Türkiye, Mısır ve Suudi Arabuluculuğu?

Erdoğan, Riyad'da Sisi ile görüşme ihtimalini "çok ciddi olumlu adımların atılması" şartına bağladı. Bu şartın içeriğini de "Mursi başta olmak üzere, siyasi tutukluların serbest bırakılması ve siyaset yapma hakkı verilmesi" olarak netleştirdi.

Devamı
Türkiye Mısır ve Suudi Arabuluculuğu
Suudiler Adım Atarsa Mısır'da Devran Döner

Suudiler Adım Atarsa Mısır'da Devran Döner

Suudi Arabistan'la Mısır dışında her konuda anlaştıklarını belirten Erdoğan: Mısır konusunda, en etkin olabilecek ülke Suudi Arabistan. Bir adım atacak olursa, devran tersine dönebilir

Devamı

"İmparatorluk özlemi" meşruiyetini teo-politik pratik ve medeniyetçilik söylemi üzerinden kuracaktır. Böylece, "büyüklük hırsı" İslam dünyasının "ortak maslahatı" fikrini erozyona uğratan yeni bir tür milliyetçilik üretecektir.

Suriye'de muhalefetin dört senelik direnişidir zor olan, Beşşar'ın hala Şam'daki başkanlık sarayında oturması değil.

Avrupalılar gibi çatışmayı terk edip işbirliği temelli bir barış havzası oluşturmak için, İkinci Dünya Savaşı gibi bir felaketi mi yaşamamız gerekiyor?

Arap Baharının bir ülkesinde daha "değişim" rüzgârı iç savaş "kışına" döndü. ABD'nin Yemen dahil Arap Baharını yönetmedeki başarısızlığı tarihin sayfalarında yerini alacak.

Yemen Operasyonunda Gözden Kaçan Etkenler

Salih Husilerle anlaştığı dönemde, Suudi Arabistan'da yaşamaktaydı. O dönemde ülkeyi Kral Abdullah yönetmekteydi. Haliyle Krallık Divanı'nın Husi-Salih anlaşması biliyor olduğu iddia ediliyor

Devamı
Yemen Operasyonunda Gözden Kaçan Etkenler
Bölgede quot Mezhep Taassubunu quot Aşmak

Bölgede "Mezhep Taassubunu" Aşmak

Dış politika analizlerindeki en sorunlu şey ise, Türkiye'nin bölgedeki ülke bazlı politikalarının İran ve S.Arabistan arasındaki mücadeleye endeksli okunmasıdır.

Devamı

Ortadoğu siyaseti, bölgesel ölçekte yoğun şekilde devam eden Libya, Irak, Suriye ve IŞİD krizlerini aşmakta zorlanırken, "mezhepsel çatışma" vurgusunu içeren daha derin bir çıkmaza sürükleniyor.

Akdeniz'deki göçmen akınının sebepleri nelerdir? Göçmenler Akdeniz üzerinden Avrupa'ya ulaşmak için hangi güzergahları kullanıyorlar? Avrupa bu trajedi karşısında bugüne kadar nasıl bir politik tutum almıştır ve yaşanan son faciadan sonra attığı adımlar nelerdir?

Bölgenin oluşmakta olan yeni yapısı dikkate alındığında, Türkiye'nin Haziran seçimlerinden sonra dış politikada karşı karşıya olacağı birçok meydan okumadan bahsetmek mümkün.

Nisan ayında ölen 800 insanın cesedinin içinde olduğu teknenin “maliyeti yüksek olduğu” gerekçesiyle çıkarılmamasına karar verildi. Ölen insanlar Afrikalı ve Orta Doğulu değil de Avrupalı olsa idi bu karar bu kadar rahat verilebilir miydi?

Murat Yeşiltaş: “Suriye iç savaşı sonlandırılmadan IŞİD'i bir öncelik haline getirmek, örgütün daha da güçlenmesine neden olmaktadır. Suriye'nin vekâlet savaşlarının bir parçası olmaktan bir an önce çıkarılması gerekmektedir.”

Ortadoğu'daki otoriter rejimler 'Arap Baharı' sonrası ortaya çıkan özgürlük taleplerini ve meşruiyet sorunlarını mezhep çatışması ve DAEŞ gibi örgütleri bahane ederek 'güvenlikleştirerek' aşma yoluna gittiler.

Türkiye Kobani kuşatması sırasında da sonrasında da PYD'ye belli şartlar öne sürmüş ve kantonlar üzerinden fiili bir bölünme durumu yaratmamasını salık vermişti.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin rakamlarına göre dünyamız kayıtların tutulmaya başlandığı İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en büyük mülteci krizi ile karşı karşıya.

Ortadoğu ve Afrika'daki iç savaşlar ve sefaletten kaçan göçmenleri ülkelerine almamak için her yolu deneyen Avrupa, kabul ettiği mültecileri de hapishane şartlarındaki kamplara yerleştiriyor.

Başta Batı olmak üzere uluslararası kamuoyu mülteciler için güvenli seyahat rotlarının önünü açarak vize koşullarını kolaylaştırmalı, kitlesel göçü kaldırabilecek düzeyde kotalar belirlemeli, mültecilere temel haklarını sağlamalıdır.

Türkiye iki milyondan fazla Suriyeli ve Iraklı mültecinin yükü ile yalnız bırakılırken AB ülkeleri ördükleri yüksek duvarlara rağmen kendi topraklarına ulaşabilen az sayıda mültecinin yükünün adil paylaşılmadığı konusunda birbirlerini suçlamaktadırlar.

Bölgesel ve küresel algı operasyonu neticesinde, bölgedeki İslami hareketlere güven zedelendi. Bu hareketler halkın gözünde düşürüldü ve halkın bunlara verdiği destekte bir azalma oldu.

Esas mesele, Suriye'de Esed'li bir geçiş dönemi olup olmayacağı değil. Yeni Suriye'nin ve yeni Ortadoğu düzeninin kurulmasında masada kimler olacak ve ne alacak?