Avrupa Aslına Dönüyor

İnsan hakları, demokrasi ve hürriyetler, Avrupa'nın kanlı tarihi ve iç çekişmelerinden sonra uydurduğu bir masaldı. 'Yiğidi öldür hakkını ver' demişler. Hakları var iyi bir masal, güzel bir rüyaydı.

Devamı
Avrupa Aslına Dönüyor
Hollanda İle Kriz ve Avrupa nın Geleceği

Hollanda İle Kriz ve Avrupa’nın Geleceği?

Avrupa başkentleri 16 Nisan referandumunda "hayır" lehinde tavır alarak Türkiye-AB ilişkilerini yeni bir fırtınaya taşıdılar.

Devamı

Geert Wilders ve Fransa’da, Avusturya’da ve Almanya’da aşırı sağcı liderler tarafından söyelenen “faşist” açıklamalar, her gün seçim kampanyalarında tekrarlanıyor.

Bu analizde Hollanda’da 15 Mart tarihinde gerçekleştirilecek olan parlamento seçimlerinde siyasi partilerin yol haritaları ve tartışmalarda ön plana çıkan konular incelenmektedir.

“Almanya derin devletinin içinde Nazi zihniyetine sahip bazı unsurlar var.”

Avrupa Parlamentosu eski başkanı Martin Schulz Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin başbakan adayı olması Alman siyasetine ve Eylül ayındaki seçimlere epeyce heyecan ve hareketlilik getirdi.

Avrupa Seçimleri ve Manipülasyon Korkusu!

Bütün Avrupa’da bir tedirginlik hâkim. Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’in yeni Fransız Cumhurbaşkanı olması ihtimali Avrupa Birliği için felaket senaryosunun başlangıcı anlamına gelecek.

Devamı
Avrupa Seçimleri ve Manipülasyon Korkusu
Referandum Gelen Dünyanın Kaosunu Karşılamak

Referandum: Gelen Dünyanın Kaosunu Karşılamak

Trump'ın Ortadoğu politikasının mevcut kaosu artırma ihtimali bulunuyor. Böylesi bir ortamdan nispeten iç konsolidasyon sorunu olmayan ülkeler avantaj sağlayacak.

Devamı

Batılı siyaset bilimciler ve gazeteciler son dönemde yoğun bir şekilde Batılı siyasetin giderek daha da popülizme kayan krizini anlamaya çalışıyorlar.

Angela Merkel 12 yıllık Almanya Şansölyeliği nam-ı diğer Başbakanlığı ile ülke siyasetine şimdiden damgasını vurmuş durumda. Gençlik yıllarını Doğu Almanya’da yaşamış ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasının etkilerini derinden hisseden Merkel, 2017’de önemli sınamalarla karşı karşıya.

Türkiye bir anlamda değişecek ilişki tarzının öncüsü durumunda. Ayrıca, Suriye'de ateşkes ve Astana Süreci'nin Batılı ülkeleri dışarıda bırakmasının rahatsızlığını sorularda hissettim.

Şu an dünyanın tek süper gücü sistemden uzak. Bazı bölgelerde kurduğu güvenlik şemsiyesini geri çekti. Bölgeler iç gerginliğe savruldu. Fakat uluslararası sistem hala tek kutuplu olduğundan bölgelerde doğacak çatışmalar bile bölgesel kalacaktır.

Obama, Rusya'nın sürekli önünü açmıştı. Geçen hafta 35 Rus diplomatı Amerika'dan sınır dışı etme kararı aldı. Soğuk Savaş'ta bile eşine az rastlanır bir sertliktir bu.

2017'de dünya siyasetinin daha fazla ısınacağını söylemek mümkün. Bu özellikle Türkiye için güzel gelişmelere gebe bir ısınma.

Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında inşa ettiği mülteci hakları, çok kültürlülük ve insan hakları gibi liberal değerlerin hepsi büyük bir sınamadan geçiyor.

Bush'un ekibinde yer alan neo-conlar da, Trump'ın kabinesinde yer alacak olan muhafazakârlar da "İran karşıtlığı" ve "radikal İslamcılık düşmanlığı" noktasında buluşuyorlar.

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Brexit sonrası İngiltere üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Yrd. Doç. Dr. Bayraklı: “Fransa'da İslamofobik saldırılar 2015 yılında yüzde 500 arttı”

Ne Trump çok matah bir seçenek. Ne de Avrupa sağı. Her ikisi de en başta Müslümanlara düşman. Ama bunlar aynı zamanda Batı'nın kendi defoları.

Siyasi kutuplaşma ile söylemsel marjinalizasyonun toplumda bulduğu karşılık, absürt adayların ön seçimleri kaybetmesi veya seçimleri orta yolcu isimlerin kazanması ile ortadan kaybolacak gibi değil. Bu ayrımcı, izolasyonist ve arogan siyasi söylemin popülist politikacıların aracı olması aslında ABD’nin gerilemesi tartışmalarını bambaşka bir yörüngeye çekmiş durumda.

AB’nin Türkiye ile ilgili politikasını “Dostunu yakın tut ama düşmanını daha yakın tut” politikası olarak nitelendirmek mümkündür. Diğer taraftan Türkiye haklı olarak yıllar boyunca derinleşmiş olan ekonomik ve teknolojik bağımlılıklardan dolayı AB ile köprüleri atmamaya özen gösteriyor. Böylece ortaya sürekli krizler ve iniş çıkışlarla malul tuhaf bir ilişki biçimi çıkıyor.