum son hamle terör suçlusu Demirtaş'tan geldi. İYİ Parti lideri Meral Akşener'le kahvaltı yapmak istediğini söyledi. Akşener de cevaben "kapınıza gelen kanlınız da olsa geri çevirmezsiniz" dedi.

Devamı
Çılgın Koalisyon
Edeple Gelen

Edeple Gelen…

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara Büyükşehir Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı kabul etti. Açıklamalara göre Yavaş projelerini Cumhurbaşkanı'na arz etmiş ve desteğini istemiş. Kabulde bunun haricinde kayda değer bir gelişme yaşanmamış. Zaten daha ne olsun. Başkentin belediye başkanı çalışmaları için başkentin ve tüm ülkenin Cumhurbaşkanı'ndan destek rica etmiş. Olması gereken de bu.

Devamı

Muhalefetin büyük bir başarıymış gibi gözüken ittifak siyasetinin, zorlama yeni siyaset dilinin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor.

Geçen şubatta yayınlanan, Rand raporunda “2023 seçimlerinde demokratik muhalefet adı altında diğer partiler koalisyon kurarak iktidarı ele alabilir. ABD, NATO ve AB ile iyi ilişkiler geliştirebilirler. Bunun için de ABD inisiyatif kullanmalıdır” denilerek muhalefetin dostlarına mesaj gönderilmişti.

AK Parti 18. Kuruluş yıldönümünü kutuluyor. Ve tabii iktidardaki 18. yılını da. İlk seçim başarısından itibaren karşıtları AK Parti'nin başarısını hep arızi nedenlerle açıklamaya yeltendiler. Kriz olmasa AK Parti iktidara gelemezdi, e-muhtıra olmasa kesin seçimleri kaybederdi, terör sorunu çözülse AK Parti güç kaybeder gibi akla hayale sığmayacak cümleleri peş peşe sıraladılar. Ve her dönem bir sıkışmışlık yaşadığını söylediler. Her seçimin ertesi günü aynı kadro bildik nameleri okudu; ufukta bir erken seçim var, iktidar ülkeyi yönetemiyor, AK Parti köşeye sıkıştı, kontrolü kaybediyor…

CHP'nin gerçekten ciddi bir sorunu var. Uzun süredir küreselcilik, marjinal solculuk, hatta HDP çizgisi CHP'de kol geziyor. Bazı CHP seçmenlerinin bu durumdan rahatsız olduğunu anlamak için uzman olmaya gerek yok. Eğer İnce Atatürkçülük kavramsallaştırmasını kendi adına bir çizgi olarak belirleyebilecek olursa kendine geniş bir alan açabilir.

İnce’nin Çıkışı, Bahçeli’nin Hamlesi

Türkiye'de parti siyaseti dinamizmini hiç kaybetmiyor. AK Parti'den ayrılanların kurduğu iki partiden sonra şimdi de 37. kurultayını yapan CHP, bünyesinden yeni bir partinin çıkma ihtimalini tartışıyor. 2018 cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, "CHP içerisinde Atatürk düşmanları olduğunu" söyleyerek yeni bir hareket oluşturmayı konuşuyor. CHP'nin eski genel başkanları İnce'yi ikna etmesi için Kılıçdaroğlu ile görüşerek "bölünmenin" önüne geçmeye çalışıyor. Beklenti partide hakimiyetini pekiştiren Kılıçdaroğlu'nun İnce'yi içeride tutmak için taviz vermeyeceği yönünde.

Devamı
İnce nin Çıkışı Bahçeli nin Hamlesi
Kılıçdaroğlu Modeli

Kılıçdaroğlu Modeli!

Kılıçdaroğlu seçime tek aday olarak girdi, kolayca seçildi. Ancak Kurultay'dan sonra genel başkanlık koltuğunda pek rahat edecek gibi değil. Hemen kurultayın sonrasında ve üstelik parti uzun yıllar sonra girdiği bir seçimde görece başarı kazanmışken bu çalkantılar daha derin bir krizin habercisi.

Devamı

Kemal Kılıçdaroğlu dayatma yöntemleriyle elde ettiği kurultay başarısı sayesinde partisini demir yumrukla yönetmeye başladığı andan itibaren muhalif seslere artık çok fazla seçenek kalmadı.

Muharrem İnce'nin Kılıçdaroğlu'na rakip olduğu günden bu yana parti yönetiminin hem kendisine hem de destekçilerine yönelik bir dışlama ve kara propaganda faaliyeti içinde olduğu bilinen bir gerçek.

SETA Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar, CHP içerisinde yaşanan tartışmalar üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Muharrem İnce’nin yeni bir parti kurma arayışı, muhalefeti şimdiden hoplattı. Bu girişimin engellenmesi için İnce’ye aracıların gittiği kulislere yansıdı.

CHP, 37. Olağan Kurultayı geçtiğimiz hafta sonu tamamlandı. Kemal Kılıçdaroğlu, 31 Mart'ın etkisiyle siyasi hayatının belki de en rahat seçimine girdi ve beklendiği gibi 6. kez CHP'nin genel başkanı seçildi. Ancak kurultayda esas dikkat çeken gelişme, genel başkan ve delege seçimlerinden ziyade Kılıçdaroğlu'nun yaptığı konuşmadaki "dostlar" ve "Kürt sorunu" vurgusu oldu.

AK Parti’den ayrılanlar parti kurunca, “demokrasiye katkı”, “çoğulcu siyasal yaşamın gereği”, “geç bile kalmışlardı”, “temsilde adalete katkısı olur” gibi laf kalabalığı ile yeni kurulan partileri davul zurna ile karşılayanlar, Muharrem İnce’nin CHP’den ayrılarak parti kurabileceği gündeme gelince “dönem ayrışma değil, birleşme günüdür” diye feveran etmeye başladılar.

Hafta sonu yapılan CHP Kongresi’nde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde seçim kanununu değiştireceklerini söyleyerek “milletvekillerini liderler tespit etmeyecek” sözü verdi.

Bu sefer Kılıçdaroğlu ittifak partnerlerini de aynı yola zorlamanın peşinde. Bir önceki seçimde Abdullah Gül'ü çatı aday yapmak isterken Meral Akşener'in ve Selahattin Demirtaş'ın adaylıklarını engellemeyi becerememişti. Şimdi de benzer bir hesabın peşinde. Muhalefet kanadında bir kural oluşturmaya çalışıyor. Zemin hazırlıyor. Başta Meral Akşener olmak üzere diğer parti liderlerinin önünü kesiyor.

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, İdlib krizinin iç siyasetteki etkileri ve tartışılma şekli üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Siyasette, “şeffaf ittifak” tartışması sürüyor. Hatırlanacağı gibi, HDP Eş Genel Başkanlığı’na seçilen Pervin Buldan “CHP’nin çekingenliğinden çıkması gerektiğini” belirterek “ittifakın şeffaf olması” ve “birlikte görüntü vermekten korkulmaması” çağrısı yapmıştı.

HDP Eş Genel Başkanlığı’na seçilen Pervin Buldan, CHP ve daha genel anlamda Millet İttifakı ile ilgili şunları söyledi: “Yeni ittifakların olması gerektiğini savunan bir partiyiz. Şeffaf olmalı, açık olmalı, birlikte görüntü vermeli ve hiçbir şeyden korkmamalı. CHP’nin çekingenliğinden çıkması gerek. Cesarete ihtiyaç var bence. Biz kadınlar olarak tiyatro oyununda birlikte bu görüntüyü verdik, bu cesareti gösterdik. Bu cesareti herkesin göstermesi gerek. Bir dahaki seçimlerde daha açık, daha şeffaf birlikteliklere ihtiyaç olacağını düşünüyorum.”

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, muhalefet partilerinin Türkiye ve Libya arasında yapılan anlaşmaya yönelik tutumu üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Muhalefetin, eskisi, yenisi, yeni kurulanı, yolda olanı, hepsi birden parlamenter sisteme geri dönmekten bahsediyorlar. Parlamenter sistemin faziletlerinden, cumhurbaşkanlığı sisteminin tehlikelerinden dem vuruyorlar.