"Milli İrade" 15 Temmuz'da Kavramdan Pratiğe Dönüştü

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş 15 Temmuz Darbe Girişimi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
quot Milli İrade quot 15 Temmuz'da Kavramdan Pratiğe Dönüştü
Bir Akıl Tutulması Olarak Gezi

Bir Akıl Tutulması Olarak Gezi

Taksim Gezi Parkı şiddet eylemleri, Türkiye’nin yakın dönemde maruz kaldığı dış destekli saldırıların ilkiydi.

Devamı

16 Nisan'daki sistem değişimiyle gücünü artırarak önümüzdeki "inşa dönemi"ne hazır hale gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yeni bir misyon bekliyor.

Sandıktan çıkan tablo, halkın Erdoğan ile birlikte gerçekleştirmiş olduğu yeni bir ‘zafer’ olarak tarihe geçecek.

Benim gözümde Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi 15 Temmuz gecesi başlayan bir maraton. Ve kanaatimce üç etaptan oluşuyor.

CHP yine kolaya kaçıyor. Günlük kısa vadeli çıkarlar için siyaseti terk ediyor; kaosu, karmaşayı ve sokağı gösteriyor.

Kimin “Kontrollü” Darbesi?

Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'da Olağanüstü Hal Uygulamalarına karşı çıkarak "20 Temmuz'da başlayan sivil darbe" söylemini kullanmıştı. Şimdi ise "kontrollü darbe" diyerek yeni bir aşamaya geçti.

Devamı
Kimin Kontrollü Darbesi
Evet ve Hayır ın Bekası

Evet ve Hayır’ın Bekası

Evet kampanyası karşımıza düşman olarak terör örgütlerini ve uluslararası güçleri koyuyor.Ancak hayır kampanyasının beka sorunundaki düşman milletin ta kendisi.

Devamı

CHP kendi siyaset üretemeyişini kamufle etmek için topluma kin ve öfke saçtı. Hedef ve duygu birlikteliği sunamadığı seçmenini korku ile bir araya getirmeye çalıştı.

Referanduma gidilen süreçte AK Parti'nin söylem ve eylemleri dikkate alındığında referandum stratejisinin üç ana husus etrafında şekillendiği görülmektedir.

MHP "devletin, Cumhuriyet'in, Türkiye'nin bekası için" Anayasa değişikliğine AK Parti ile beraber evet derken öte yandan milliyetçi refleksler ile hareket ederek parti ideolojisine aykırı bulduğu durumları da eleştirebilmektedir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile devlet ele geçirilecek ama bir kişi tarafından değil millet tarafından…

Bugüne kadar Türkiye ne vakit bir kriz yaşasa dönüp kendi ülkesini suçladı CHP.

Bu çalışma 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen darbe girişiminin medya boyutunu ve iletişim stratejilerini sorgulamaktadır.

Önce yapmanız gereken bir şey var. O da Erdoğan takıntısından kurtulmak. Türkiye'yi gelecek yüzyıllara taşıyacak bir yönetim sistemi değişikliğini konuşuyoruz; Erdoğan'ın şahsını değil.

Toplum, milli iradesine ve geleceğine karşı sahaya sürülen örgütlere ve darbe mekaniğine karşı milli bir direnç ortaya koyuyor.

İlginçtir, siyaset kurumunun "beka" tartışması değişimci-statükocu ayrımına geldi, dayandı. Bazı liberal çevreler AK Parti- MHP'nin "ülkenin tehlike altında olduğu" tespitinde birleşmesini "statükonun zaferi" olarak görüyor.

CHP ne toplumu ne de siyaseti okuyabiliyor, karşıtlığın en basit ve keskin formunu siyaset yapmak zannediyor. İşin garibi bu tutum CHP'nin oy kaybetmesine de neden olmuyor.

2002'den beri en temel kırılma hattı bürokratik vesayet ile demokratik güçler, yani milli irade arasındaydı. MHP Meclise girdiği 2007'den itibaren bu karşılaşmada tampon görevi gördü.

Türkiye’de darbeler ve darbe girişimlerinin daha önce İttihatçı, laikçi, NATO’cu gibi türleri vardı fakat 15 Temmuz Türkiye’nin ilk mesiyanik darbe girişimi olarak tarihin çöplüğüne atıldı. 15 Temmuz’da FETÖ mesiyanizmi Türkiye’yi kanlı bir askeri darbeyle esir almaya çalıştı. Cumhurbaşkanından sivil halkına, askerinden polisine, medyasından belediyesine kadar tüm Türk halkı direndi ve FETÖ’nün kehanetlerini boşa çıkardı.

Yenikapı ruhuyla birlikte artık Türkiye’de sivil siyasete karşı vesayet odakları ile işbirliği yapma dönemi kapanmıştır. Çünkü 15 Temmuz darbe girişiminin milli iradece püskürtülmesi, Erdoğan liderliğindeki AK Parti siyasetinin dillendirdiği fakat diğer aktörlerin varlığını kabule yanaşmadıkları bürokratik vesayetin üzerindeki perdeyi kaldırmıştır.