Yerli ve Milli Jeopolitiğe Doğru

Kemalist aktörlerin çizdiği karamsar tablonun aksine 15 Temmuz’da darbe girişiminin püskürtülmesi, demokratik siyasetin alanının genişletilmesi için daha ileri adımların atılması yönünde bir irade ortaya koymuş oldu.

Devamı
Yerli ve Milli Jeopolitiğe Doğru
Yeni Bir Dönemin Eşiğinde

Yeni Bir Dönemin Eşiğinde

Türk toplumu uzun bir aradan sonra kendisiyle ve devletiyle ayrışmasına son vererek "kendine gelmiş" ve bir siyasi özne olarak tarih sahnesine yeniden çıkmıştır.

Devamı

Batı medyasında 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ilgili öne çıkan temaları başlıca dört ana başlıkta değerlendirebiliriz: odak dağıtma, marjinalleştirme, okuru güncelliğini yitirmiş söylemlere inandırma, açık manipülasyonlar yürütme.

Dünyanın bir neocon küstahlığı sorunu var. Bir seri katilin kurbanlarını suçlamasına benzer bir psikoloji ile hala utanmadan tepeden bakabiliyorlar. Oysa ayar çekmeye çalıştıkları Türkiye, 28 Şubat Türkiyesi değil.

Muhaliflerin liselileri sokağa çağırması, terör olayları etkisiyle yeniden dinamizm kazanan eski Türkiye aktörlerinin, tekrar siyasetin merkezine yerleşmek ve AK Parti iktidarını geriletmek amacına hizmet etmektedir.

Post-Kemalist dönemin varlığını siyasal anlamda geride bırakıyor olmak, zihinsel dönüşümün tam anlamıyla gerçekleştirdiğini göstermemektedir. Gezi Parkı sürecinde muhafazakârlar üzerinde oluşturulan sembolik şiddet, siyasal/sosyal açıdan kaybedilen pozisyonların yarattığı travma ile bağlantılıdır.

Hangisi Örnek: Nahda mı AK Parti mi?

Bugün Tunus devriminin Arap isyanlarından geriye kalan tek olumlu örnek olması Gannuşi'nin siyasetine çok şey borçludur. Bu siyaset aynı zamanda Nahda hareketini radikalleşme tehlikesinden korudu.

Devamı
Hangisi Örnek Nahda mı AK Parti mi
Birlikte Yaşamı Güçlendirecek Değişim

Birlikte Yaşamı Güçlendirecek Değişim

Türkiye, son 20 yılda laikliği temel bir mesele olmaktan çıkarmış ve birlikte yaşamı güçlendirecek değerleri üretmeyi başarmıştır. Laiklik artık siyaseti dizayn etmeye dönük bir araç değildir.

Devamı

Bütün muhalif entelektüel eleştiriler derlenip toplanıp "İslamcı otoriterleşme" mottosu altında formüle ediliyor artık. Son "laiklik" tartışması da bu formülü pekiştirmek için kullanıldı.

2017 Fransa Başkanlık Seçimleri’nde görünen en büyük tehlike, halktaki İslamofobik eğilimin elitler ve politika yapıcılar tarafından söylem ve eylem olarak benimsenmesi.

Laiklik adına yapılan baskıların neredeyse bütün Ortadoğu coğrafyasında tepkisel bir dindarlık/dincilik oluşturduğu ve Ortadoğu insanıyla din arasında doğal ve sağlıklı bir ilişki kurulmasını engellediği unutulmamalıdır.

Laiklik kavramı uzun süre elitlerin "iktidar mücadelesini" yansıtmak gibi bir fonksiyonu üstlendi. Bu yüzden de geçmişin "ağır yükünü" taşımakta.

Burhanettin Duran, TBMM Başkanı’nın açıklamasına gelen tepkiler üzerinden şekillenen Anayasa’da laiklik polemiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Hâlâ, bütün arsızlıklarını takınıp bizlere "yargılanacaksınız" diye tehditler savuruyorlar. Ortada bir örgüt ve bu örgütün "kamuoyu önderleri" var. Ve bu "önderler" bu memleketin en temel meselelerinde bile birbirlerine karşıtlık içindeler.

Murat Yeşiltaş, Türkiye’nin dış politika eksenindeki paradigma değişikliği üzerine ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu.

Önerilecek hukuki statünün biçimi ne olursa olsun, devam eden diyalog ortamı hem Aleviler hem de devlet açısından en önemli fırsat olarak görülmeli.

Laik rejimi koruma iddiaları ile oluşturulan sis perdesi altında bol miktarda banka lisansı tahsis edildi ve siyaset-sermaye ilişkilerinin girdabında finansal denetim ile düzenleme mimarisi çökertildi.

AK Parti iktidarı eliyle İslami taleplerin demokratik- laik siyasetin açılımları olarak gerçekleşmesini istemiyorlar.

Yeni anayasa tartışmasında kilit öneme sahip bu meselede CHP, MHP ve HDP sandıkta azınlıkta kalmanın bir neticesi olarak parlamenter sistemle devam etmekte kararlı gözüküyor.

SETA PUBLIC LECTURE  Konuşmacı: S. Ilgu OZLER State University of New York   Date: January 05, 2010 Tuesday Time: 17.00 – 18.30   Venue: SETA, ANKARA

Türkiye ile ilgili yerli ve yabancı basın-yayın organları ve akademik yayınlarda, Türk dış politikasındaki eksen kayması tartışması ve Türkiye-İsrail ilişkilerindeki kriz son zamanlarda en öne çıkan konular. Birbirinden ayrı gibi dursa da bu iki konunun birlikte ele alınması hem analitik hem siyasi hem de pratik bir zorunluluk. Tartışmanın asıl sebebi ise Türkiye’nin dış politikada artan ağırlığının nedeni ve mahiyetinin idrak edilememesi ve bu değişimden dolayı mağdur olduğunu düşünen imtiyazlı çevrelerin, durumu kendi lehlerine çevirmek için ülkenin en temel fay hattına oynayarak iç siyasete müdahil olma arzusu.