Can Dündar’ın Avrupa’da bir saraydan başka bir saraya koşarak; bir gazeteden başka bir gazeteye geçerek yaptığı dezenformasyon, zihinsel sömürgeleşmenin post modern versiyonudur.
Devamı
Gandi gibi tüm hayatı adalet mücadelesiyle geçmiş; bir aktivist ile her daim darbelerin yanında olmuş müesses nizam partisi CHP'nin liderini karşılaştırmak bir ikiyüzlülük değil de nedir?
Devamı
Söz konusu yürüyüşü değerlendirirken, analiz düzeyi olarak bir başlangıç noktasına ihtiyacımız var. O da MİT tırları kumpası üzerinden süren yargılamalara verilen tepkinin neticesinde bu yürüyüşün gerçekleştirildiği hususu.
Tırlara ilişkin Türkiye ile ABD yönetimi arasındaki tartışmalar, diplomasinin kendine özgü soğuk atmosferi içinde konuşulup üstü örtülecek bir mesele olabilirdi. Ancak bu sefer durum farklı.
Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıkları bizzat CHP'nin de destek verdiği anayasa değişikliği ile kaldırılmış, teröre yardım ve yataklıktan yargılanan HDP'li vekiller ile kol kola yürümek zorunda kalıyor.
'MİT Tırları Davası'nda CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında verilen mahkumiyet kararı basit adli bir karar değil. Bu karar üzerinden Ortadoğu'nun son beş yılını analiz etmek mümkün.
Katar krizi nereden çıktı? Katar bu ablukaya karşı direnebilecek mi? Bu restleşmeden kim kazançlı çıkacak?
Devamı
Sırf hükûmet karşıtlığı için FETÖ taşeronluğuna tekrar gönüllü olmak, eli kanlı bir terör örgütünü desteklemekten başka bir anlama gelmez.
Devamı
Gerçekliğinden şüphe edilen FETÖ imalatı, belge iddia ve söylemlerinin dolaşıma sokulması FETÖ ile mücadeleyi sulandırmaktan başka bir işe yaramaz.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, SETA’da düzenlenen “Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Anayasal Tasarımı” başlıklı konferansta konuştu.
Türkiye’nin siyasal sistemini güçlü ve sağlam bir temele oturtarak, bu yapı içinde sürekli siyasal istikrarı üretecek mekanizmayı oluşturmak gerekiyor.
CHP’nin önemli bir kırılma yaşadığı doğrudur. Bu kırılma, ‘Yeni CHP’ projesinin çökmesi ve ‘geleneksel CHP’nin hortlamasına işaret etmektedir.
15 Temmuz başarısız darbe girişimi FETÖ’nün kendi vesayetini kurmak için hiçbir hukuki ve ahlaki sınırlamayı kabul etmeyen cuntacı bir terör örgütü olduğunu apaçık ortaya koydu. FETÖ’nün paralel devlet yapılanmasına girişen bir terör örgütü olduğu 17-25 Aralık yargı darbe girişiminden itibaren özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti tarafından ısrarla dillendirilmekteydi.
FETÖ yapılanması kırk yılı aşkın bir süredir tüm devlet kurumlarına sızarak, bu kurumlarda mevcut kamu hiyerarşisi dışında ve örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetler yürüttü. FETÖ’nün varlığı ve hukuk dışı faaliyetleri devlet organlarının kurumsal kültürleri ve geleneklerini zedelediği gibi temel yapısı ve işleyişini de bozdu. Bunun sonucunda toplumda birçok devlet kurumuna yönelik güvensizlikler doğdu.
Yenikapı ruhuyla birlikte artık Türkiye’de sivil siyasete karşı vesayet odakları ile işbirliği yapma dönemi kapanmıştır. Çünkü 15 Temmuz darbe girişiminin milli iradece püskürtülmesi, Erdoğan liderliğindeki AK Parti siyasetinin dillendirdiği fakat diğer aktörlerin varlığını kabule yanaşmadıkları bürokratik vesayetin üzerindeki perdeyi kaldırmıştır.
Türkiye’de muhalefet çoğu zaman Batılı egemenlerle söylem birliği yaparak hatta meşhur ifadesiyle söylersek, “Türkiye’yi yabancılara şikayet ederek” içeride siyaset yaptığı zannındaydı. Yenikapı ruhu bu zannı da tamamen ortadan kaldırmıştır
Melez darbe ve müdahale yöntemleri birçok ülkede seçilmiş iktidarların iç ve dış odaklar tarafından yönlendirilmelerine olanak sağlamıştır. Türkiye ise son yıllarda melez darbe ve dış müdahale yöntemleri ile doğrudan muhatap oluyor. Bu müdahaleler siyasi iktidarın mücadelesi ve halkın bu mücadeleye desteği ile devam etmektedir.
FETÖ’nün son birkaç senedir sistematik olarak yürüttüğü Türkiye ile DAİŞ terörünü bağdaştırma çabalarının derinine indikçe FETÖ ile DAİŞ arasındaki ilişki faş olacak.
FETÖnün son birkaç senedir sistematik olarak yürüttüğü Türkiye ile DAİŞ terörünü bağdaştırma çabalarının derinine indikçe FETÖ ile DAİŞ arasındaki ilişki faş olacak.
Türkiye veya herhangi bir ülke Türkmenlere istediği yardımı yaparsa yapsın; Rus ve Esed uçaklarına, helikopterlerine ve gemilerine karşı bir çözüm yolu bulunmadığı müddetçe Türkmen Dağından, Kürt Dağından, Halepten, Hamadan vs. acı haberler gelmeye devam edecek.
Cemaat bugüne kadar savaş seçeneğini uygulamaya devam etti. Bu siyaset oldukça riskli bir noktaya geldi. Benim kavrayışıma göre, Cemaat kazan-kaybet oyununun kaybedeni haline gelmeye başladı.