Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 65. sayısı çıktı.
Devamı
Cumhurbaşkanı adaylarının 'liderliğini' konuşturacağı seçim maratonunda dökülecek makyajlardan ileri gitmeyecek. Asıl kararı genel başkanlar değil, seçmenler veriyor.
Devamı
Bugün Türkiye parlamenter sistemle yönetiliyor olsaydı CHP; ne Saadet Partisi'nin ne de yeni kurulan Deva ve Gelecek partilerinin kapıları çalardı.
DEVA ve GP, Millet İttifakı'nın yapısını değiştirecek hamlelerde bulunuyor. Yüzde 50 artı 1 alma iddiasıyla ortaya çıkan bu iki partinin Millet İttifakı'nın ve özellikle CHP'nin arkasına takılması hedefledikleri muhafazakâr seçmen nezdinde onları zora sokuyor.
HDP milletvekili Semra Güzel'in PKK'lı teröristle olan fotoğrafı bir kez daha 'HDP meselesini' gündemin en başına çekti. Kuşkusuz bu partinin kaderini belirleyecek şey, Anayasa Mahkemesi'nde devam eden kapatma davasının nasıl sonuçlanacağı.
Muhalefet partileri kendi içindeki bu zorlu süreçleri kutuplaştırma siyasetini derinleştirerek aşacağını düşünüyorlar.
Türkiye, neredeyse çok partili siyasi hayata geçiş yaptığı günden itibaren muhalefeti ve muhalefetin açmazlarını konuşuyor. Sorun, kronikleşmiş durumda; ana muhalefet partisi CHP, zamanın ruhunu yakalamaktan ve iktidara alternatif olmaktan veya alternatif siyaset üretmekten gittikçe uzaklaşıyor.
Devamı
Bu yılın, 2023 seçimlerinin gölgesinde geçeceği malum. Önümüzdeki yıl bütün liderler ülkemizin illerini dolaşarak seçmene ulaşmaya çalışacak. Bu kıyasıya rekabetin hayat pahalılığı ve sistem tartışmasından dış politika ve Suriyelilere kadar birçok konuyu kapsayacağı açık.
Devamı
Yeni yılın ilk gününde hepimize mutlu ve huzurlu bir yaşam dilerken siyasi gündemin nasıl şekilleneceğine dair beklentilerimi paylaşayım. Muhalefet her ne kadar erken seçim çağrısını terk etmeyecekse de iktidar yeni ekonomi modelinin sonuçlarını almak isteyecektir.
İktidara yapılan eleştirilerin muhalefetin karnesine yazılmadığı ve muhalefetin ekonomik sorunları çözme konusunda güven oluşturamadığı anketlere yansıyor.
CHP'nin sert söylemlerinin çok büyük bir etkisi var. CHP kendi cenahındaki 'derin seküler öfke' ile yüzleşmedi, sadece üzerini örttü.
Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani döneminden farklı olarak yeni İran yönetiminin konuyu çok daha katı bir noktadan müzakere edeceği öngörülüyor.
Helalleşme söyleminin Kılıçdaroğlu'nun siyasi taktiği olmaktan öte geçmesi için CHP cenahındaki bir kesimin yoğun şekilde deneyimlediği radikal-seküler öfkenin/nefretin dindirilmesi lazım.
Erdoğan ve Karamollaoğlu arasındaki diyalog zemininin güçlenmesi bekleniyor. Kuşkusuz hangi ittifaka katılacağı SP'yi, liderini, teşkilatını ve seçmenini ilgilendirir. Bu karar da hem politika uyumu hem de ne kazanılacağına bakılarak verilir.
ABD'nin sırf İsrail'in bölgedeki güvenliğini temin etmek için yıllardır İran'a bir 'haydut devlet' gibi davranması, Avrupa'nın Tahran'la yakın siyasi ilişki kurmasının önüne geçti.
Yeni hükümetin, ülkenin yapısal bir özelliği olarak liberal dış politika hedeflerine sadık kalacağı ve 'önce ticaret' stratejisi kapsamında dışa dönük adımlar atacağı öngörülüyor.
Partinin geçmişi, kimliği, ideolojisi ve politikaları açısından dönüşümden ziyade başkalaşım şeklinde tezahür ettiği söylenebilir.
Merkel'in görevde olduğu son 16 yıl, Türk-Alman ilişkilerinin en hareketli dönemlerinden biri olarak tarihe geçti. Bir yandan iki ülke arasındaki iş birliği alanlarının çatışma alanlarından geniş olması, diğer yandan Erdoğan ve Merkel'in reel-politik çıkarlar ekseninde rasyonel iki aktör olarak hareket etmeye çalışması, 16 yıllık dinamizmin temel itici güçleri oldu.
AUKUS benzeri gelişmelerin İran'ın nükleer programına dair tartışmaları global gündemde alt sıralara ittiği de gözden kaçırılmamalıdır. Bu sebeple taraflar diplomasi seçeneğini reddetmese de büyük ihtimalle önceki döneme kıyasla müzakerelere daha az vakit ve kaynak ayıracaklardır.
Türkiye gerilimli ilişkilerde yeni sayfa açma arayışında. ABD, AB, Mısır, Yunanistan, BAE, Suudi Arabistan ve İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi politika gündeminde.
İran’da Haziran ayında yapılan seçimleri kazanarak ülkenin yeni cumhurbaşkanı olan İbrahim Reisi, 5 Ağustos’ta mecliste yapılan törenle göreve başladı. Reform yanlısı önceki Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin aksine muhafazakâr kanadı temsil eden Reisi, seçimlerden sonra yaptığı ilk açıklamada, 2015’teki anlaşmaya uymadığı için Amerika Birleşik Devletleri’ni, anlaşmaya sahip çıkmadıkları için de Avrupa ülkelerini eleştirdi. Gelinen noktada İran’ın Batı ile ilişkilerinin ne yönde seyredeceği merak konusu