Ortadoğu'daki Kutuplaşma Libya'ya da Yansıyor

Libya’da devrim sonrasında yaşanan çatışmaları ve kutuplaşan Libya siyasetine bölgesel aktörlerin müdahalelerini yorumlayan Ufuk Ulutaş, Libya’da yaşananları “Ortadoğu’nun genelinde gördüğümüz kutuplaşmanın Libya’ya yansımış bir hali” ifadesiyle özetledi.

Devamı
Ortadoğu'daki Kutuplaşma Libya'ya da Yansıyor
Petrol Fiyatlarındaki Düşüş Üretici Ülke Ekonomilerini Vuracak

Petrol Fiyatlarındaki Düşüş Üretici Ülke Ekonomilerini Vuracak

Dünya genelindeki bolluk, talepteki gerileme ve İran'ın yaptırımların kaldırılması sonrasında sahneye girecek bir aktör olması petrolün düşüşünde önemli faktörler arasında yer alıyor.

Devamı

Kuveyt, BAE, S. Arabistan gibi üreticilerde varil başı 10 doların hemen altı ve üstü ortalama üretim maliyetleri görülürken, Libya, Venezuela ve Cezayir'de bu rakamlar en az ikiye katlanıyor.

Rusya’nın Suriye’ye müdahalesinin Akdeniz ve Ortadoğu’daki stratejik varlığını pekiştirmeyi ve genişletmeyi amaçlayan bir hamle olduğu açık.

Suriye krizi -sığınmacılar meselesi haricinde- Batı’nın fazlaca canını yakan bir konu değil.

Dış ilişkilerin karşılıklı bağımlılık dünyasında Suriye krizi, Türkiye-Avrupa ilişkilerinde yeni bir hareketlenmenin de müsebbibi oldu.

'Aydınlarda bilinç sapması var'

Başbakan Davutoğlu: Aydınlarımızın bilinç sapması yaşadığına, ön yargı ile hareket ettiklerine inanıyorum. Aydın insafına ve ölçüsüne uymalarını beklerim.

Devamı
Aydınlarda bilinç sapması var'
ABD'nin Stratejik Öncelikleri ve Suriye

ABD'nin Stratejik Öncelikleri ve Suriye

ABD Başkanı Obama'nın dış politika konusunda son yıllardaki temel yaklaşımı, Ortadoğu'yu ABD'nin önceliği olmaktan çıkarmak ve Doğu Asya'daki ekonomik ve askeri ağırlığını daha fazla hissettirmek doğrultusunda şekilleniyor.

Devamı

Suriye'de ılımlı ve istikrarlı bir rejim inşa etmekten özellikle kaçınıldı. Hâlbuki yıllardır dile getirilen ve kendilerinin de çok net bildiği bir geçrek vardı. Terör kırılgan rejimlerde üretiliyordu.

Siyasi ortamları da karmaşık olan bu zayıf ekonomilerin, petrolden darbe yemeye tahammülü pek kalmadı.

Ankara, Başika adımıyla daha da sıkışacak Irak denkleminde yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor.

BM Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen 1701 no’lu karara göre Güney Lübnan’a 15000 barış gücü askeri konuşlandırılması öngörülmekte. Türkiye gündeminin son günlerdeki ana gündemi Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 no’lu kararı doğrultusunda Güney Lübnan’a asker gönderip göndermeyeceğidir. Cumhurbaşkanı Sezer, muhalefet ve köşe yazarlarının hemen hepsi bu konuda görüşlerini belirttiler.Kendi görev alanına girmeyen bazı konularda dahi zaman zaman görüş belirten Genelkurmay ise bu konudaki görüşünü henüz kamuoyuna aksettirmedi.

İki ülke arasında hükümet ve devlet başkanları düzeyinde geçekleştirilen ziyaretler öncesinde, konuk ve ev sahibi liderler ile özel röportajlar yapılması ve bunların yayınlanması nerdeyse gelenek olmuştur. Bir tür kamu diplomasisi eksersizi sayılabilecek bu tür röportajların amacı ziyaretin siyasi içeriği hakkında kamuoyunu önceden bilgilendirmek, bazen sürprizlere hazırlamak, bazen de bazı müzakere konularında gerektiğinde toplumun göstereceği tepkileri destek olarak gündeme getirmektir.

Irak ve Afganistan örnekleri, ABD müdahalelerinin yarattığı yeni kaosların bedelini yine o halkların ödediğini gösteriyor. 

Kaddafi'nin asıl dayanağı olan kara gücünü müdahaleye misilleme için acımasızca kullanması veya kimyasal silahlara başvurma olasılığı akılda tutulmalıdır. Libya ile ilgili gündem hızla değişmekte. BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'da uçuşa yasak bölge oluşturulmasını ve işgal dışında 'gerekli tüm seçeneklere başvurulmasını' öngören karar tasarısının onaylanmasının ardından Pazar günü başlaması planlanan operasyon için hazırlıklar sürerken Libya Dışişleri Bakanı Musa Kusa, ateşkes ilan ettiklerini ve her türlü askeri operasyonu durdurma kararı aldıklarını belirtti.  Ancak başta Fransa olmak üzere tehdidin değişmediği kanaatinde olan operasyona destek veren ülkelerin tavrı BM kararların uygulanıp uygulanmadığını takip etme yönünde. Bu ise her şeyin an be an değiştiği Libya ile ilgili operasyon seçeneklerinin rafa kalkmadığını göstermektedir. Ateşkes çağrısı yapan BM kararı öncelikle uçuş yasağını kapsamakla birlikte, tanınan yetki sadece uçuş yasağı ile sınırlı değil. Karar gerekli olması durumunda Kaddafi'nin kara birliklerine de saldırı düzenlenmesine onay veriyor. Ancak bu kararın hayata geçirilmesi gerçekten Libya'ya düzen getirebilecek, sivil ölümlerin önüne geçebilecek mi? Bu noktada gerek daha önceki örnekler, gerekse Libya'nın kendi durumundan kaynaklanan zorluklar çok fazla umut vaat etmemekte. 

Suudi Arabistan'ın sosyo-ekonomik ve siyasi problemlerine rağmen Ortadoğu'da devam eden gösteriler bu ülkede yayılamamış ve muhalefet kolaylıkla sindirilebilmiştir.

Alman kamu yayın kuruluşu ARD'nin İstanbul muhabirlerinden Steffen Wurzel kaleme aldığı analizinde,Türkiye'nin Libya operasyonunda takındığı tavırla uluslararası arenada prestij kazandığını belirtiyor.

SETA Vakfı Genel Koordinatörü Taha Özhan, Ortadoğu'da yaşanan olayların bir düzeni sona erdirdiğini söyledi. Özhan; "Camp David Düzeni sona eriyor. Bu Irak işgali ile başlamıştı şimdi hızlanarak devam ediyor"dedi.

Her yönüyle birbirinden ilgisiz sorunlarla, farklı dengeler ve geleneklerle hesaplaşarak mücadele etme zorunluluğu Türkiye’nin en büyük imtihanı olacak.

SETA’nın 14 Nisan 2011 Perşembe günü düzenlediği oturum başkanlığını SETA Dış Politika Koordinatörü Prof. Dr. Talip Küçükcan’ın yaptığı “Batı ve Kaddafi Çıkmazında Libya” başlıklı panele Habertürk TV Dış Haberler Müdürü Ceyda Karan, SETA Dış Politika Uzmanı Selin M. Bölme ve Samanyolu Haber TV Dış Haberler Editörü Akın Emre Karagülle konuşmacı olarak katıldılar.

Libya krizi Türk dış politikası için 2003'teki Irak işgalinden bu yana verilen en önemli diplomasi sınavlarından birini teşkil ediyor.