Batı Medyasında Türkiye Karşıtlığının Arkeolojisi

Türkiye kamuoyu batıdan esen bu “yalan rüzgârı”na her seferinde “yeni” muamelesi yapmayı sevse de, arşivler problemin neredeyse gazeteciliğin tarihiyle yaşıt olduğuna işaret ediyor.

Devamı
Batı Medyasında Türkiye Karşıtlığının Arkeolojisi
Meslek Hazırlık Bakımından Eğitim Programları Sorunu

Meslekî Hazırlık Bakımından Eğitim Programları Sorunu

Osmanlı-Türk modernleşmesinin ilerlemeci ve seçmeci tarih anlayışıyla malûl güçlü pozitivist bilim anlayışı ve dini değersizleştiren Fransız tipi katı laiklik anlayışı dinî alanları, din eğitimini ve yüksek din eğitimini derinden etkilemiştir.

Devamı

İçinde yaşadığımız dönem itibariyle Türkiye'de yüksek din eğitim ve öğretimi, dolayısıyla ilahiyat fakültelerini etkileyen iki önemli belirleyici bulunmaktadır.

Nihai hedef ABD'yi bütün kurumlarıyla birlikte Türkiye karşıtı bir noktaya getirmek, Türkiye'ye uluslararası bir müdahalenin önünü açmaktı. 15 Temmuz'da büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar...

Dinî anlayış güncellenir. Değişim, değer yargılarından bağımsız olarak yaşadığımız bir olgudur. İyi de, kötü de olabilir. İkinci olarak ise insanlık birikimini takip ederek dindarın bilgisi gelişir ve derinleşir.

15 Temmuz'dan beri ertelediğimiz tartışma Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın müdahalesiyle başladı..

Dini Alanda Geçmişin Mirası

Değişim böyle böyle olur. Önce halktan talep gelir. Taban fokur fokur kaynamaya başlar. Rahatsızlığını çeşitli vesilelerle dile getirir...

Devamı
Dini Alanda Geçmişin Mirası
Devlet Din Operasyonlarına Göz Yumamaz

Devlet, “Din Operasyonlarına” Göz Yumamaz!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart Kadınlar Günü'ndeki açıklamalarıyla yeni bir tartışma başlattı. "Din adamı olarak ortaya çıkanların kadınlarla ilgili dinde yeri olmayan içtihatlarda" bulunmalarını eleştirdi.

Devamı

SETA, siyasal sistemlerde seçim ittifaklarını dünya örnekleri üzerinden değerlendiren ve Türkiye'de seçim ittifaklarının siyasetin geleceğine yönelik muhtemel etkilerini ele alan "seçim ittifakları" başlıklı analiz yayımladı.

Cumhuriyet gazetesinde yer alan...

15 Temmuz 2016’da FETÖ üyeleri tarafından yapılan askeri darbe girişiminin toplum tarafından püskürtülmüş olması 28 Şubat’ta jakoben Kemalistler tarafından zirveye çıkartılan ‘dindar’ karşıtlığını yeterince etkilememiş görünüyor.

Türkiye’de siyasi sistemin, iki partili bir yapıya dönüşüyor olduğunu tespit etmek için erken..

Türkiye'nin ve bölgenin önde gelen akademik dergilerinden biri olan Insight Turkey, 2018 yılının ilk sayısında Çin’in dış politikasına odaklanmaktadır. “Çin’in Israrcı Yükselişi: Küresel Zorluklar ve Bölgesel Dinamikler” adlı bu sayıda alanında uzman kişiler tarafından kaleme alınan, Çin’in bölgesel ve uluslararası politikalarında artan rolünü inceleyen yazılar yer almaktadır.

CHP ne yazık ki yerli de milli de olamaz. Acı ama gerçek. Neden mi?

Yerli-milli siyaset kökleştikçe CHP ve HDP derin bir krize doğru yol alıyor. CHP’nin geri adım atarak harekâta destek vermesi, milli bir meselede menfi tavrı nedeniyle sadece toplumun bütününde değil kendi tabanında dahi karşılığını yitirme riskiyle karşı karşıya olmasından kaynaklanıyor. HDP ise hala Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti hayali kuruyor.

15 Temmuz'dan itibaren yaşanan sistemik dönüşüm, "yerli ve milli" söyleminin etrafında oluşan ittifak ya da hizalanmalar Türkiye'de siyaseti yeni bir düzleme taşıdı.

Türkiye'de siyaset, medya, ordu, sivil bürokrasi, sermaye arasındaki çarpık ilişkiler ortadan kalktı. Her kurumun kendi işine odaklanacağı yeni bir toplumsal gerçeklik çıktı karşımıza. 15 yıllık zorlu bir süreçti bu.

CHP'nin 2019'a giderken kullanmayı düşündüğü başlıca sermayelerden biri irtica söylemiydi. Bir başka deyişle CHP, Erdoğan karşıtlığı siyasetini laiklik vurgusu üzerinden yürütmek istiyordu. Laik-dindar dikotomisi CHP için yarayışlı bir malzeme olarak kurgulanmıştı.

Erken Cumhuriyet döneminden itibaren, devletin ve dolayısıyla iktidarın sahipliğini kendisinde gören çevreler, çerçevesini yine kendilerinin belirlediği “modernleştirici paradigma” etrafında bir “makbul vatandaşlık” tanımı yaptılar. “Modernleştirici paradigma” etrafında oluşturulan “Kemalizm” “biz” ve “öteki” düşüncesi etrafında “dışlayıcı pratiklerin” hâkim olduğu bir kimliğe dayanmaktaydı.