Dini Cemaatleri Tartışmak, Ama Nasıl?

FETÖ itirafları üzerinden yürüyen mevcut tartışma "benzersiz" bir totaliter- operasyonel yapının cürümlerinin İslami gruplaşmaların hepsini içeren bir sorgulamaya dönüşüyor.

Devamı
Dini Cemaatleri Tartışmak Ama Nasıl
15 Temmuz Sonrası İslamcılık

15 Temmuz Sonrası “İslamcılık”

Devlet dindarlara zulmettikçe dindarlar ile devlet arasındaki mesafe açıldı. Kritik olan nokta, bu açıklığın hiçbir zaman düşmanlık hâlini almamasıdır.

Devamı

Kemalistlerin Kurtuluş Savaşı sırasında laikçi görüşlerini saklaması gibi Gülen mensupları da devleti ele geçirme yolunda gerçek niyetlerini gizlediler.

Kemalist aktörlerin çizdiği karamsar tablonun aksine 15 Temmuz’da darbe girişiminin püskürtülmesi, demokratik siyasetin alanının genişletilmesi için daha ileri adımların atılması yönünde bir irade ortaya koymuş oldu.

Meydanlarda siyasi görüş olarak bir çeşitlilik gözlemlense de daha çok muhafazakar ve milliyetçi bir kesim ağırlıktadır. Bu kesimin çoğunu AK Parti, önemli bir kısmını da MHP seçmeni oluşturmaktadır.

Demokratik hukuk devletinin bir koruma refleksi olarak yürüyen olağanüstü hal ilanını Batı medyası "İslamcı otoriterleşme", "Erdoğan'ın radikal yetkilerle güçlenmesi" ve hatta "Erdoğan'ın intikamı" olarak mahkûm etmekte gecikmedi.

Mültecilere Vatandaşlık Tartışmaları

Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren her konuda karşımıza çıkan tipik tepkileri ‘Suriyelilere vatandaşlık’ meselesinde gözlemlemek mümkün.

Devamı
Mültecilere Vatandaşlık Tartışmaları
Mizah Değil Ahlak Sorunu

Mizah Değil Ahlak Sorunu

Ana muhalefet liderinin ‘Gezi mizahı’ olarak nitelendirdiği şeye yakından bakalım. Küfür ve hakaret eden, karakter suikastı yapan, insanların değişmesi mümkün olmayan doğuştan gelen yani bir tercih olmayan fiziksel özellikleri ile dalga geçen, kutsala saygısı olmayan bir mizah...

Devamı

İslam düşmanlığı, mülteci ve göçmen karşıtlığı ile körüklenen Brexit kampanyası sonrası Birleşik Krallık'ta yabancılara yönelik ırkçı saldırılar birkaç hafta içerisinde görülmemiş boyutlara ulaştı.

Gelişmiş ülkelerin himayesinde olan ekonomik güç dengesi yükselen ekonomilere geçti geçiyor derken, gelişmiş ülkelerin aleyhine ve yükselen ekonomilerin lehine olan sürece bir de Brexit eklendi.

Amerikan halkı Kasım seçimlerinde Amerika’nın kendi kimliği ve İslam’la ilişkisinin nasıl kurulması gerektiği üzerine de bir karar vermiş olacak.

Avrupa'da AB karşıtlarının oranının her geçen gün arttığını söylememiz gerekiyor. AB içerisindeki birlikten yana yerleşik siyasetçiler bu trende karşı koymak konusunda başarısız.

MHP’yi bir olağanüstü kongre daha bekliyor. İlk kongre mahkeme kararı ile oldu. Salonda sadece muhalifler vardı. Diğer kongre genel merkez kararıyla olacak ve salonda hem Bahçeli taraftarları hem de muhalifler olacak. Siyaset mahkemelik olmuştu, inşallah karakolluk olmaz.

1980'de Türkiye'nin gayri safi hasılası ABD'nin kırkta biriydi. 2012'de ise 19 katına düşmüş. 1980'de Almanya 11 kat büyüktü bizden, şimdi 5,5 katına düşmüş. Yani Türkiye artık 1980 Türkiye'si gibi davranamaz.

Bazı ülkelerde “siyasetin başkanlıklaşma” dönemlerinde, siyasal istikrarın arttığı, ekonomik gelişmelerin canlandığı ve iktidar süresinin uzadığına yönelik bulguların ardından, Avrupa’da bazı ülkeler önemli yasal ve anayasal değişikliklere gitmişlerdir.

Eğer parlamenterler Türkiye'nin geri kalan beş kriteri sağlamak konusundaki iyi niyetine ikna olmazsa süreç en başa dönecek. Yani Türkiye ile Komisyon arasında yeni bir yol haritası çizilmesi gerekecek.

Akademik özgürlük ve özerklik söylemiyle yaratılan özerk iktidar alanının denetime açılması ve neticede olması gerektiği adil pozisyona çekilmesi, sadece terörle mücadele ve radikalleşme açısından gerekli olmayıp, milli iradenin tesisi açısından da elzemdir.

Abdullah Yegin, “Seçimleri reformcular mı muhafazakârlar mı kazandı?” sorusunun boşa düştüğünü, seçimleri hem muhafazakârlar hem de reformcular kanadından hükümeti destekleyenlerin kazandığını belirtti.

Bölgede artan gerginlik, dinsel temelli bir mezhep çatışması değil, İran’ın bölgesel stratejik hırsı ile Suudi Arabistan’ın siyasi korkularına dayalı siyasi bir çatışmadır.

Avrupalı siyasetçiler her ne kadar Müslümanlarla değil cihatçı ve teröristlerle savaştıklarını söyleseler de, bu söylem ne yerel ne de küresel kamuoyunda yeterince etkili olamadı.