Bir Akıl Tutulması Olarak Gezi

Taksim Gezi Parkı şiddet eylemleri, Türkiye’nin yakın dönemde maruz kaldığı dış destekli saldırıların ilkiydi.

Devamı
Bir Akıl Tutulması Olarak Gezi
Rus İstihbaratının Aktif Tedbirler Mirası ve Siber Operasyonlar

Rus İstihbaratının ‘Aktif Tedbirler’ Mirası ve Siber Operasyonlar

Rusya'nın ABD başkanlık seçimlerine siber yöntemlerle müdahale ettiğine yönelik tartışmalar, KGB’nin uzun yıllardır başvurduğu ‘siyasi sabotajlar’ ile seçim sürecinde tanık olunan ‘siber operasyonlar’ arasında doğrudan bağ kurulmasına neden oldu.

Devamı

Onlarca kez düştüğü tuzağa düşüp, defalarca aynı türden yalanlara inanan bir kitle, Türkiye'nin en zeki ve eğitimli kitlesi olabilir mi?.

Avrupa Parlamentosu eski başkanı Martin Schulz Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin başbakan adayı olması Alman siyasetine ve Eylül ayındaki seçimlere epeyce heyecan ve hareketlilik getirdi.

Türkiye’nin huzurunu hükümet mi kaçırıyor yoksa PKK, YPG, PYD gibi ne kadar terörist oluşum varsa hepsini ve onların destekçisi ABD’yi arkasına alıp çözüm masasına tekmeyi vuran HDP mi?

FETÖ'nün arkasındaki uluslararası şebeke belirginleşmeye, ABD içindeki bir grubun bu darbeyle ilişkisi hakkında daha somut birtakım göstergeler ortaya çıkmaya başladıkça FETÖ meselesi ABD için daha da karmaşık bir hal alacak.

5 Soru: Uluslararası Kamuoyu Darbeye Nasıl Tepki Verdi?

Türkiye halkının darbe karşısında durmuş ve adeta çıplak elleriyle tankların namlularını tıkamış olmasına karşın, Batı medyasının olgular ışığında haber yapmak yerine gerçekleri ters yüz etmeye çalıştığını görmekteyiz.

Devamı
5 Soru Uluslararası Kamuoyu Darbeye Nasıl Tepki Verdi
5 Soru Batı Medyasında 15 Temmuz Darbe Girişimi

5 Soru: Batı Medyasında 15 Temmuz Darbe Girişimi

Batı medyasında 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ilgili öne çıkan temaları başlıca dört ana başlıkta değerlendirebiliriz: odak dağıtma, marjinalleştirme, okuru güncelliğini yitirmiş söylemlere inandırma, açık manipülasyonlar yürütme.

Devamı

Derler ki ‘gerçeklerin bir huyu vardır, eninde sonunda ortaya çıkar’. Gerçeği söylemeyen ülkenin tescilli asparagasçısı Cumhuriyet olunca, gerçekler daha da çabuk ortaya çıkıyor.

Aklını hırsına, kinine veya bu ülkenin düşmanlarına kiraya verenler TBMM'nin 23 Nisan Resepsiyonunu iptal ettiğini duyar duymaz, "Cumhuriyet düşmanları işbaşında" diye propagandaya başladılar.

Bu kötülüklere muhatap olmamanın yolu, işbirlikçi unsurları tasfiye etmekten ve böylelikle gerçek siyasetin önünü açmaktan geçiyor.

Türk askeri zaten aylardır o noktadaydı ve talep üzerine Iraklıları eğitiyordu. Eğitim dışında herhangi bir görev yapmayan bu askerlerden rahatsız olanlar acaba örneğin Irak’taki binlerce İranlı yabancı savaşçıya ne diyor?

1 Kasım'da ise sadece bir tek şeye karar vereceğiz. AK Parti tek başına iktidar olacak mı, olmayacak mı?

Fahrettin Altun, Ankara saldırısının “toplumu terörize etmeye ve kaos yaratmaya dönük” bir saldırı olduğuna işaret etti.

Son birkaç gündür Kahire'de adım adım darbeye şahitlik ettik. 30 Haziran hedefli komplo, Genelkurmay Başkanı Sisi'nin Cumhurbaşkanı Mursi'ye 48 saatlik süre tanıdığını ifade eden ‘Ulusa Sesleniş' konuşması sonrası darbesever muhalefetin sokaklarda kutlamalar yapması ve nihayetinde tankı-topu ile ordunun cebren Mursi'yi devirmesi ile sonuçlandı.

Taksim Gezi Parkı olayları bağlamında demokratik bir talebin nasıl ve hangi koşullar içinde ‘karşı şiddet' üreten bir ortama dönüştüğünü doğru okumak gerekiyor.

“Söz”ün değeri sahibine göre ölçülür; yani sözün kendisi kadar onu “kimin” söylediği ve “nasıl” söylediği de önemli. Dolayısıyla doğru bir sözü doğru bir şekilde ortaya koyabilmek sahici bir meziyet. Bunun aksine yanlış bir sözü doğruymuş gibi aktarmak ya da doğru bir sözü yanlış bir biçimde iletmek ise vahim sonuçlar doğuruyor. Türk medyasının en temel sorunlarından biriyle tam da bu noktada yüzleşiyoruz: Medyamızda sözün özüne, yani “ne” söylendiğine, tarafsız bir biçimde bakmadan ve de sözün doğruluğunu yeterince araştırmadan haberler üretilebiliyor.

DÜN, 28 Şubat müdahalesinin 12. yıldönümüydü. Üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen, devlet-toplum dinamiklerini, bürokratik vesayetle millet iradesini, hukukun üstünlüğü ile hukuksuzluğu aynı cümle içinde kullanarak tartıştığımız her meseleyi, 28 Şubat süreciyle ilişkilendirmek zorunda kaldığımıza bakılırsa, Türkiye devleti ve toplumuyla bu sürecin yol açtığı tahribatla boğuşmaktan hala kurtulamadı.

İSRAİL, yeni ABD Başkanı Obama yemin etmeden evvel, görevi devretmek üzere olan Bush’un da inisiyatif alamayacağı bir dönemde Gazze katliamını başlattı. Obama taç giymezden bir gün önce de Gazze saldırılarına tek taraflı ateşkes ile son verdi. Tek