Sıcak Günler Geliyor

Türkiye öyle ya da böyle gerçek ve bağımsız bir dış politika aktörü olmak istiyorsa S-400 işini sonuna kadar götürmesi gerekir..

Devamı
Sıcak Günler Geliyor
İsrail Sorunu

İsrail Sorunu

Kuşkusuz İsrail işgali denilince akla gelen ilk ülke ABD'dir. Kuruluş sürecinde İngiltere'nin katkısı ve desteği göz ardı edilemezse de sonraki süreçte Amerikan yönetimleri İsrail ile ABD'nin kaderini ortak görmeye başlamıştır. Bu bağlamda dönemsel olarak ABD için Büyük İsrail veya İsrail için Küçük Amerika ifadelerinin de kullanıldığı görülmektedir.

Devamı

Türkiye, Orta Doğu’nun yükünü çekmeye devam ediyor. Bir yandan Suriye ve Irak’tan gelen 4 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaparken, diğer taraftan PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı kendi halkını ve kontrolü altındaki bölgelerde yaşayan Suriye halkını korumaya çalışıyor.

Seçimler demokratik bir şekilde yapılacak ve halkın çalınmayan oylarıyla Binali Yıldırım ya da Ekrem İmamoğlu kazanacak. Demokrasinin gereği, seçimler konusundaki tek otorite olan YSK’nın verdiği karar doğrultusunda hareket etmektir. Türkiye, Mısır, Cezayir, Şili ve daha sayısız örnekle demokrasi sicilleri bozuk Batılı “dostlarımızın” neyi hangi niyetle söylediklerini gayet iyi biliyoruz.

ABD, Irak işgalinden bu yana bölgede muhtelif suçlar işliyor ve ne getireceği meçhul politikalar izliyor. Son yıllarda ABD’nin (özellikle de Suriye’yle ilgili yaptığı tercihler) çok büyük ölçüde CENTCOM'un nüfuzu altında belirlendi ve tatbik edildi.

İki Deniz Havzasında Güç Mücadelesinde Türkiye’nin Yeri

Doğu Akdeniz’de ABD ve Rusya gibi küresel aktörlerin yanında Türkiye, Mısır ve İsrail gibi bölgesel güçlerin bir parçasını oluşturduğu çetin bir rekabet söz konusu. Fransa, İtalya, İngiltere ve Almanya gibi Avrupalı güçler de bu rekabetin bir parçası.

Devamı
İki Deniz Havzasında Güç Mücadelesinde Türkiye nin Yeri
Trump ın Terör Sopası ya da Ortadoğu yu Terörize Etmek

Trump’ın Terör Sopası ya da Ortadoğu’yu Terörize Etmek

Trump yönetimi terör örgütü yaftalamasını otomatiğe bağladı. Kendileri için yarayışlı olması durumunda herhangi bir organizasyonu terör örgütü olarak ilan etmek artık sıradan bir olgu.

Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart yerel seçimleri sonrası "Türkiye İttifakı" kavramını öne çıkardı. Hararetli seçim atmosferinin ortadan kalktığı ve Türkiye'nin önünde seçimsiz yaklaşık 4,5 senenin bulunduğu bir ortamda bu kavramsallaştırmanın öne çıkartılması önemlidir. Öne çıkarılan bu kavramın, seçim/siyaset rekabeti içerisinde anlamlandırılması doğru bir yaklaşım değildir.

Trump yönetimi, her geçen gün, ABD'nin süper gücünü hoyratça kullanan uygulamalarla sahne alıyor. Washington, II. Dünya Savaşı sonrası kurduğu "liberal düzeni" kendi eliyle yıkmakla kalmıyor. Tek taraflı milli menfaatlerini de uluslararası düzleme, aktörlere dayatıyor. Uluslararası kuruluşları bile harekete geçirmekle uğraşmıyor. Milli hukukunu sert gücüne dayanarak uluslararası hukukmuşçasına empoze ediyor. Elindeki her çeşit enstrümanı meşruiyet kaygısı duymadan seferber ediyor. Son dönemde hasım veya dost ayırt etmeden yaptırım ve tehditlere daha sık başvuruyor.

SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Habertürk'ten Kübra Par'a konuştu. Prof. Duran, 'Dünyadaki gelişmelerden dolayı Türkiye’nin uzun vadeli bir toparlanmaya, iktidarı ve muhalefetiyle ortak meselelerde bir uzlaşma bulmaya ihtiyacı var. Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği 'Türkiye ittifakı'nı böyle anlıyorum' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye ittifakı açıklaması AK Parti siyasetinde yeni bir döneme mi giriliyor tartışmasını başlattı. AK Parti on yedi yıllık iktidarını iktidar olgusuyla olan ilişkisi bakımından –muhalefet ve iktidar pozisyonlarında olmak– kabaca iki döneme ayırabiliriz.

Ordu ile siyasi iktidar arasında tarihsel bağlamda oluşan ilişkiler, bir yol ayrımında ordunun nasıl hareket edeceğine dair önemli ipuçları sunar.

BM Genel Sekreteri Antionio Gutteres'in Bingazi'de kendisini ziyaret ettiği sırada Haftar'a bağlı birliklerin Trablus'a saldırması, Libya'ya ilişkin uluslararası toplumun çözüm girişimlerini ve ülkenin geleceğini tartışmaya açtı.

Ordular kitlesel mobilizasyonlar karşısında nasıl bir tavır alır? Kitleleri hangi şartlar altında bastırma yoluna giderler? Bu sorular 2010 yılı sonunda Arap isyanlarının başladığı süreçte gündeme geldi. Fakat esasında daha önce yaşanan devrimsel süreçlerde de ordular kitleler ya da iktidar lehine önemli rol oynamıştır. Hem bölgedeki son beş yıllık dönem hem de Cezayir’in kendi tecrübesi, tarihin tekerrür etmemesi gerektiği gerçeğini dayatıyor. Bu zorlu sürecin kitlesel beklentileri karşılayacak şekilde barışçıl bir şekilde yönetilmesi hem Sudan ve Cezayir hem de bütün bir bölge için yeni bir başlangıç potansiyeli taşımaktadır.

2011 devriminden bu yana Mısır’ın dış politika alanında yaşadığı dönüşümü ele alan kitap aynı zamanda ülke iç siyasetinin dinamiklerini de göz önüne sermektedir.

Cezayir ve Sudan'da yeniden hareketlenen sokaklar, Arap Baharı'nın ikinci dalgası olarak nitelendirilmeye başlandı.

Cezayir ve Sudan’da yaşanan gösterilerin ve sonrasındaki gelişmelerin, ilk Arap İsyanları dalgasında öne çıkan Tunus, Mısır, Suriye ve Libya’daki olaylarla benzerlikleri var mı?

Cezayir ve Sudan’daki geniş katılımlı, spontane ve uzun yıllardır iktidarda olan baskıcı rejimlerin sona erdirildiği protestolar, aslında 2010 yılında Tunus’ta başlayan Arap Baharı sürecinin bir devamı olarak değerlendirilebilir.

Washington ve Ankara arasındaki tansiyon yeni gerilimlerle tırmanıyor. Başkan Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmelerinde verdiği sözlere rağmen hiçbir sorun çözülmüyor. Aksine ABD tarafı gerilimlere yenilerini ekliyor. Sadece bu hafta Kongre'ye Türkiye aleyhtarı üç tasarı sunuldu.