2019 Seçimlerinin Erken Başlayan Operasyonları

Son birkaç haftadır yaşananlardan, Erdoğan karşıtı dizayn siyasetine soyunan çevrelerin, 2019 seçimleri için Kılıçdaroğlu’nu liderlik için değil, operasyonlar için kullanacağı sonucu çıkıyor.

Devamı
2019 Seçimlerinin Erken Başlayan Operasyonları
Kılıçdaroğlu nun Seçim Stratejisi

Kılıçdaroğlu’nun Seçim Stratejisi

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Kılıçdaroğlu’nun yerli ve milli siyasetten uzaklaşan seçim stratejisi hakkında değerlendirmede bulundu.

Devamı

Önce DEAŞ’la mücadele adı altında hem kendilerinin hem de Türkiye’nin terörist olarak kabul ettiği PKK’yı eğittiler, donattılar. SDG tiyatrosunun sözcüsü Talal Silo’nun da teslim olduktan sonra söylediği gibi ABD, PKK’ya silah yardımı yapabilmek için SDG tiyatrosunu kurdu.

Geçmiş dönemde Balyoz davasının “Bavul belgeleri”ne benzer bir sürecin yaşanmasına rağmen, CHP’nin burada Taraf gazetesi görevini üstlenmesini kabul etmek mümkün değil.

Kriter Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Fahrettin Altun ABD’nin FETÖ, DEAŞ, PKK/PYD, faiz lobisi ve ülke içinde CHP ile yürüttüğü Türkiye’yi köşeye sıkıştırma çabalarını ele aldı.

Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi bu tip iddiaları zaman ayarlı olarak gündeme getiriyor. İddialar FETÖ’cüler tarafından servis edildiği için, Kılıçdaroğlu’nun bu tip söylemleri, FETÖ’nün işine yarayacak şekilde dizayn ediliyor.

Taşeron Muhalefeti

Maalesef Kılıçdaroğlu yurtdışı güdümlü Erdoğan karşıtlığının yerli taşeronu olmayı liderlik zannediyor..

Devamı
Taşeron Muhalefeti
Bir Muhalefet Yöntemi Olarak İftira Siyaseti

Bir Muhalefet Yöntemi Olarak İftira Siyaseti

Kılıçdaroğlu’nın siyaset tarzı hâline gelen ve FETÖ tarafından servis edilen iddiaları sahiplenici tutumu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından da devam etti.

Devamı

5 Soru'da Kuzey Sina'daki terör saldırısı..

Üç ülkeyi "garantör" haline getiren bu uzlaşma Astana Süreci'nin somut bir başarısı... İç-dış muhalefeti ve her etnik-dini grubu kapsaması öngörülen Kongre, yeni anayasa, kurumların yapılandırılması ve adil-özgür seçimler gibi konuları belirleyecek.

Evet doların ateşini düşürmekte zorlanıyoruz. Ancak bu ekonomik bir krizden değil Sarraf davası benzeri argümanlar kullanılarak yapılan uluslararası siyasi müdahalelerden kaynaklanıyor.

Türkiye uzun süredir Suriye meselesinin siyasi çözümü için en büyük çaba sarf eden ülkelerin başında yer alıyor. Ve bunun için başta Rusya’yla müzakereler yürütüyor.

7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra Türkiye'de de benzer bir kilitlenme olmuştu ve kasım ayında erken seçim yapılmıştı. Şimdi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerek ne kadar isabetli bir tercih yaptığımız bir kez daha anlaşılıyor..

ABD’de devam eden Zarrab Davası hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde, 17-25 Aralık yargı darbesinin ABD’ye taşınmış şeklidir. Her iki davanın taşeronu FETÖ’dür. Zarrab Davası’nın geldiği sürece bakıldığında, 17-25 Aralık öncesinde ve sürecinde Türkiye’de medya üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan hususların tümü aynen ABD’de tekrarlanmaktadır.

Seçim biter bitmez Kemal Kılıçdaroğlu "yüzde 60'lık blok" söylemiyle sahne aldı. El sallaması gereken yerlere el salladı. Ne var ki bu kirli oyunu MHP lideri Devlet Bahçeli bozdu. Koalisyon görüşmeleri başarısız oldu, hükümet kurulamadı.

Daha çok uluslararası medya kullanılarak yürütülecek olan bu algı operasyonuna Türkiye’deki bazı yazılı, görsel ve sosyal medya organlarından destek bulmakta zorlanmayacakları anlaşılıyor.

Gerek AB ve gerekse NATO, Türkiye'nin stratejik menfaatlerini maksimize etmeye çabaladığı uluslararası örgütler. Ve Türkiye'nin bu örgütlerdeki üyeliği kampanyalara feda edilebilecek, duygusal bir konu değil. Hele hele, kapıy ı Türkiye'ye kapattırmak isteyenlerin gazına gelinecek bir husus hiç değil.

Belirsizlik ve kaos her geçen gün Türkiye’yi derinden etkileyecek şekilde artıyor. Bölgesel ve küresel güçlerin Orta Doğu’nun geleceğine yönelik planları çatışmaların çözümüne yönelik değil. Bölgesel istikrarsızlığı artırıcı ve sıcak bir savaşı tetikleyici mahiyette...

Bu çalışmada 2011 yılında Mısır’da spontane bir şekilde başlayan devrim hareketi ve takip eden sürece odaklanılarak toplumsal ve siyasal hareketlerin yanı sıra bölgesel ve küresel aktörlerin pozisyonları derinlemesine ele alınmıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan "2017'yi değişim, 2018'i icraat ve 2019'u seçim yılı olarak görüyoruz" demişti. Şu anda AK Parti'nin önünde bir yandan değişim sürecinin tamamlanması, bir diğer yandan da somut icraatların hayata geçirilmesi gibi bir görev var.

Eğer yeni dönemin güvenlik eksenleri Arap-Fars ve Türk-Kürt çatışmaları üzerinden kurulmak isteniyorsa bölge ülkelerinin yeniden bir değerlendirme yapmaları ve geri dönülemeyecek adımlar atmamaları elzemdir. Bu da İran’ın başta Suriye’de olmak üzere kendisine çeki düzen vermesi ve aşırılıklarını törpülemeyi birincil görev olarak addetmesinden geçmektedir.