Medya ve Terör

DHKP-C'li örgüt üyeleri, medyada yer bulabildikleri ölçüde toplum üzerinde etki bırakabileceklerini bildikleri için ilk strateji olarak medyaya malzeme oluşturacak içerik üretme yolunu tercih ettiler.

Devamı
Medya ve Terör
Bir Tür Medya

Bir Tür Medya

Haberciler teröristlerin de o anda haber sitelerine ulaşabildiklerini ve bu haberin savcının hayatını tehlikeye atabileceğini kestiremiyorlardı veya ortaya çıkabilecek herhangi bir kötü neticeyi umursamıyorlardı ve belki de en fenası kötü netice haberciler için pek de kötü değildi.

Devamı

İsmail Çağlar, medyanın teröre bilinçli ya da bilinçsiz destek olabileceğini, bilinçsiz destek olma kısmının “gri bir alan” olarak tanımlanabileceğini, ancak bu alanda çok net sınırların belirlendiği bir takım kodların da bulunduğunu belirterek medya mensuplarının bu konuda özeleştiri yapması gerektiğine vurguda bulundu.

İsmail Çağlar, haber yapımında ‘kişisel haklar', ‘can güvenliği', ‘milli çıkar' ve ‘milli güvenlik' noktalarının göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizerek, “Medyanın siyasi pozisyonu olur. Ama siz o pozisyonun boyutlarını çok aşıp bir siyasi aktöre, bir siyasi partiye dönüşürseniz terörü bir muhalefet etme biçimi olarak kullanırsınız.” dedi.

Yusuf Özkır, Çağlayan Adliyesi'ndeki terör saldırısı özelinde ‘medya ve terör' konusu çerçevesinde değerlendirmelerde bulundu.

7 Haziran 2015 Genel Seçimleri için oluşturulan milletvekili listeleri, medya-siyaset ilişkisinin yakınlığını ve iki meslek arasındaki geçiş yoğunluğunu teyit ediyor. Bu durum Türkiye'nin yakın siyasi tarihi açısından bir sürekliliğe işaret ediyor.

BBC'nin Tarafsızlığı Meselesi

Türkiye'de 7 Haziran genel seçimleri yaklaşırken BBC'nin benzer yayınlarının devam ettiğini gösteren bir haber yayınlandı.

Devamı
BBC'nin Tarafsızlığı Meselesi
Siyasal İletişim Kampanyaları Ne Kadar Etkili

Siyasal İletişim Kampanyaları Ne Kadar Etkili?

İsmail Çağlar, siyasal iletişim kampanyalarının tek başına sandığı değiştirmeye yetmeyeceğine dikkat çekti.

Devamı

Türkiye'de medyanın askeri niteliğe bürünmesinin arkasındaki en büyük etken 27 Mayıs darbesidir. Bu tarihten sonra asker, medya için birincil haber kaynağı ve tüm kırmızı çizgilerin başlangıcı oldu.

Murat Yeşiltaş: “Dünya basınına baktığımız zaman seçim öncesi ve sonrasına ilişkin tavırlar arasında ciddi bir farklılık olduğunu gözlemlemek mümkün.”

Batı medyasının, dünya siyasetinin merkezine Türkiye'yi aldığını vurgulayan Muhittin Ataman, bunun nedenlerini yorumladı.

Medya için AK Parti karşıtı demek artık yeterli olmaktan çıkmış ve durum artık ‘aşırı HDP sever' ifadesiyle tanımlanacak noktaya gelmiştr.

Tabii Türkiye şartlarında düşünüldüğünde ve 90'lı yılların medya-siyaset ilişkilerindeki medyanın belirleyici pozisyonu hatırlandığında mesele sadece taraflılıkla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda medyanın yeni süreçteki rolünün ilk işaretleri olarak da görülüyor.

Yalanla siyasal gerçeklik kurup, bunun üzerinden kitleleri ayaklandırmak veya siyasal mücadele vermek artık bir “teorinin” parçası.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın toplum nezdindeki prestijini sınırlı bir yere indirebilmek için elden gelen ne varsa yapılmaya çalışılıyor.

Darbe girişiminin başarısız kalmasından sonra Gülencilerle ilgili ortaya çıkan bilgi ve belgeler gösterdi ki, Grubun ilgi alanı ‘dershane' perdelemesinin arkasında hayli geniş bir yelpazeden oluşuyor.

Ortadoğu'daki gelişmeler o kadar baş döndürücü ki yılların gazetecisi, hâlâ yazılarını daktiloyla yazdığı söylenen Fisk, özellikle Arap Baharı olarak isimlendirilen süreçte birçok defa dikkat çekecek yazılar yazabilmek için fisklemek zorunda kaldı.

Medyanın içindeki bazı yayın organları bilinçli bir şekilde gerçeğin hilafına yayın yapmakta ve toplumun genel çıkarlarını savunmak yerine dar çevrelerin siyasi hesaplarının sözcüsü olarak yoluna devam etmektedir.

Fahrettin Altun: “PKK propaganda süreçlerini sadece kendi organik medyası üzerinden değil, herhangi bir şekilde -bizim bildiğimiz kadarıyla- organik bağı olmayan, Türkiye'de 1990'larda “ana akım medya” olarak bilinen medya organlarıyla mesajlarını iletmeye başlıyor.”

Erdal Tanas Karagöl, teröre finansman sağladığı gerekçesiyle Koza İpek Holding'e düzenlenen operasyonları ‘teröre finansman desteği', ‘yurtdışına kaçırılan yedi milyar dolar' ve ‘işletmenin altın ticaretinde gerçekleştirdiği usulsüzlükler' şeklinde üç ana çerçevede yorumladı.