AK Parti’nin Muhalif Hikayeleri

AK Parti'ye yönelik muhalif düşünce dünyasının üç farklı hikayesi var.

Devamı
AK Parti nin Muhalif Hikayeleri
Türkiye'nin Zihinsel Dönüşümü

Türkiye'nin Zihinsel Dönüşümü

Genel olarak, siyasi ve ekonomik boyutlarda 2010'lu yıllarda sergilenen bağımsızlık arzusu ve güçlü olma iradesi –farkında olunsa da olunmasa da– insanların zihinlerindeki Türkiye imgesini ciddi ölçüde değiştirdi. Ve Türkiye mesafe katettikçe değiştirmeye de devam edecek.

Devamı

Türkiye, tepkisel ve tek-yanlı olmayan bir anlayışla çok-boyutlu, çok-taraflı, karşılıklı kazanç karşılıklı bağımlılık ilkelerine dayalı ve barış için savaşa da hazır halde olduğunu dost ve düşmana göstermiştir.

AK Parti 18. Kuruluş yıldönümünü kutuluyor. Ve tabii iktidardaki 18. yılını da. İlk seçim başarısından itibaren karşıtları AK Parti'nin başarısını hep arızi nedenlerle açıklamaya yeltendiler. Kriz olmasa AK Parti iktidara gelemezdi, e-muhtıra olmasa kesin seçimleri kaybederdi, terör sorunu çözülse AK Parti güç kaybeder gibi akla hayale sığmayacak cümleleri peş peşe sıraladılar. Ve her dönem bir sıkışmışlık yaşadığını söylediler. Her seçimin ertesi günü aynı kadro bildik nameleri okudu; ufukta bir erken seçim var, iktidar ülkeyi yönetemiyor, AK Parti köşeye sıkıştı, kontrolü kaybediyor…

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yönelik 'evine dön' çağrısının ne anlama geldiğine dair tartışmalar devam ediyor.

Türkiye'de parti siyaseti dinamizmini hiç kaybetmiyor. AK Parti'den ayrılanların kurduğu iki partiden sonra şimdi de 37. kurultayını yapan CHP, bünyesinden yeni bir partinin çıkma ihtimalini tartışıyor. 2018 cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, "CHP içerisinde Atatürk düşmanları olduğunu" söyleyerek yeni bir hareket oluşturmayı konuşuyor. CHP'nin eski genel başkanları İnce'yi ikna etmesi için Kılıçdaroğlu ile görüşerek "bölünmenin" önüne geçmeye çalışıyor. Beklenti partide hakimiyetini pekiştiren Kılıçdaroğlu'nun İnce'yi içeride tutmak için taviz vermeyeceği yönünde.

Odak: CHP Kurultayı, Kılıçdaroğlu ve 2023 Stratejisi

CHP genel başkanı partisini değil Erdoğan karşıtı cepheyi düşünerek siyaset yapacağını ve bu yolda siyasi ilke ve duruş kaygısı gütmeden gerekli tüm adımları atacağının sözünü delegelerin alkışları içinde vererek kamuoyuna ilan etmiştir.

Devamı
Odak CHP Kurultayı Kılıçdaroğlu ve 2023 Stratejisi
Muharrem İnce ve Muhalefet Sevmeyen Muhalefet

Muharrem İnce ve Muhalefet Sevmeyen Muhalefet

Muharrem İnce'nin Kılıçdaroğlu'na rakip olduğu günden bu yana parti yönetiminin hem kendisine hem de destekçilerine yönelik bir dışlama ve kara propaganda faaliyeti içinde olduğu bilinen bir gerçek.

Devamı

Uzun bir süredir siyasetin gündeminde olan ve partiler arasında konsensüsün sağlanamadığı sosyal medya düzenlemesi, ittifaklar arası tartışmalarda da bir bölünme yaratmış durumda. "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"un meclise gelmesi (28 Temmuz Salı) ve kabul edilmesi aşamasında (29 Temmuz Çarşamba) özellikle CHP, HDP ve TKP'nin ağır eleştirileri söz konusu olmuştur.

Muharrem İnce’nin yeni bir parti kurma arayışı, muhalefeti şimdiden hoplattı. Bu girişimin engellenmesi için İnce’ye aracıların gittiği kulislere yansıdı.

Türkiye’de siyasi tartışmalarda çoğu zaman oldukça ironik bir durumla karşılaşıyoruz. Bu durum tam olarak şu: Sürekli bilim ve akla atıfla tartışmalarda pozisyon alanların siyasete bakış açısının bilimsel ve akli olmaktan çok uzak olması.

CHP, 37. Olağan Kurultayı geçtiğimiz hafta sonu tamamlandı. Kemal Kılıçdaroğlu, 31 Mart'ın etkisiyle siyasi hayatının belki de en rahat seçimine girdi ve beklendiği gibi 6. kez CHP'nin genel başkanı seçildi. Ancak kurultayda esas dikkat çeken gelişme, genel başkan ve delege seçimlerinden ziyade Kılıçdaroğlu'nun yaptığı konuşmadaki "dostlar" ve "Kürt sorunu" vurgusu oldu.

AK Parti’den ayrılanlar parti kurunca, “demokrasiye katkı”, “çoğulcu siyasal yaşamın gereği”, “geç bile kalmışlardı”, “temsilde adalete katkısı olur” gibi laf kalabalığı ile yeni kurulan partileri davul zurna ile karşılayanlar, Muharrem İnce’nin CHP’den ayrılarak parti kurabileceği gündeme gelince “dönem ayrışma değil, birleşme günüdür” diye feveran etmeye başladılar.

Bölgemizde Türkiye'nin etkisini sınırlandırmak için var gücüyle çabalayanların başında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) geliyor. Abu Dabi, Kahire'yi Libya'daki iç savaşa sokmak için Türkiye karşıtı bir kampanyanın yürütücüsü. Darbeci Sisi'yi teşvik etmek amacıyla Türkiye karşıtlığı üzerinden bir "pan-Arabist milliyetçilik" üretmeye çalışıyor. "Türk işgali," "Bab-ı Ali ve kolonici dil" ya da "Arap iç işlerine karışmaktan vazgeçme" söylemleri bu çabanın ürünü. Ancak Vatiyye Üssü'ne yapılan son saldırıdan sonra BAE'nin yıkıcı faaliyetleri Ankara'da gündemin başköşesine oturdu. Daha önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun BAE'ye yaptığı uyarıyı geçtiğimiz günlerde Savunma Bakanı Akar'ın ifadeleriyle yeni bir aşamaya geçti: "Doğru zaman ve doğru yerde hesabını soracağız."

CHP’nin 37. Kurultayı Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun partiye yön verme konusundaki hakimiyetini pekiştirmesiyle sonuçlandı. On yıldır seçimlerdeki başarısızlığına rağmen Kılıçdaroğlu her geçen yıl partisini istediği ittifaklara sokabilme gücünü artırdı. "Dostlarla iktidar olmak" kavramlaştırmasıyla da 2023'de Başkan Erdoğan karşısında geniş bir ittifak kurabilmenin hazırlıklarını yürütüyor. Yeni girişiminde İP ve HDP'yi yanında tutmanın yanı sıra DEVA ve GP gibi yeni partileri de ittifaka katma niyetinde. Bunun için partisinin tabanının ve kadrolarının "ideolojik kaygılarına" bekledikleri ilgiyi göstermiyor. Bence Kılıçdaroğlu'nun 2023 hamlesi gerekirse partisi dışından (Gül ya da Babacan gibi) bir çatı adayı önerme esnekliğini içeriyor. Hedefi 31 Mart yerel seçimlerinde yaptığını daha ileriye taşımak. Halbuki son aylarda CHP'ye akıl veren çevrelerde bunun tersine bir cereyan var.

Uzun yıllardan sonra Ayasofya'da ilk Cuma ve bayram namazlarının kılınmasının büyük sevinci içerisindeyiz. Bu sevince ne yazık ki polemiklerin eşlik etmesi Türkiye siyaseti için hiç şaşırtıcı değil. "Hilafet kurumu geri getirilecek" ve "Atatürk'e lanet edildi" iddiaları üzerinden bir bardak suda fırtına kopartıldı. Siyasi spektrumun uçlarındaki çevrelerin radikal siyasi hayallerini biliyoruz. Kimileri hala sosyalizmin iktidara geleceğini tahayyül eder, kimileri de hilafet kurumunun geri dönmesinin Müslümanlar için çözüm olacağını savunur. Ancak iktidar cenahında en üst düzeyde yalanlanan bu iddiaların muhalefetin ana siyasi aktörlerini bu kadar meşgul etmesi normal değildi. Temel saik Ayasofya'nın yeniden camiye çevrilmesinin oluşturduğu atmosferin başka bir ortak değerimiz olan Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün sahiplenilmesiyle bastırılma çabasıydı. Eğer son aylarda Batı medyasında köpürtülen ve hedefi Türkiye'yi sınırlandırmak olan "sultan, halife Erdoğan" kampanyası ile "dost ittifakı" kurulmadıysa.

Ayasofya Camii’nin tekrar ibadete açılması, Saadet Partisi’nin Millet İttifakı içindeki konumunu zora soktu. Parti yöneticileri, caminin ibadete açılmasını olumlu karşıladıklarını söyleseler de kendi tabanlarındaki coşkuya, “dostluk zarar görür” endişesi ile pek iştirak edemediler.

Muhalefet partisinin dünya siyasetinin gerçekliğinden bu derece uzak olması normal mi? Eğer iktidar hayali kuruyorsanız vatandaş sizin bu çalkantılı dönemde ne önerdiğinizi duymak isteyecektir.

Hafta sonu yapılan CHP Kongresi’nde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde seçim kanununu değiştireceklerini söyleyerek “milletvekillerini liderler tespit etmeyecek” sözü verdi.

Nisan 2017'deki referandumla kabul edilen ve 10 Temmuz 2018'den itibaren uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı sisteminde iki yılı geride bıraktık. Bu minvalde Cumhurbaşkanlığı ikinci yılında siyasal sistemin dönüşümü ve bundan sonraki süreçte sistemin güçlendirilmesine yönelik atılması gereken adımlar gündeme geldi.

Dava dosyalarında darbe girişiminin başarısız olmasının hemen ertesinde örgütün oluşturmaya çalıştığı kontrollü darbe, tiyatro ve benzeri söylemlerin hiçbirisini destekleyecek veri yer almamaktadır. Bu iddialar hiçbir somut hukuki dayanağa sahip değildir. Ama darbecilerin yargılandıkları davalarda ve FETÖ liderinin ABD'de kurmaya çalıştığı bu söylemin muhalefet partileri tarafından tekrarlanması büyük bir talihsizliktir.