Obama'nın İkinci Baharı

Barack Obama için ikinci başkanlık dönemi, içeride ve dışarıda daha cesur ve idealist politikalar takip edebilmesini mümkün kılacaktır.

Devamı
Obama'nın İkinci Baharı
ABD Seçimlerinde Sona Gelindi

ABD Seçimlerinde Sona Gelindi

Amerika'da yapılacak başkanlık seçimleri son yıllarda en fazla negatif kampanya sürecine tanık olduğumuz, en fazla para harcanan ve belki de en yakın yüzdeler ile neticelenecek seçimlerinden biri oldu.

Devamı

ABD’nin önemli düÅŸünce kuruluÅŸlarından Dış Ä°liÅŸkiler Konseyi’nin (CFR), Mayıs ayı içerisinde yayımladığı Türkiye raporu, zamanlaması, iç ve dış politikaya yönelik yaptığı tespitlerle dikkat çekiyor.

SETA BaÅŸkanı Taha Özhan, Yeni Åžafak gazetesinden Murat Aksoy ile Suriye'deki geliÅŸmeleri ve son durumu deÄŸerlendirdi. Özhan’a göre Türkiye, Suriye'de “ulusal çıkar gözetmiyor, ülkede yaÅŸanan insan hakkı ihlallerine son vermek istiyor."

SETA, dünyanın önde gelen düÅŸünce kuruluÅŸlarının biraraya geldiÄŸi G20 DüÅŸünce KuruluÅŸları Zirvesi’ne katılıyor.

SETA’da Insight Turkey dergisince düzenlenen “Avrupa Krizi: Türk ve Yunan Perspektifleri” baÅŸlıklı özel bir panel gerçekleÅŸtirildi.

Yeni Anayasa ve "Vatandaşlık" SETA'da Değerlendirildi

“Yeni Anayasaya Doğru: Vatandaşlık” adlı SETA analizi Prof. Dr. Fazlı Hüsnü Erdem, Prof. Dr. Ayşe Kadıoğlu ve Yrd. Doç. Dr. Levent Korkut’un katıldığı bir panelle duyuruldu.

Devamı
Yeni Anayasa ve quot Vatandaşlık quot SETA'da Değerlendirildi

Süpergüç Adayı Çin'in Arap Baharı Korkusu

Ekonomik ve askeri gücü ile dünyayı korkutan Çin’in Arap Baharı’nda Ortadoğu’da yaşadığı köşe kapmaca bir anlamda süper güç olmanın başka yönleri olduğunu da ortaya koydu.

Devamı

Ä°ran siyasal aklı, kısa vadeli stratejiler yerine uzun vadeli bölgesel düzeni hedefleyen adımlar atarsa Batı'nın hesaplarını boÅŸa çıkarabilir.

Türk Dış Politikası Yıllığı serisinin ikinci kitabında, Türkiye’nin yeni dış politikası 2010 yılı ekseninde analiz ediliyor.

Bugün uluslar arası sistem yeniden kuruluyor ve Türkiye yakın coÄŸrafyasındaki ülkeler için birinci ilham kaynağı konumunda.

Krizin kökeni 1. Dünya Savaşı sonrasında tasfiye edilen Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun mirasının halen paylaÅŸtırılmamış olması, yani 1. Dünya Savaşı’nın bitmemiÅŸ olmasıdır.

ABD, Ä°ngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya'dan oluÅŸan P5+1 ile Ä°ran arasında devam eden nükleer müzakerelerin son görüÅŸmesi Ä°stanbul'da yapıldı.

Araplar ve Türkler, yüzyıllar boyunca Osmanlı egemenliÄŸinin birer unsuru olarak yaÅŸamışlardır ve kültürel ve dini algıları çok büyük ölçüde bu egemenlik altında ÅŸekillenmiÅŸtir.1920’li yıllara gelindiÄŸinde ise gerek Türkiye Cumhuriyeti gerekse bazı Arap devletlerinin kurucuları bölgedeki siyasi haritaları deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ve bu da modern Türkiye’de yeni bir Arap algısının ortaya çıkmasına neden olmuÅŸtur. Bu makale Arapların gözündeki modern Türkiye’ye bakışın dört temel esasa dayandığını açıklamaktadır; Osmanlı geçmiÅŸi-Kemalist döneme ait miras-SoÄŸuk savaÅŸ döneminde yaÅŸanan çatışma ve ittifaklar ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin iktidar süreci. Makalede Türkler ve Arapların karşılaÅŸtıkları zorlukları artık bir imparatorluÄŸun unsurları olarak deÄŸil, farklı milletler olarak çözmeleri gerektiÄŸi sonucuna varılmaktadır.

Türk-Amerikan iliÅŸkileri zorlu bir dönemden geçiyor. Onyıllar süren hiyerarÅŸik iliÅŸkinin son 10 yılda giderek etkisini kaybetti. Obama döneminde "model ortaklık" söyleminin hakim olmaya baÅŸlaması, model ortaklığın askeri konularda da izdüÅŸümlerinin görülmeye baÅŸlaması ve bu yeni durumun getirdiÄŸi gerilim, iliÅŸkileri her açıdan etkiliyor. Ä°ki ülke arasında son 6 ayda yaÅŸanan krizler bile durumun ciddiyetini ortaya koymaya yeter: Mart'ta Ermeni Soykırımı karar tasarısının Temsilciler Meclisi DışiÅŸleri Komisyonu'ndan geçmesi, Mayıs'ta Türkiye-Brezilya-Ä°ran arasında imzalanan Tahran AraÅŸtırma Reaktörü AnlaÅŸması, Mayıs sonunda yaÅŸanan Yardım Gemileri Krizi ve nihayet Haziran'da BM Güvenlik Konseyi'nde Türkiye'nin Ä°ran'a ek yaptırım paketi aleyhinde oy kullanması. ABD Genelkurmay BaÅŸkanı Oramiral Mike Mullen'ın Ankara ziyareti de bu açıdan deÄŸerlendirilmeli.

Ä°srail'in Gazze'ye yönelik insani yardım taşıyan gemilere yönelik sert askeri müdahalesinin yarattığı tartışmalar dinmeden, BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) Ä°ran'a yönelik yaptırımların oylanması gündeme geldi. Ä°srail'in uyardım gemilerine sert müdahalesi karşısında sert bir cevap veren Türkiye, BMGK'de yapılan oylamada Brezilya ile birlikte yaptırımlara "hayır" oyu verdi. BaÅŸka türlüsünü beklemek de imkansızdı. Nitekim iki ülke 17 Mayıs'ta Ä°ran'ı ikna ederek "uranyum takas anlaÅŸması" imzalamıştı. Bütün bu geliÅŸmeler bir kez daha ÅŸu soruyu gündeme getirdi; "Türkiye eksen mi deÄŸiÅŸtiriyor, yüzünü DoÄŸu'ya mı dönüyor?" Tüm bu soruları, Türkiye'nın dış politikasını yakından izleyen SETA Vakfı'nın Genel Koordinatörü Taha Özhan'a sorduk. Özhan yaÅŸananları, "Türkiye 'Ankara merkez'li politikanın meyvelerini topluyor" diye özetledi.

Saldırının hedefi Türkiye’yi küçük düÅŸürmek ve Türkiye’nin ne kadar risk alabileceÄŸini ölçmektir.

Mardin sokakları hiç alışık olmadıkları bir olaya, DışiÅŸleri Bakanı ve otuza yakın büyükelçimizin çeÅŸitli mekanlarda vatandaÅŸla yüz yüze gelmelerine, konuÅŸmalarına, beraber yemek yemelerine hatta kahvehanelerde karşılıklı piÅŸti oynamalarına ÅŸahit oldu. Mardin dışında böyle bir olaya tanıklık eden baÅŸka bir ilimiz yok. Halkımız politikacıları, askerleri, mülki idare amirlerini, sporcuları ve sanatçıları aralarında görmeye alışkındır ama her nedense ülkemizi temsil eden büyükelçiler halk arasına karışmazdı. Buna mukabil GüneydoÄŸu illeri baÅŸta olmak üzere toplumun büyük kesimi çeÅŸitli ülkelerin Ankara büyükelçilerinin kendi illerini ziyaret ettiÄŸini, incelemeler yaptığını ve sivil toplum kuruluÅŸları ile görüÅŸtüÄŸünü duyar ve bilir.

  19. yüzyılda güçlü bir ÅŸekilde ortaya çıkan Batı sömürgeciliÄŸinin arkasında yatan felsefi, ekonomik, siyasi ve kültürel temelleri hakkında neler söyleyebilirsiniz? 19. yüzyılda artık rafine bir program haline dönüÅŸen sömürgecilik arızi bir geliÅŸme deÄŸil Batı felsefesinin piÅŸirdiÄŸi kapitalizmin oldukça tabii bir neticesi olarak okumak lazım. Öyle ki, 1788 tarihli Britanya “Köle Ticareti Düzenlemesi” yasası altında, köle gemilerine sıkıştırılacak köle sayısında azami verimlilik saÄŸlamak üzere gemiler inÅŸa edilmiÅŸtir.

SETA KONFERANS KonuÅŸmacı:     Bekir S. Gür     The Center for Open and Sustainable Learning, Utah State University     Tarih: 1 Åžubat 2007 Pazartesi Saat: 18.30 Yer: SETA, Ankara