Devrimden Darbeye Mısır

25 Ocak 2011'de başlayan Mısır'daki dönüşüm sürecini ve 3 Temmuz 2013'te Muhammed Mursi'nin görevden alınmasıyla gerçekleşen askeri darbeyi daha iyi anlamak için SETA uzmanlarının analizlerini ve SETA'da yayımlanan Mısır raporlarını bir arada sunuyoruz.

Devamı
Devrimden Darbeye Mısır
5 SORU Mısır'da Muhtıranın Etkileri

5 SORU: Mısır'da Muhtıranın Etkileri

Can Acun: Mısır'da ordunun verdiği muhtıranın ardından tarafların uzlaşması şu noktada Cumhurbaşkanı Mursi'nin istifa etmesi ya da erken Cumhurbaşkanlığı seçimi kararı alması anlamı taşıyor.

Devamı

Mısır'da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin istifa etmesi talebiyle Ulusal Kurtuluş Cephesi önderliğinde başlatılan sokak protestolarını SETA Kahire Direktörü Abdullah Aydoğan Kalabalık 24TV ekranlarında değerlendirdi.

30 Haziran'da Mursi'yi iktidardan düşürmek amacıyla kurulan “Temarrud” (İsyan) hareketinin, çalışmalarına iki ay önce başlaması sıradan bir adım değil.

Mısır'da 30 Haziran yaklaştıkça gerginlik artıyor. Bunu, Kahire sokaklarında insanların gözlerine baktığınızda da, esnafların dükkânlarına yeni kepenkler taktırdığını gördüğünüzde de anlayabiliyorsunuz. Çok daha reel emareler de yok değil. Turistik kentler Luksor ve İskenderiye'den Tanta'ya kadar düğmeye basılmış gibi kontrollü bir şiddet dalgası 30 Haziran'da finali yapmak üzere yola çıkmış durumda. Mısır'da fülul (eski rejim taraftarları) ve seküler/liberal muhalefet ‘Temarrud' yani ‘İsyan' adını verdikleri bir süreç ile birinci yılının sonunda yani 30 Haziran'da, Mısır halkının seçimle iktidara taşıdığı ilk Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi'yi seçim dışı bir yolla devirmek istiyorlar. Tabii bunu da “demokrasi, insan hakları ve özgürlükler” adına yapıyorlar. İronik olsa da, biz Türkiyeliler içinde kanıksanmış bir makyaj. Mısır, Tunus ve Türkiye'de seküler muhalefet seçim sandıkları ile iktidara gelemeyecek olduğunu en iyi kendileri bildiğinden biraz da “dış mihrakların” etkisiyle her yol mübah anlayışı ile hareket ediyorlar.

Mısır'da Hüsnü Mübarek'in devrilmesiyle birlikte ülkedeki gelişmeler çok değişken ve kırılgan bir seyir izledi. Toplumun iktisadi iyileşme istekleri başta olmak üzere, bireyin kendini vatanı içinde değerli hissetme ve özgürlük talepleri ayaklanmayı rejimi devirecek kadar etkili kıldı. Tahrir meydanında başlayan Mısır devrimi 18 gün sürdü ancak devrim 30 seneden fazla süren bir mücadelenin getirdiği bir sonuçtu.

‘Direniş Ekseni'nin Direnişle Savaşı!

Lübnan içinde Şii elitler düzeyinde de tartışmalı hale gelen Hizbullah, Suriye krizine fiili olarak dâhil olduklarını itiraf ederek, Rusya ve İran'ın bile resmi olarak kabul etmedikleri dev bir siyasi basiretsizliğe imza attı.

Devamı
Direniş Ekseni'nin Direnişle Savaşı
Mısır ile İsrail Arasında Isınan Fay Hattı Sina Yarımadası

Mısır ile İsrail Arasında Isınan Fay Hattı: Sina Yarımadası

Mısır'ın güneydoğusunda Bedevilerin yoğun olarak yaşadığı Sina bölgesinden İsrail'in güneyine füze atıldığı iddiası ve sonrasında Mısır muhaberatının aynı bölgede Mossad için çalışan bir ağı çökerttiğini açıklaması, ‘25 Nisan, Sina'nın İsrail işgalinden kurtuluş yıldönümü' kutlamaları arafesine denk gelerek, ironik bir zamanlama şeklinde tezahür etti. Camp David antlaşması çerçevesinde Mısır ile İsrail arasında tampon bölge olarak dizayn edilen Sina yarımadası; Cihatçı Selefi hareketlerden, İsrail ile güçlü ilişki ağına sahip bedevi aşiretlere kadar birçok farklı aktörüyle bölge jeopolitiğinin önemli fay hatlarından biri olarak enerji biriktirmeye devam ediyor.

Devamı

Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin Nisan ayında yaptığı Rusya gezisi sonrasında ortaya çıkan bilgiler, devrim sonrası süreçte bir süredir dondurulmuş olan nükleer enerjiden yararlanma çalışmalarının Rusya'nın yardımı ile tekrardan başlatılmak istediğini ortaya koydu. Bu durum, bölgedeki gücünü tanzim etmek isteyen Mısır için nükleer güç olma arzusunun dönemsel olmadığını, bir devlet politikası niteliği taşıdığını gösteriyor. Mısır, 1986 yılında yaşanan Çernobil felaketinden sonra nükleer programını askıya almıştı. 2006 yılında ise Hüsnü Mübarek döneminde yeniden çalışmalara başlandığı düşünülüyor. Şubat 2011'de hükümet, Akdeniz sahilindeki Deba bölgesinde ilk nükleer santralin kurulmasının planladığını kamuoyuna açıklanmıştı. Ancak bu konuda her hangi bir adım atılamamıştı.

Bir sosyal mühendislik çalışmasıymışcasına, ordunun finansal harcamalarının denetlenmesi meselesi, Mısır gündeminde bilinçli zamanlamalarla yer bulmaya devam ediyor. Bu seferki zamanlama, yargı bürokrasisine karşı hazırlanan Şura Meclisi’ndeki kanun teklifini hedef alınmış durumda.  

İlk önce Merkezi Denetleme Kurumu Başkanı (MDK / Mısır Sayıştay’ı) Hişham Cenine’nin, “ordu ve polis de dâhil olmak üzere tüm devlet kurumları finansal açıdan MDK’nın gözetimi altındadır” açıklaması, ardından ordu sözcülüğünün basında haberleştirilen “MDK’nın ticari faaliyetlerini denetlemesine izin verdiğini” belirten haberleri sert bir şekilde yalanlaması, Mısır ordusunun ‘iktisadi krallığı’ daha ne kadar devam edecek tartışmasını yeniden alevlendirdi.

Son dönemlerde yargı bürokrasisi ile siyasilerin sıklaşan karşı karşıya gelişleri, Mısır'da tamamlanamamış devriminin yarattığı komplikasyonlarla bizi bir kez daha yüzleştirdi. Mübarek ve yakın adamları devrildikten sonra siyaset bir süre boyunca Yüksek Askeri Konsey üzerinden askerler eliyle belirlenirken, yargı bürokrasisi de kendi hâkimiyet alanını iyice genişletti.

Selefi grupların Mursi'den desteğini çekerek solcu, laik ve liberallerin oluşturduğu bloğa katılması üzerine İhvan, Selefilere karşı Kıpti kozunu oynayarak siyasi boşluğu dolduruyor.

Analizde, Mısır'da yapılan anayasal düzenlemelerin nedenleri inceleniyor ve Cumhurbaşkanı Mursi'nin göreve geldiği 30 Haziran 2012'den beri izlediği politika değerlendiriliyor.

SETA Başkanı Taha Özhan, 2. yıldönümünde Mısır Devrimi sonrasında yaşanan olayları ve ülkedeki siyasi krizi Anadolu Ajansı'na değerlendirdi.

2012 yılı Mısır'da çok önemli olayların yaşandığı bir yıl oldu. Halk ve Şura Meclisleri seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimi en önemli gelişmeler olarak değerlendirilebilir.

Kalabalık: “Mısır’daki tartışmalar anayasa maddeleriyle ilgili değil. Tartışmalar daha çok komisyonda çoğunluğun İslami akımlardan oluşması üzerinde yoğunlaşıyor.”

Mısır ‘sancılı bir demokratikleşme’ ile ‘askeri-yargı vesayeti’ arasında tercih yapacak. Birincisinin ismi ‘siyasal türbülans’. İkincisi ise Mısır’ın yıllarca mahkum olacağı Mübarekizmin önünü açabilecek ‘bürokratik oligarşi’.