Sandık Güvenliği Nasıl Sağlanacak

Sandık Güvenliği Nasıl Sağlanacak?

14 Mayıs seçimleri yalnız Türkiye'de değil neredeyse tüm dünyada büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Türkiye'nin yakın siyasi tarihinin en kritik seçimi olduğu yorumları yapılıyor. Bu seçimlerin bu kadar büyük bir ilgi toplamasında öncelikle iki cumhurbaşkanı adayı, Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında kıyasıya bir yarışın yaşanmasının payı çok. Bu heyecanı yüksek demokratik rekabet doğal olarak yüksek reyting alıyor.

Devamı

Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en önemli seçimlerinden biri için seçmenler yarın sandığa gidecek. Türkiye'nin aşağı yukarı 150 yıllık seçim tarihi var. 70 yıllık demokrasi tarihimizde seçimlere, hep "kritik" ya da "hayati önemde" betimlemeleriyle gidilmiştir. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılındaki bu seçimler gerçek anlamda "hayati" tanımlamasını hak edecek bir mahiyet arz ediyor.

Artık kıyasıya seçim rekabetinin getirdiği gerilimleri, polemikleri, anketleri ve hatta tahminleri bir kenara bırakarak sandığa gitme zamanı.

Halkın Türkiye’nin böylesi zor bir coğrafyada olması itibariyle ülkeyi bir yandan sıcak çatışmadan uzak tutmayı bir yandan da etkin bir aktör olmayı başaran bir vizyona prim vermesi şaşırtıcı değil.

Muharrem İnce'nin kaset şantajından sonra dün adaylıktan çekilmesi demokratik yarışlarda görülebilecek normal bir olay değil.

Dünyada yükselişte olan milliyetçiliğin terörle mücadele yürüten Türkiye'de de kritik öneme sahip olması şaşırtıcı değil.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde son bir haftaya girilirken adayların seçim kampanyalarının temposu da yükseldi. Bu süreçte adaylar birbirinden farklı kampanya stratejileri izleyerek hem kendi tabanlarını konsolide etmeyi hedefledi hem de kararsız ve akışkan seçmenden pay almaya çalıştı. Kılıçdaroğlu muhalefette olmanın getirdiği imkanlarla daha çok iktidar eleştirisine odaklandı ve geleceğe yönelik sözler verdi. Erdoğan ise yirmi yıllık iktidarın getirdiği imkanlarla icraatlere odaklandı ve "söz uçar eser kalır" stratejisi benimsedi.

2023 seçimlerine giderken yapılan gençlik tartışmaları, siyasi projeksiyonlar, genellemeler ve varsayımların sağlıklı bir zeminde yapıldığını söylemek mümkün değildir. Bu noktada gençliği kendine has özelliklere sahip bir toplumsal grup olarak kabul etmek ne kadar gerekliyse siyasi ve sosyolojik açıdan tüm toplumun bir parçası olduğunu ve bu açıdan toplumun diğer kesimleriyle benzerlikler gösterdiğini de kabul etmek gerekmektedir.

Seçim sürecinde son haftaya girerken polemiklerin en üst düzeye çıkması dikkat çekiyor.

Bu raporda bazı dış politika meseleleri ve dosyalarının karşılaştırmalı bir analizi sunulurken iki ittifakın dış politika tercihlerini makro düzeyde belirleyen paradigmalar incelenmektedir.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 79. sayısı raflarda yerini aldı.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, A Haber ekranlarında yayınlanan Arka Plan programında, PKK’nın CHP’li Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına verdiği destekle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, Kanal 24 ekranlarında yayınlanan Moderatör programında, 14 Mayıs seçimleri sürecinde yapılan mitingler ve yansımalarını değerlendirdi.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, NTV ekranlarında yayınlanan Siyasi İşler programında, 14 Mayıs seçimlerine giderken siyasi arenadaki görünümü değerlendirdi.

Web Panel: Yurt Dışında 14 Mayıs Seçimleri

Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin günlük meseleleri hakkındaki Cumhurbaşkanı Kararları’nı dahi beş genel başkanın onayıyla verebilecek. Dolayısıyla günün sonunda Millet İttifakı konsensüs arayışından icraat üretmeye fırsat bulamayabilir. Zaten koalisyonların -bir de zayıf liderliklerle birleşirse- en önemli dezavantajlarından biri birlikteliği korumak için icraatın niteliğinden taviz vermek zorunda kalmasıdır.