Muhalefet toplu halde bir süredir Meclisin işlevsizleştiği tezini işliyor. Meclisin işlevsizleşmesinin millet egemenliğinin güç kaybına uğraması sonucunu doğurduğu iddia ediliyor. Son bir haftadır, 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı'nın da etkisiyle, bu iddialar daha yoğun bir şekilde işlenmeye başladı. Burada üç soru var. Birincisi, Meclis gerçekten işlevsizleşti mi? İkinci soru, şayet Meclis işlevsizleştiyse bunun nedeni Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş midir, yoksa başka bir faktör müdür? Ve son olarak, milli egemenliğin ya da milli iradenin siyasette etkin olup olmaması ne ölçüde Meclisin işlevsel olmasına bağlıdır?
Devamı
TBMM ile yaşıt olan Anadolu Ajansı'nın 1920'de Kurtuluş Savaşı'nın sesi olarak kurulması dönemin ihtiyaçlarının karşılanması bakımından ne ise İletişim Başkanlığı'nın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bir alt kuruluşu olarak 2020'de görev yapıyor olması mahiyeti bakımından eşittir.
Devamı
FETÖ hakkında farklı yorumlar yapılabilir ancak şu gerçek reddedilemez: FETÖ milli iradenin tecessüm ettiği siyaset kurumunu devre dışı bırakmaya çalışan anti-demokratik bir örgüttür. Bir toplumda azınlık konumunda bulunan birçok iktidar odağı gibi FETÖ de bu yolu takip etmiştir. Siyaset kurumunu zayıflatacak ve millet iradesine set çekecek her türlü yolu denemiştir.
Muhalefet AK Parti'yi sanki 'ülkenin elitlerinin partisi'ymiş gibi lanse ederek tüm toplumsal kesimleri AK Parti karşıtı bloka istiflemeye çalışmaya başladı.
Muhalefetin, eskisi, yenisi, yeni kurulanı, yolda olanı, hepsi birden parlamenter sisteme geri dönmekten bahsediyorlar. Parlamenter sistemin faziletlerinden, cumhurbaşkanlığı sisteminin tehlikelerinden dem vuruyorlar.
İç siyaset gündeminde son günlerin en çok konuşulan konusu CHP ile İyi Parti ittifakında bir çatlak olup olmadığı. Her iki parti arasında bazı hususlarda görüş ayrılıkları yaşanması "Millet İttifakı sona mı eriyor?" sorusunu gündeme getirdi.
AK Parti eski bakanlarından Faruk Çelik cumhurbaşkanı seçiminin revize edilmesine yönelik bir açıklamada bulundu. Bu açıklama ilk turda oyların yüzde 40'ını alan adayın cumhurbaşkanı seçilmesi şeklindeydi.
Devamı
23 Haziran'da yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini Millet İttifakı adayı CHP'li Ekrem İmamoğlu 800 bin oy farkıyla kazandı. Cumhur İttifakı adayı AK Partili Binali Yıldırım'ın oy oranı ise 31 Mart'a göre 220 bin civarında düşüş yaşadı. Genel olarak kamuoyunun beklemediği bir sonuçtu.
Devamı
SETA Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar, 23 Haziran İstanbul seçimleri öncesinde Türkiye’de demokrasinin işlevselliği üzerine yapılan olumsuz algı çalışmaları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Başkan Erdoğan, “Türkiye Doğu Akdeniz’de çalışmaları durdurmalı” diyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a sert çıktı: Fransa’nın Doğu Akdeniz’de söz söyleme hakkı nereden çıktı? Doğu Akdeniz’e kıyıdaş mı? O kendine göre gelin güvey oluyor. Böyle bir şey yok. Sayın Macron bu işlerde çok acemi. Hala alışamadı, herhalde alışana kadar da çok vakit geçecek
İSTANBUL seçimlerinde son bir ayın içerisine girdik. Bayramla birlikte artık haftaları değil günleri saymaya başlarız ve kampanyalar iyiden iyiye hızlanır. Her iki aday da kampanyalarıyla biz seçmenlere İstanbul'a dair vizyonlarını anlatıyorlar. Gözlerini kapayıp, arkalarına yaslandıklarında yaşamayı hayal ettikleri İstanbul'u bize sunuyorlar.
31 Mart İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerine neden itiraz edildi? Seçimlerin iptal edilmesi hangi gerekçelere dayanmaktadır? Sandık kurulu başkanlarının Kanun’a aykırı olarak belirlenmesinin nasıl bir hukuki önemi bulunmaktadır?
CHP bir süredir farklı bir siyaset takip ediyor. Millete yönelen ve kuşatıcı bir siyaset geliştirmenin peşinde. CHP'nin siyasi geleneği göz önüne alındığında bu şaşırtıcı bir durum. CHP denilince toplumu seçkinler ve halk şeklinde ikiye bölen, seçkinleri öven ve halkı aşağı gören elitist bir siyaset akla gelir.
İki ittifakın ülkenin geleceğini 'güzel' yapmakta yarışması tam da demokratik mücadelenin gereği.
Türk siyaseti muhafazakâr popülizme karşı seküler popülizmin mücadelesince belirlenmektedir. Dolayısıyla, muhalefet partilerine elitizm üzerinden eleştiri getirmek artık millette istenen karşılığı bulmamaktadır. Günümüzde AK Parti’nin karşısında sahaya inip milletle bağ kurmaya çalışan ve popülist bir dil kullanan bir muhalefet bulunmaktadır. Böyle bir siyasi rakiple mücadelenin yolu değişmelidir.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 35. sayısı çıktı.
31 Mart yerel seçimleri üzerinden geçen yirmi güne rağmen İstanbul'da başa baş çıkan oy oranları ve itirazlar sebebiyle hala tartışılmaya devam ediyor.
CHP 31 Mart’ta kârlı çıksa da uzun süreçte ganimet paylaşımı konusunda müttefiklerine çok daha cömert davranmak zorunda kalabilir. Seçimlerin hemen ardından İYİ Parti’de gerçekleşen önemli isimlerin istifaları ve istifa dedikoduları bu bloktaki rahatsızlıkların büyüyerek devam edeceğinin sinyallerini vermiştir.
Türkiye’nin seçim tecrübesi hakkında ne söyleyebiliriz? Seçimlerin yönetimi ve denetimi nasıl gerçekleştiriliyor? 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin tartışmalar ve itirazların sebebi nedir? İtiraz süreci nasıl işliyor? Son gelişmeler neler? 5. İtirazlar ne zaman sonuçlanır ve bu süreçte taraflar nasıl hareket etmelidir?
Türkiye 31 Mart'ta bir seçimi daha arkasında bıraktı. Demokrasi işledi. Milli irade önümüzdeki beş yıl boyunca görev yapacak belediye başkanlarını seçti. Klasik ifadeyle söylersek seçmen her partiye yeni mesajlar verdi. Bu mesajları kimin ne şekilde değerlendireceğini zaman gösterecek.
16 Nisan referandumuyla değişen hükümet sisteminin tabii sonucu olarak Türk siyasetinde yaşanan dönüşüm ile 24 Haziran'da ittifakların kurulduğu ilk cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi gerçekleştirildi.