Türkiye’nin 2013’ten beri giderek artan bir şekilde maruz kaldığı saldırıları, ekonomik ve askerî alanda attığı başarılı adımlar ve bu başarının verdiği güvenle dış politikasını bağımsız bir çizgiye taşımasından ayrı düşünmek mümkün değildir.
Devamı
Analiz Arjantin dönem başkanlığında gerçekleşen G20 zirvesinin 2018 ajandasını, sorunları çözmede ne derece başarılı olduğunu ve G20 ile ilgili yaşanan hayal kırıklıklarını ele almaktadır.
Devamı
Bu zirvenin ekonomik gündemi korumacı politikalar, ABD-Çin arasında karşılıklı misillemelerle sürdürülen ticaret savaşı ve İran yaptırımları olacak.
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın Arjantin’de gerçekleşecek olan G20 Zirvesi çerçevesinde ülkelerin ikili ilişkileri hakkında değerlendirmede bulundu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı G-20 toplantısı öncesinde Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te bir panel düzenledi. Türkiye'nin dış politikasının ana hatları ve özelde Latin Amerika'yla olan ilişkileri konuşuldu.
Bu rapor 2003’ten bugüne uygulanan “Şartlı Eğitim Yardımı”nı incelemektedir.
Devamı
Analizde BRICS oluşumunun kuruluşu ve gelişimi, dünya ekonomik ve siyasi sistemine etkisi, gelişmekte olan ülkeler açısından anlamı ve Türkiye'nin BRICS ile kurmaya çalıştığı ilişki incelendi.
Demokratlar çoğunluğu elde etse de Trump ile başa çıkmaları kolay değil. Zira ara seçimlerde de yeni vaatlerde bulunan Trump direniyor ve direnecek. Hem Ortadoğu'da İsrail lobisine uygun politikalar geliştiriyor.
Almanya’nın AB karşıtı bir çizgiye savrulması bütün Avrupa’nın istikrarsızlığa savrulmasına yol açacaktır. Zira AB çizgisi Almanya’yı geçmişindeki yayılmacı politikalarından uzak tutan en önemli faktördü.
Korumacılık yükselişe geçti. Dünya liberalizm rayını terk etti. Merkantilist rayda karar kıldı. Sınırlar sertleşiyor. Boşluklar doğuyor. Ve bu boşlukları doldurmaya aday aktörler hızla bu boşluklara doğru akıyor. Dünya siyaseti enerji biriktiriyor.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Ataman, "Türkiye'nin önümüzdeki günlerde daha ciddi meydan okumalarla karşı karşıya kalacağını beklemek lazım." dedi.
İç konsolidasyona sahip bir lider olarak Erdoğan türbülansa giren uluslararası sistemde öncü bir siyaset yürütüyor.
Erdoğan, mevcut uluslararası düzendeki statü dağılımından rahatsızlığını açıkça belirtirken, Türkiye’nin büyük güç olarak tanınması gerektiğini net bir şekilde ortaya koydu. “Büyük güç statüsü elde etmeyi” Türkiye’nin yeni dış politika doktrinin ilanı olarak değerlendirebiliriz.
Son iki üç yılın tortuları aşılabilirse Ankara-Berlin arasında yeni bir "stratejik ortaklık" şekillenebilir. Bunun temel sebebi aslında ABD Başkanı Trump ve Erdoğan'ın peş peşe yaptığı BM Genel Kurul konuşmalarında bulunabilir. Sundukları "uluslararası sistemin geleceği" vizyonlarındaki farktan anlaşılabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dünya beşten büyüktür” söylemi, Almanya ve Japonya’nın istediği gibi, beş daimi üyenin sayısının artırılıp kendisine de veto hakkı verilmesi talebini ifade etmiyor. Aksine Türkiye, bütün BM üyelerinin barışın korunması için hak ve sorumluluk üstleneceği veto engelinin olmadığı adil bir BM sistemi istiyor.
Analizde BRICS oluşumunun kuruluşu ve gelişimi, dünya ekonomik ve siyasi sistemine etkisi, gelişmekte olan ülkeler açısından anlamı ve Türkiye’nin BRICS ile kurmaya çalıştığı ilişki incelenmektedir.
Görünen o ki ABD, Türkiye ile ilgili siyasi hedeflerini gerçekleştirebilme noktasında finansı ve doları bir silah olarak kullanmaya çalışıyor ve artık bunu gizleme gereği de duymuyor.
Türkiye'nin yakın gelecek siyasetini etkileyip belirleyecek üç önemli konu..
Amerika iki dönemdir uluslararası sistemde istikrarı korumak gibi bir siyasetle ilgilenmiyor. Kendisinin merkezinde bulunduğu uluslararası düzeni korumak bir kenara onun yıkılması için uğraşıyor bile denebilir.