TEOG Sonrası Yeni Dönem

Yeni uygulama ile birlikte okul dışı kaynaklara; yani özel derslere, etüt merkezlerine, ek kaynaklara ihtiyacın artıp artmayacağı konusu önemli gündem maddelerinden biridir. Bakanlığın ve İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin iletişim süreçlerini sağlıklı işletmesi bu konuda öncelikli strateji olmalıdır. Bakanlığın iletişimde boşluk bıraktığı her nokta okul dışı girişimler ya da kaynaklar tarafından doldurulacaktır.

Devamı
TEOG Sonrası Yeni Dönem
Ortaöğretimde Yeni Yerleştirme Sistemi Veli Tercihine Bağlı Serbest Kayıt

Ortaöğretimde Yeni Yerleştirme Sistemi: Veli Tercihine Bağlı Serbest Kayıt

Yeni sistemde öğrenci okul ilişkisini güçlendiren okul başarı notunun öneminin devam etmesi son derece olumludur.

Devamı

Milli Eğitim Bakanı Avcı, SETA’nın düzenlediği "Türkiye'nin Eğitimde Kalite Stratejileri Fırsatlar ve Zorluklar" başlıklı özel oturuma katıldı.

Milli Eğitim Bakanı Avcı, SETA’nın düzenlediği "Türkiye'nin Eğitimde Kalite Stratejileri Fırsatlar ve Zorluklar" başlıklı özel oturuma katıldı.

Milli Eğitimde son yıllarda yaşanan önemli gelişmeler Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın konuşmacı olarak katılacağı özel oturumda ele alınacak.

28 Şubat'ın kalıntısı katsayı uygulaması, eğitim sistemine demokratik aktörlerin müdahil olmasıyla çözüleceğe benziyor. Tabii yargıçlar müsaade ederse… Türkiye’de eğitim sistemi kurmak, eskiden beri askerlerin icra ettiği bir vazife olarak anlaşılıyordu. Anayasa’dan, Milli Eğitim Temel Kanunu ile Yükseköğretim Kanunu’na kadar eğitim sisteminin kurucu yapıtaşları hep demokrasinin sekteye uğradığı dönemlerin ardından belirlenmişti. 28 Şubat 1997’de Milli Güvenlik Kurulu tarafından alınan ve demokrasiye “rot balans” ayarı olarak sunulan kararların çoğu da eğitime ilişkindi. Kararların en fazla öne çıkanı, imam hatip liselerinin orta kısımlarını kapatan ve 8 yıllık kesintisiz eğitimi öngören karardı. Eski bir Milli Eğitim Bakanı’nın tespitiyle söyleyecek olursak, siviller milli eğitim sistemini belirlemeyi bir tabu olarak görmüş ve askerlerin kurduğu sistemin dışına çıkmamaya özen göstermişlerdi. Pekâlâ, eğitim sistemini hep askerler mi yapar?

Ortaöğretime Geçişin Yeniden Düzenlenmesi

Ortaöğretim ve ortaöğretime geçiş ile ilgili kararların, eğitim sistemine muhtemel yansımaları neler olacaktır?

Devamı
Ortaöğretime Geçişin Yeniden Düzenlenmesi

Sınavsız Kaygısız Bir Gelecek İçin

Ortaöğretime geçiş için sınavın sadece son sınıfta uygulanacak olması ve sadece son sınıf müfredatının sorulacak olması, daha erken yaşlarda okul dışı kaynaklara yönelmeyi doğal olarak azaltacaktır. Bu yönüyle karar, hedefine ulaşabilir. Çocuklar da en azından altıncı ve yedinci sınıflarda kendilerine daha fazla zaman ayırma fırsatı bulabilirler. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu 28 Haziran Pazartesi günü, ortaöğretime geçiş sistemiyle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflarda uygulanan Seviye Belirleme Sınavlarının kademeli olarak kaldıracağı ve bundan sonra sadece sekizinci sınıf sonunda bir tane Seviye Belirleme Sınavı (SBS) uygulanacağı belirtildi. Yeni uygulanacak sistemde, SBS’nin ortaöğretime yerleştirmede yüzde 70 oranında, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf not ortalamalarının ise yüzde 30 oranında etkili olması kararlaştırılmıştır.

Devamı

Türkiye bu araştırmaya üç kez katıldı ve üçünde de öğrenci performansı ve eğitim girdileri noktasında OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer aldı.

2011’de Türkiye başlıklı SETA analizi, genel seçimlerden Kürt sorununa, Arap Baharı’ndan yeni anayasa sürecine Türkiye’nin meseleleri hakkında geniş çaplı bir 2011 değerlendirmesi sunuyor.

4+4+4 yasa teklifi, toplumun beklenti ve taleplerini karşılayabildiği ve çeşitliliğe imkân tanıdığı ölçüde, geniş kesimler tarafından benimsenecektir.

Türkiye'de en kapsamlı eğitim düzenlemeleri, toplum tarafından seçilmişler tarafından değil, MGK, YÖK, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi gibi bürokratik kurumlar tarafından yapılmıştır.

YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, bazı YÖK üyeleri, rektörler, TÜBA üyeleri, ilgili paydaş ve uzmanlardan oluşan “Yükseköğretim Yönetimi” başlıklı önemli bir çalıştay gerçekleştirildi.

Eğitim, bugüne kadar ağırlıklı olarak askeri darbe ve müdahaleler sonrasında yapılan anayasa ve yasalar tarafından belirlenmiştir.

Özel dershanelerin özel okula dönüşümü pekâlâ mümkün. Fakat özel okullara giden öğrenciler aynı zamanda özel dershaneye de gidiyor. Dolayısıyla ilk başta yapılması gereken dershanelere yönelik talebi azaltacak tedbirler almak.

OECD ülkeleriyle kıyaslandığında, Türkiye, okullar arası başarı eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülkelerin başında gelmektedir. Bunun birinci nedeni liselere sınavla öğrenci alınmasıdır.

Ortaöğretime geçiş sistemi yeniden yapılandırılırken, bundan doğrudan etkilenecek olan ailelerin ve öğrencilerin karar alma süreçlerinde bilgilendirilmesi, katılımcı ve daha demokratik bir eğitim sistemin kurulmasını sağlayacaktır.

Sınav sistemindeki temel sorun, yeni bir değişikliğin ne getirdiğinden ziyade, sürekli bir değişiklik yapılmasının getirdiği bir nevi "yenilik yorgunluğu"dur.

Başka mahalledeki başarılı ya da başarısız öğrencilerin olduğu okulu değil, bizim mahalledeki başarılı ve başarısız öğrencilerin de olduğu okulu hedeflemeliyiz.

Dershanelerin kapatılması konusu, başta bu kurumlarda çalışmakta olan insanlar olmak üzere çok çeşitli kesimler tarafından yakından ve kaygıyla izleniyor.

Dershanelerin bir kısmı özel okul ve açık liseye dönüşür ve geriye kalanların bir kısmı da ücretsiz telafi eğitimi sağlayan kurslar verirse; o zaman artık paralel eğitim yerine telafi eğitiminden bahsederiz. Böylece, yoksullara daha çok fırsat eşitliği sağlanır.