Türkmenistan Ziyareti ve Türk Dünyasında Entegrasyon Arayışı

Normalleşme, güç denkleminin değişmesi ve rekabet halindeki güçlerin sınırlarını görmesi ile olur. Türkiye, Suriye, Libya, Dağlık Karabağ ve Doğu Akdeniz'de sert-yumuşak güç kullanarak etki oluşturdu. Bu altyapının BAE dahil diğer aktörleri yeni hesaplamalara ittiği açık. Büyük güçler rekabetinin yoğunlaştığı bir dünyada gerektiğinde sert güce başvuramayan bir dış politika realist bir seçenek oluşturmuyor.

Devamı
Türkmenistan Ziyareti ve Türk Dünyasında Entegrasyon Arayışı
BAE ile Nasıl Bir Yeni Sayfa

BAE ile Nasıl Bir Yeni Sayfa?

İki iddialı ülkenin rekabet ettikleri sorunları hemen çözmeleri beklenmemeli. Elbette ortak ekonomik çıkarların bölgesel krizlerde yeni müzakereleri ve pazarlıkları getirmesi mümkün.

Devamı

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’in on yıl aradan sonra ilk kez 24 Kasım 2021’de Türkiye’yi ziyaret etmesi bekleniyor. Ziyaret Ortadoğu’da normalleşme dalgasının şekillendiği bir zamanda gerçekleşiyor. Türkiye ve BAE uzun yıllardır çeşitli bölgesel meselelerde karşıt tarafları destekliyor. Bundan dolayı iki liderin görüşmesi “yeni bir dönemin başlangıcı” olarak kabul ediliyor.

Mevcut siyasi kriz halk tarafından seçilmiş siyasiler arasında başlayan ve devam eden bir sorun olduğu için çözümü de yine siyasiler tarafından bulunacaktır. Bu tür siyasi krizleri kan dökmeden ve ülkeyi kutuplaştırıp iç savaşa sürüklemeden çözme becerisi aynı zamanda Tunus halkının on yıl önce karar verdiği yeni sürecin de bir sınavıdır.

Tunus’ta ne yaşandı? Tunus’ta siyasete yönelik darbe süreci nasıl şekillenmiştir? Meclisin askıya alınması ve başbakanın görevden alınması ile birlikte neler yaşanmıştır? Ulusal ve uluslararası aktörlerin tepkileri nelerdir? Tunus’taki süreç bölgesel açıdan ne anlam ifade etmektedir?

ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinde yeni dönem: Amerikan istihbaratından Kaşıkçı Raporu

MBS'nin Amerikan devleti tarafından Kaşıkçı cinayetinden sorumlu tutulması malumun ilanı olsa da ABD'nin Suudi Arabistan'la ilişkilerinde yeni bir dönem başladığını gösteriyor.

Devamı
ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinde yeni dönem Amerikan istihbaratından Kaşıkçı Raporu
Orta Doğu nun Bağımsız Devletleri

Orta Doğu’nun Bağımsız Devletleri

Orta Doğu’da üç bağımsız devlet var: Türkiye, İran ve İsrail... İki de sınırlı imkânlarına rağmen bağımsız davranmaya çalışan ülke söz konusu: Katar ve Filistin... diğer devletlerin mevcut dış politika angajmanlarına baktığımızda çok belirgin bağımlılıklar görürüz.

Devamı

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile İsrail arasında çok uzun bir müddettir herkesin malumu olan ancak açık şekilde deklare edilmeyen bir iş birliğinin olduğu ortadadır. Arap coğrafyası içerisinde İsrail ile yakınlaşma ve normalleşme adımlarının öncülüğü görevini yürüten BAE ekonomik ve sosyal alanlardaki etkileşimi izhar etmekten çekinmediğini göstermiştir. Gerek İsrail'in attığı her illegal adıma Arap dünyasında meşruiyet sağlamaya çalışması gerekse Tel Aviv yönetimine karşı oldukça sessiz ve tepkisiz duruşu Abu Dabi'nin İsrail pozisyonunu resmeden tutumlardır.

Aldığı tüm silah desteğine rağmen başkent Trablus'u ele geçiremeyen Halife Hafter, müttefiklerinin desteğiyle yurt dışından getirilen paralı askerleri kullanıyor.

Bu boyutta bir insani kriz ve yol açtığı sorunlar, bölgede çatışma ve güç arayışında olan ve bunu sürekli uluslararası hukuku ihlal ederek yapan aktörlerin davranışlarını değiştirmesi için bir gerekçe teşkil etmeyecek.

Libya'da, Haftar üzerinden askeri bir diktatörlük kurarak Libya halkının Şubat Devrimi'yle devirdiği Kaddafi rejimini hortlatıp, ülkeyi BAE ve onun üzerinden İsrail'in bölge stratejisinin aparatına dönüştürme girişimleri Türkiye-Libya arasındaki iş birliğiyle bozulmuştu.

Yeni Umman Sultanı kimdir? Yeni sultan nasıl belirlendi? Diğer sultan adayları kimlerdi? Neden veliahdın adını Sultan hayattayken açıklamamıştır? Yeni sultanının bölge siyaseti üzerindeki etkisi ne olacaktır?

Filistin ve Türkiye küresel sistemde kendilerine biçilen rolü sorguluyor ve bundan dolayı şiddetli baskı ve saldırılara maruz kalıyorlar.

Bölge Müslümanlarına “emanet” duygusu vermeyen, kendi vatandaşlarını bile bir otele hapsedip servetlerine el koyan ve diplomatik temsilciliklerinde muhalifleri infaz eden bir yönetim nasıl “İki Kutsal Harem’in Hizmetkârı” olabilir ki?

İsrail, temelde Suudi Arabistan’ın İran endişesini paylaşmakla birlikte Suud kadar geniş coğrafyaya yayılmış bir İran’la mücadele yürütmeyi planlamamakta.