Yeni Bir Kavşakta Mısır Demokrasisi

Mısır şu anda vesayet kurumlarının etkin olduğu ve eski rejimde görev almış isimlerin kendine yeniden sahne bulacağı günlere dönmekle, demokrasisi gelişen ve sivil siyaset alanı genişleyen bir ülke olmanın ikilemi arasında gidip geliyor.

Devamı
Yeni Bir Kavşakta Mısır Demokrasisi

Mehmet Özkan: Batı'nın darbeye sessiz kalması utanç verici

SETA Dış Politika Araştırmacısı Mehmet Özkan, A Haber'de yayınlanan Ajans programında Mısır'da yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.

Devamı

21. Yüzyıl'ın ilk önemli devriminin yaşandığı Mısır'da sadece iki sene sonra askeri darbe yaşandı. Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Sisi'nin Cumhurbaşkanı Mursi'nin görevine son verildiğini ve Anayasa'nın askıya alındığını belirten konuşması, Tahrir'de toplanan Mursi aleyhtarı göstericiler tarafından “halk devrimi”; Cumhurbaşkanı'na destek veren Rabiatül Adeviye meydanındaki Mursi taraftarlarınca da “askeri darbe” olarak nitelendirildi. Görüldüğü gibi Mısır'da meydanlar da, taraflar da ikiye bölünmüş durumda. Aynı bölünmüşlük kavramlar için de geçerli. 30 Haziran'ı “halk devrimi” olarak niteleyenler, demokrasi adına yapılan bu girişimin, 25 Ocak Devrimi'ni Mısır halkından kaçırmaya çalışan Müslüman Kardeşler'e karşı demokrasinin korunması amacı taşıdığını söylüyorlar.

Mısır'da demokrasinin ana kıstasının seçimler değil herhangi bir gün bir meydanı dolduran kalabalıklar olduğunu öğrendik ve darbecilerin bile demokrasi kelimesini telaffuz edebilmesi garabetini yaşamaktayız.

Mısır'da gerçekleşen darbe hakkında değerlendirmede bulunan SETA Kahire Direktörü Abdullah Aydoğan Kalabalık, darbeyle birlikte Mübarek'in devrildiği tarihe geri dönüldüğü yorumunda bulundu.

Ortadoğu'da var olan Camp David düzenini şimdilerde sarsan aktörlerin Müslüman olduğunu belirten SETA Dış Politika Direktörü Talip Küçükcan, Mısır'da yaşanan gelişmelerin, bu düzeni sarsan Müslümanların iktidarını ne kadar mümkün kıldığını akla getirdiğini belirtti.

Fululiberalizm

Postmodern siyasal akımımız herkese hayırlı olsun: Fululiberalizm artık statükonun yeni kurtuluş reçetesi.

Devamı
Fululiberalizm
Darbesever Mısır Muhalefeti

Darbesever Mısır Muhalefeti

Son birkaç gündür Kahire'de adım adım darbeye şahitlik ettik. 30 Haziran hedefli komplo, Genelkurmay Başkanı Sisi'nin Cumhurbaşkanı Mursi'ye 48 saatlik süre tanıdığını ifade eden ‘Ulusa Sesleniş' konuşması sonrası darbesever muhalefetin sokaklarda kutlamalar yapması ve nihayetinde tankı-topu ile ordunun cebren Mursi'yi devirmesi ile sonuçlandı.

Devamı

ABD, Suudi Arabistan, İsrail vs. gibi aktörleri aynı düzlemde toplayan Mısır'daki Nobel ödüllü darbe, Ortadoğu'yu Arap Baharı öncesi hatta 2006 Hamas seçim zaferi sonrası seviyeye döndürme çabasıdır.

8 Temmuz sabahı ordunun Müslüman Kardeşler'e yönelik hunharca uygulamış olduğu katliam, hiç şüphesiz İhvan üzerinde derin, yıkıcı ve onulmaz etkiler bırakacak, Mısır'da farklı toplumsal kesimlerin demokrasiye ve onun uygulanabilirliğine olan inancını da belirgin bir şekilde sarsacaktır.

Siyasal İslam, tanımlamaları çeşitlilik arz etse de genel olarak “bir ülkede siyasal, toplumsal ve ekonomik yaşamın İslami referanslar doğrultusunda şekillendirilmesi” olarak tanımlanır. Bu kavram, kendi idaresini meşrulaştırmaya çalışan Suriye lideri Esad'ın “dini siyasi emellere alet etmek” şeklindeki tanımına indirgenemeyecek kadar derinliğe de sahip. Siyasal İslam denildiği zaman akla ilk gelen oluşumlardan biri Müslüman Kardeşler (Arapça adıyla İhvan-ı Müslimin). Hem dini hem siyasi bakış açısına sahip bu örgüt, 1928'de Hasan el Benna tarafından kuruldu ve Arap Baharı'yla birlikte güncel siyaset sahnesinde önemli bir aktör haline geldi. Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde de yayılma alanı bulan ve çağdaş bir İslam toplumu kurmada Kur'an ve Sünnet'i rehber olarak dikkate alan Müslüman Kardeşler, seküler rejimlerce hep bir tehdit olarak algılandı.

Mısır'daki darbe bir sivil düzensizlik anında ordunun meşru hükümeti korumaması yoluyla gerçekleştirilmiş bir darbedir. 3 Temmuz darbesi, bizdeki 28 Şubat darbe süreci gibi bir ‘veto darbesi'dir.

Mısır'daki darbe Amerika'nın Mısır politikasında ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışanlar için yeni bir derslik vaka oldu.

SETA Başkanı Taha Özhan, Mısır'da yaşanan askeri darbe ve ordunun Mursi yanlılarına yönelik gerçekleştirdiği son katliamın, ordunun işleri eline yüzüne bulaştırdığının göstergesi olduğunu ifade etti.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Mehmet Özkan, Mısır'da gerçekleşen askeri darbenin ve iki farklı meydanın iki farklı taleple ortada durmasının üstüne ordunun katliamı da eklenince, ülkede işlerin çıkmaza girdiği değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'den Tayland'a, Arjantin'den Şili'ye, Nijerya'dan Pakistan'a hiçbir darbe demokrasi getirmemiştir.

I. Dalga ile diktatörleri sahneden çekilmeye zorlayan Arap İsyanları, II. Dalga ile eski düzeni ve müesses nizamları dönüştürme hedefi güdecek.

Sadece Mısır halkının değil Mısır elitlerinin de Erdoğan'a sempati duyduğu bir ortamda Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilerin kopmasından bahsetmek gerçekçi olmaz.

Mısır'da ordu, yeni doğmakta olan bir demokrasiyi devirirken, demokratik ülkeler neden bu kadar sessizler?

Mısır'da yaşananlar sadece bir koltuk mücadelesi değildir. Asıl hedef, Ortadoğu'da dengeleri değiştirecek yeni bölgesel aktörler vasıtasıyla kurulacak olan ittifakların ve oluşumların önünü kesmektir.

Mısır'da elektrik kesintisi ve akaryakıt kıtlığının darbe ile son bulduğuna değinen SETA Kahire Direktörü Abdullah Aydoğan Kalabalık, darbeyle birlikte yaşanan bu değişimin, halkta “darbeciler tarafından kandırıldık” düşüncesi doğurduğu değerlendirmesinde bulundu.