Brexit olsa bile, Macron'un cumhurbaşkanı seçilmesiyle AB içinde Almanya- Fransa liderliğinin devam edeceği söylenebilir.
Devamı
Berlin’in Ankara ile ilişkilerinde ekonomik çıkarlarını esas alan bir politikaya yönelmesi ve bu doğrultuda ekonomik ilişkilere zarar verecek gerginliklerden kaçınması gerekirdi.
Devamı
Angela Merkel 12 yıllık Almanya Şansölyeliği nam-ı diğer Başbakanlığı ile ülke siyasetine şimdiden damgasını vurmuş durumda. Gençlik yıllarını Doğu Almanya’da yaşamış ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasının etkilerini derinden hisseden Merkel, 2017’de önemli sınamalarla karşı karşıya.
Merkel darbeleri kınadı, terörün karşısında olduklarını iddia etti. Ancak terör destekçisi olan medya organlarına karşı Türkiye’de yürütülen operasyonları da tenkit etmekten kendini alamadı.
Türkiye ile mülteci krizini çözmek için bu kadar emek sarf eden Merkel hem mülteci-vize muafiyeti meselesini çıkmaza sürükleyebilir. Hem de iç muhalefetin baskısından kurtulamayabilir.
Fahrettin Altun, Angela Merkele hitaben çeşitli üniversitelerden 100 akademisyenin açık mektup yazarak ziyareti eleştirmelerini değerlendirdi.
Yavuz Güçtürk: Göç kaynağı ülkelere yönelik tespitlerde bulunup, yerinde sorunu çözmemiz lazım. Temel sebeplere dönmemiz gerekiyor.
Devamı
Mülteci meselesinde Türkiyeye yönelik vaatlerin rasyonel bir temeli olmadığını ifade eden Enes Bayraklı, Suriyedeki mevcut durum devam ettiği sürece mülteci akınının da devam edeceğini ve asıl çözümün mültecilerin oluşmasına yönelik katkıların sonlandırılması olduğunu vurguladı.
Devamı
Murat Yeşiltaş, ziyaretin yalnızca mülteci krizi odaklı gerçekleşmeyeceğine; Merkelin göç karşıtı politikalar güden partilere karşı nüfuz kaybetmesinin de ziyaretin gündem maddelerinden olacağına işaret etti.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin rakamlarına göre dünyamız kayıtların tutulmaya başlandığı İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en büyük mülteci krizi ile karşı karşıya.
Merkel hükümetinin, kendisinden önceki Schröder hükümetinden farklı olarak, Türkiye ile eşit ortakların birbirine karşı saygı temeline dayalı dengeli bir ilişki kurmak yönünde hareket etmediği algısı giderek güçleniyor.
Dört yıl aradan sonra tekrar sandığa giden Almanya, merakla 22 Eylül Pazar günü yapılacak federal seçimleri bekliyor. İktidardaki Hıristiyan Demokratlar Birliği (CDU) ve anamuhalefetteki Sosyal Demokrat Parti (SPD)'nin oy oranları seçim öncesi yapılan tüm anketlerde sabit görünürken, seçim sonucunu belirleyecek liberaller, yeşiller ve solcuların sandıktan hangi oy oranlarıyla çıkacakları merak konusu. Bunların yanı sıra, seçimlerin bir de büyük bir bilinmeyeni var: Kriz sürecinde Almanya'da mevcut düzeniyle Avro'ya ve Merkel başkanlığındaki hükümete karşı ciddi bir toplumsal tepkinin oluşmasıyla birlikte kurulan Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD)'nin, özellikle iktidardaki Hıristiyan muhafazakârlar ve liberallerden oy çalarak barajı aşabileceği ve dengeleri değiştirebileceğinin çok da uzak bir ihtimal olmaması.
Insight Turkey dergisinin yıllık konferanslarının üçüncüsü, Türkiye ve AB: Kopuş mu? başlığıyla ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in katılımıyla Brüksel'de gerçekleştirildi.
Türkiye’nin Avrupa Birliği macerasında dış konjonktür her zaman önemli olmuştur. Avrupa’nın büyük devletlerinde yapılan genel seçimler ise bu konjonktürde en keskin değişimlere yol açan etkenlerdendir. Almanya’da Eylül 1998 seçimleri sonunda Helmut Kohl liderliğindeki on altı yıllık Hıristiyan Demokrat-Liberal koalisyonun yerini Gerhard Schröder’in Sosyal Demokrat-Yeşiller koalisyonuna bırakması adaylık statümüzdeki değişime ivme kazandırmıştı. Almanya’da böyle bir iktidar değişikliği olmasaydı, Türkiye’nin AB adayı ilan edildiği 1999 Helsinki Zirvesi farklı sonuçlanabilirdi. Bugün Almanya’da yapılacak genel seçimler Türkiye’de bu sefer tam tersine, kötümser beklentilere yol açmış durumda. Almanya’nın Eylül 2005 seçimlerinde yeniden bir iktidar değişikliğine gitme ihtimalinin Türk kamuoyunu kaygılandırması boşuna değil. Seçimler sonunda, AB’nin amiral gemisi hükmündeki bu ülkede Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemeyen Hıristiyan Demokrat ve Hıristiyan Sosyal Birliği (CDU/CSU)’nin içinde yer alacağı bir hükümetin kurulması Türkiye’ye neye mal olacaktır? Tam da AB müzakerelerine başlayacağı sırada Almanya’da Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan bir sağ iktidardan süreç nasıl etkilenir?