Beşinci Yılında Arap Baharı: Devrim, Karşı Devrim ve Bölgesel Kriz

Yeni bir siyasal inşa için kendi içinde vesayet odakları ile mücadele eden Türkiye'nin bölge ülkeleri içindeki statükonun devamından yana tavır izlemesi çelişki olurdu.

Devamı
Beşinci Yılında Arap Baharı Devrim Karşı Devrim ve Bölgesel Kriz
Ha Bugün Ha Yarın Bir Gün Mutlaka

Ha Bugün Ha Yarın, Bir Gün Mutlaka...

Osmanlıca dersi tartışması bir kere daha Türk modernleşmesinin ne denli cılız ve korkularına esir düşmüş bir muhayyileye sahip olduğunu gösterdi.

Devamı

Kendinizi ayrıştırdınız, Müslümanların arasına karışmadınız. İçinden konuştuğunuzu iddia ettiğiniz Sünni İslam'ın kodlarıyla oynadınız. Kendinizi "seçilmiş" gördünüz. Siyaset oyununa dâhil olmadınız, siyaseti emrinize amade kılmaya çalıştınız.

17 Aralık'la başlayan sürecin kazananları Ergenekon davası sanıkları ve ulusalcı çevreler oldu. Kendi karşıtları olarak gördükleri iki gücün çatışmasını keyifle izlediler ve yeni bir pozisyon arayışına girdiler.

Toplumun üçte ikisi Diyanet İşleri Başkanlığına duyduğu güvene ve memnuniyete paralel olarak, kurumun sosyal meselelere de karışmasını ama güncel siyasetten kesinlikle uzak kalmasını istiyor.

Yeni yılda da Gezi olayları ya da 6-7 Ekim Kobani gösterilerine benzer "toplumsal patlamaları" bekleyenlerin hissettiği öfke ve acziyet karışımı sadece Erdoğan karşıtlığı ile açıklanamaz elbette.

Yeni Türkiye'nin Burjuvazi Sorunu

Hızlı sosyo-ekonomik kalkınma ve yapısal dönüşüm hedeflerine kilitlenen yeni Türkiye'nin güçlü, yerli, sivil, küresel anlamda rekabetçi ve siyasi oportunizm yapmayan bir burjuvaziye şiddetle ihtiyacı olduğu ortada.

Devamı
Yeni Türkiye'nin Burjuvazi Sorunu
Cumhuriyet Gazetesi

Cumhuriyet Gazetesi

Cumhuriyet gazetesinin yayınlarına kabaca bakıldığında bile Fransız ihtilalinin ortaya çıkarttığı jakoben laikliğin Fransızlardan çok daha fazla Cumhuriyet tarafından benimsendiği ve 21. Yüzyılın başında Türkiye'ye bu perspektiften bir gömlek giydirilmeye çalışıldığı görülüyor.

Devamı

Kendi tarihsel bağlamı içinde değerlendirildiğinde faşizm, modern, Batılı ve laik bir ideoloji. Bu yönüyle bir "sapma" değil. Sıkışmış Avrupa'nın içinden türemiş, kitlelere ümit olmuş bir "kurtuluş reçetesi".

Toplumsal dışlanma, işsizlik, ayrımcılık, ekonomik zorluklar nedeniyle sosyolojik olarak çepere itilmişlerin “eşitlik, özgürlük ve kardeşlik” değerleri etrafında yeniden birleşmeleri gerektiği vurgulanıyor.

28 Şubat sürecinde genellikle gazete manşetlerinde ve ana haber bültenlerinde öne çıkartılan asker merkezli muhtevanın arka planı; alt metinlerle, yorumlama ve yeniden yorumlamayla dolduruldu.

Çözüm sürecinin başlatılması, farklı kimliklerin tanınması ve kamusal alanda temsili, bir süredir silahlı çatışmaların olmayışı ve barış umudu da etnik bölücülük tartışmalarının etkisizleşmesine yol açtı.

Zaman'ın bu haberi işleme biçiminde dikkat çeken noktalardan birisiyse habere masa başında yapılan müdahaleyle tanımlanabilir.

Türkiye'de siyasal sistem tartışmaları gündeme geldiği dönemlerde, konunun siyasal alanda ve akademik çevrelerde tartışılması genellikle tartışmayı başlatan aktörler üzerinden yürütüldüğünden, başkanlık ve parlamenter sistemle ilgili kalıplaşmış yargılar oluşmuştur.

Darbe girişimleri, AK Parti Hükumeti ve özellikle Tayyip Erdoğan'ın geniş halk kesimlerini harekete geçirterek ürettiği güçlü karşılık sayesinde başarılı olamadı.

Son iki yüzyıllık modernleşme pratiğinin farklı toplumsal ve ideolojik gruplar üzerinde ne tür değişimler getirdiğini karşılaştırmalı şekilde inceleyen uzun soluklu ve soğukkanlı değerlendirmelere ihtiyaç var.

Başkanlık gündemi de olmasa, 7 Haziran'da seçilecek meclisin ve bu meclisten çıkacak olan hükümetin 4 yıl sonraki seçimlere kadar ülkeyi yöneteceğinden neredeyse herkes emin.

Dış politika analizlerindeki en sorunlu şey ise, Türkiye'nin bölgedeki ülke bazlı politikalarının İran ve S.Arabistan arasındaki mücadeleye endeksli okunmasıdır.

HDP'nin laikliği, din işlerinin uzağında olmanın verdiği konforla, retorik dolu ve suya sabuna dokunmayan bir çizgi izliyor.

CHP'nin reklamında öne çıkan mesaja bakılırsa hem kararsızlara seslenildiği hem de kendi seçmen kitlesinde safları sıklaştıracak şekilde içerik üretildiği görülüyor.

SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Sadık Ünay, AK Parti ve CHP'nin seçim beyannamelerin ele aldı.