FETÖ Darbesi ve AB’nin Rasyonelleşmesi

AB Türkiye’yi kendisi için büyük bir tehlike olarak görüyor. Ancak AB liderlerinin bunu açıkça ifade edip, üyelik müzakerelerini durdurup, Türkiye’ye yeni bir ortaklık çerçevesi önermeleri de mümkün değil.

Devamı
FETÖ Darbesi ve AB nin Rasyonelleşmesi
Lumumba dan Allende ye Darbe Kurbanları Ve Türkiye nin Direnişi

Lumumba’dan Allende’ye Darbe Kurbanları Ve Türkiye’nin Direnişi

Seçimle işbaşına gelen Erdoğan’ı darbe dahil olmak üzere her türlü yöntemi kullanarak devirmeye kararlı görünüyorlar. Ancak Türk halkının demokrasiye ve seçilmiş liderlerine sahip çıkma konusunda artık daha kararlı olduğunu ve her türlü entrikayı bozduğunu hesap edemiyorlar.

Devamı

Batı medyasında 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ilgili öne çıkan temaları başlıca dört ana başlıkta değerlendirebiliriz: odak dağıtma, marjinalleştirme, okuru güncelliğini yitirmiş söylemlere inandırma, açık manipülasyonlar yürütme.

Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişiminin şokunu yaşarken ABD’nin darbecilerin hukukunu koruma telaşına düşmesi de en basit ifadeyle bir anormalliğe işaret etmekte.

Türkiye nasıl ki İsrail’e en sert tepkiyi vererek Filistin’in yanında durduğunu tüm dünyaya gösterdiyse, bugün de İsrail ile anlaşarak Filistin’in yanında duruyor.

İki ülke arasındaki normalleşmenin hızlı bir yakınlaşmaya, "müttefiklik" ilişkisine dönüşmesi beklenmemeli. Gazze'ye yönelik ambargonun "hafifletilmesinin" nasıl bir yolda yürüyeceğine bakmak gerekecek.

İsrail’in Türkiye İle Anlaşması, Akdeniz’de Enerji Denklemini Nasıl Değiştirir?

Türkiye'nin farklı ülkelerle yaptığı enerji ortaklığı, bölgesel enerji denkleminde Türkiye'nin gücünü artırıyor. Yeni enerji anlaşmaları için bölge ülkelerinin dikkati de ilgisi de Türkiye'ye çeviriyor.

Devamı
İsrail in Türkiye İle Anlaşması Akdeniz de Enerji Denklemini Nasıl
Batı daki Darbe Sevicilerin Çarpık Demokrasi Anlayışı

Batı’daki Darbe Sevicilerin Çarpık Demokrasi Anlayışı!

Erdoğan’ın ve AK Parti’nin hâlâ iktidarda kalmasından dolayı yaşadıkları hüsran içerisinde ne diyeceklerini şaşırmış durumda darbe sürecini yorumlamaya çalışıyorlar.

Devamı

Sadece Türkiye’nin selameti için değil aynı zamanda Filistin’in de selameti için gereksiz tartışmaları bir kenara bırakıp İsrail’le diplomatik normalleşmeye rasyonel bir zeminde yaklaşmalıyız.

Verilerin çizdiği puslu resmi kırmızıya boyayan son melun terör saldırısı, turizm için önümüzdeki aylarda da felç riskini gündeme getirirken, sağlığı bozulmuş sektöre bir deva umudu ise bu hafta Rusya ile yumuşayan ilişkilerden geldi.

Türkiye kendi namına dış politikada yaşadığı sıkıntıları, Suriye’de tıkanan dünya sistemini ve bu tıkanıklıktan kendi namına düşeni, sayfanın bir kenarına koydu.

AK Parti iktidarı dış politikada vizyonunu sunarken retoriği öne çıkarmak zorunda kaldı. Bu retorik sadece milli duygulara hitap etmekle kalmadı. Uluslararası sisteme adalet eleştirisinden gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına kadar uzandı.

Akdeniz'deki oyunun aktörleri arasında, İsrail'in enerji işbirlikleri tesis etmeye çalıştığı Mısır ve GKRY de var. Her ikisi de, civarlarında keşfettikleri gazı önce kendi çaplarında tüketmek, sonra da ihraç etmek istiyor.

Son dönemde AK Parti, İsrail ve Rusya ile eşzamanlı normalleşmeye girdikten sonra muhalefet "Kemalist ayarlara dönülmedikçe rahat yok" söylemini yeniden ısıttı. Bu söylemin üç boyutu var. İlki dış politikada "barışı" öncelemek.

Doğrudan sivilleri hedef alan ve mesajını Türkiye üzerinden uluslararası aktörlere ulaştırmaya çalışan bir DAEŞ terör stratejisi ile karşı karşıyayız. Türkiye’nin, uzun bir stratejik soruna dönüşme ihtimali yüksek olan DAEŞ’le mücadelede bir master plana ihtiyacı var.

Türk dış politikası gerçekten değişiyor mu? Bu bir üslûp değişikliği mi yoksa prensipler mi değişen? Bu değişim nereye varabilir? Suriye'yi de kapsar mı?

Uluslararası sistemin anarşik ortamında güvenliği garanti edecek asıl faktör güçlü bir ekonomik ve askerî yapıya sahip olmaktır ve bunu sağlamak için de önce içeride ve dışarıda istikrara ihtiyaç vardır.

Türkiye, Suriye politikasının özünden vazgeçmiş değil; fakat yeni angajmanlar peşinde ve Esed bu hesaplamalarda yok.

Cumhurbaşkanının liderliği darbenin püskürtülmesinin en önemli ayaklarından birisiydi. “Dik dur eğilme, bu millet seninle” sloganları vücut buldu, ete-kemiğe büründü.

Post-Kemalist dönemin varlığını siyasal anlamda geride bırakıyor olmak, zihinsel dönüşümün tam anlamıyla gerçekleştirdiğini göstermemektedir. Gezi Parkı sürecinde muhafazakârlar üzerinde oluşturulan sembolik şiddet, siyasal/sosyal açıdan kaybedilen pozisyonların yarattığı travma ile bağlantılıdır.

Can Acun: “Sanafir ve Tiran adalarının verilmesi Sisi’nin kredibilitesini ciddi anlamda tüketen, ona yönelik ülkedeki baskıyı artıran bir sonuç yaratacak.”