Erdoğan'ın Siyasal Mirası

Erdoğan iktidarı boyunca Türkiye'nin sosyo-politik gerçekliği değişmiş ve siyasal merkez yenilenmiştir. Devlet ve toplum arasındaki mekanik düzlem ve toplumu devlet anlayışının karşısında ikincil konuma yerleştiren, toplumu disipline eden baskıcı anlayış dönüşmüştür.

Devamı
Erdoğan'ın Siyasal Mirası
Elveda Lenin '

‘Elveda, Lenin!'

İnşa döneminin başlıklarından çok daha önemlisi, inşanın yapılabilmesini mümkün kılan zeminin hazırlanmasıydı. Erdoğan, yıllar süren zahmetli bir sürecin ardından, bu yeni zemini ortaya çıkardı.

Devamı

Yeni dönemde AK Parti'nin kendisini başarısızlık abidesi parti ve siyasetlere referansla başarılı görme ve gösterme lüksü kalmayacak.

Muhalefetin, ‘Erdoğan'ın sembolik ve tarafsız bir cumhurbaşkanı olamayacağı' eleştirilerini yorumlayan SETA analisti Yunus Akbaba, bugüne kadar ‘sembolik' kavramıyla kurucu ideolojinin devamlılığının, ‘tarafsızlık' kavramıyla da vesayet rejiminin çıkarlarının sağlandığı değerlendirmesinde bulundu.

SETA Siyaset Araştırmacısı Nebi Miş, CHP'nin muhalefet stratejisi olarak siyaset mentalitesini kriz siyaseti üzerine kurduğuna ve TBMM'de yaşanan iç tüzük kitapçığı fırlatma olayının da bu durumun bir yansıması olduğuna dikkat çekti.

Çözüm süreci, kendisini taşımayı tercih edecek bütün aktörlere sahici bir siyasi gelecek vaat ettiği gibi, yeni Türkiye'de aktör olma imkânı da tanıyor.

Helalleşme, Kutuplaşma ve Hesaplaşma

Kurucu bir dil ve aynı zamanda siyaset geliştirmek gibi zor bir süreçle karşı karşıya yeni AK Parti yönetimi. Söylemin gücüne her daim ihtiyaç olacak. Fakat söylemselliğin zemini zayıflayacak.

Devamı
Helalleşme Kutuplaşma ve Hesaplaşma
Yeni Türkiye Söyleminin Büyüsü

Yeni Türkiye Söyleminin Büyüsü

Her kurucu misyon yeni bir dili kitlelere taşımak durumunda... Şimdilerde Başbakan Davutoğlu'nun "restorasyon" diyerek katkı yaptığı yeni Türkiye söylemi hegemonik bir siyasetin dili olma yolunda.

Devamı

AK Parti siyasetini Türkiye'nin modernleşme, normalleşme ve bütünleşme süreçleri açısından ciddi bir imkan olarak gören bütün kesimler yeni Türkiye söyleminin üretimine katkıda bulundular.

Elitler olarak, yeni Türkiye'ye büyük ölçüde adapte olsalar, cemaatlerinin dirliğinin bozulacağından korkuyorlar. Cemaatlerini yeni Türkiye ile yüzleşmeye ikna etseler, akıbetin ne olacağı konusunda çok endişeliler.

Cumhuriyetin dindarları ve Kürtleri kamusal alandan dışlamasına son veren AK Parti medeniyetçilik söylemi ile daha kapsayıcı da olsa bir tür milliyetçilik mi üretmektedir?

Gerek siyasi iradenin gerekse muhalefetin tabanının da kısmen içinde olduğu geniş bir toplumsal kesim demokratikleşmeyi içselleştirmiş durumda. Daha önemlisi çok daha fazlasını hak ettiğini düşünüyor ve talep de ediyorlar.

CHP, AK Parti'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 tarihinden bu yana, AK Parti'nin sınırlarını çizdiği sahada top koşturuyor. Sahanın dışına çıkamıyor, kendisine yeni bir saha inşa etmeyi tasavvur dahi edemiyor.

SETA analisti Yılmaz Ensaroğlu, Kılıçdaroğlu'nun kendini yenileyen bir CHP'nin ortaya çıkması için gerekli adımları atmadığını, yeniye dair ciddi, köklü ve umut verici sözler söyleyemediğini ancak artık bu ideali gerçekleştirme yönünde bir karar vermek zorunda olduğunu belirtti.

CHP, bütün siyasal performansını Erdoğan ve AK Parti karşıtlığına yöneltti. Dozu giderek artan bir tarzda toplumun “Cumhuriyetçiler” ve “Cumhuriyet düşmanları” olarak bölündüğü tezini işledi.

10 Ağustos'la başlayan yeni süreç karmaşık değil. Siyasi cesaret ve basiret gösteren bütün aktörler yaşanan dönüşümde pay sahibi olabilirler. Muhalefet tercihini nasıl yapacağını ortaya koymuş durumda. Türkiye açısından bu bile olumlu bir durum.

CHP'nin toplumsal tabanı söz konusu olduğunda elde kalan en somut “asgari müşterek”, partinin “seküler yaşam biçimi”nin teminatı olarak tasavvur edilmesi. Bu tasavvur, CHP'nin siyasal aktörlüğe en yaklaştığı nokta.

SETA analisti Fahrettin Altun, muhalefetin proje üreten siyasi bir role soyunması gerektiğine dikkat çekerek, muhalefetin kendisini tadilattan geçirmek zorunda olduğunun altını çizdi.

Maalesef geldiğimiz noktada bölge, Obama'nın bir başka boş vaadini, kişisel zafiyetini ve bir sene sonra yeni bir konuşma daha yapmak zorunda kalmasını kaldırabilecek durumda değil.

İngiliz bir teröristin bir ABD'li gazetecinin kafasını kesmesinden veya ABD'li bir intihar bombacısının Suriyeli-Iraklı-Lübnanlı milisleri öldürmesinden absürt bir şekilde Türkiye'ye pay çıkarma çabasındalar.

Türkiye'nin IŞİD karşısındaki pozisyonu net. IŞİD zihniyeti Türkiye'nin bölgedeki antitezi. Bu sebepten kimse Türkiye'nin niyetini sorgulayabilecek konumda değil.