Ezberlenmiş Doğruları Alt Alta Dizmek

Uluslararası alanda, medya manipülasyonlarıyla ortaya çıkan ana eğilimleri siyasal gerçekliğin ta kendisi olarak değerlendirmek ciddi hesap hatalarına yol açabilir.

Devamı
Ezberlenmiş Doğruları Alt Alta Dizmek
12 İmam'ın Yolunda Nereye

12 İmam'ın Yolunda Nereye?

Hacıbektaş ve Mevlana'yı birlikte okumak daha Sünnici bir Türkiye mi yaratır? Yoksa Alevilerin ve Sünnilerin birbirlerinin rengine boyandığı bir ortamda daha özgür, çoğulcu ve zengin bir dini hayata mı varırız?

Devamı

Yeni bir Ortadoğu'nun oluşması için demokratikleşme tecrübelerinin farklı renklerle yaşatılması ve kurumsallaştırılması lazım. "Yeni" Türkiye gibi, "Yeni Tunus" ve "Yeni Fas" tecrübelerinin zenginliğine ihtiyacımız var.

IŞİD'in yükselişinin yeni bir endişeli laikler kuşağı yaratması anlaşılabilir bir durum. Ancak bu durumun yeniden radikal laiklik uygulamalarını meşrulaştırma ihtimali olduğu gözardı edilmemesi gereken bir ihtimal.

Bugün Nahda'nın önünde uzun ve ince bir yol bulunuyor. Sistem dışı bırakılmadan, meşru, sorumlu ve yapıcı bir muhalefet partisi örneği sunmak. Bu tür bir siyasetle önümüzdeki dönemde iktidara gelmenin yolunu da hazırlayacaktır.

Erken Cumhuriyet döneminde devletin toplumsal dini hayatı "kontrol" etmesi için dizayn edilen bir kurum olarak Diyanet aslında ulemanın daha düşük statüde sisteme eklemlenmesiydi.

Başörtüsü ve "Normallerin" Rekabeti

Siyaset ister istemez semboller üzerinden yürür. Zira iktidar mücadelesi sermaye olarak kullanır sembolleri. Yeni bir vizyon ve kimlik getirmek isteyen her siyasi hareketin de mevcut sembollerle hesaplaşması kaçınılmaz oluyor.

Devamı
Başörtüsü ve quot Normallerin quot Rekabeti
Başörtülü Çocuk

Başörtülü Çocuk...

Baktığımızda bu konuyu gündeme taşıyanların kahir ekseriyetinin, Türkiye'nin normalleşme sürecini bir rejim krizine dönüştürme çabası içerisinde olan aktörler olduklarını görebiliyoruz.

Devamı

CHP'nin toplumsal tabanı söz konusu olduğunda elde kalan en somut “asgari müşterek”, partinin “seküler yaşam biçimi”nin teminatı olarak tasavvur edilmesi. Bu tasavvur, CHP'nin siyasal aktörlüğe en yaklaştığı nokta.

CHP, bütün siyasal performansını Erdoğan ve AK Parti karşıtlığına yöneltti. Dozu giderek artan bir tarzda toplumun “Cumhuriyetçiler” ve “Cumhuriyet düşmanları” olarak bölündüğü tezini işledi.

Eski Türkiye'de muhafazakâr siyaseti ve muhafazakâr yaşam tarzını aşağılamak medya için gayet kullanışlı, elverişli ve beraberinde bir maliyet getirmeyen bir tutumdu.

Cumhuriyetin dindarları ve Kürtleri kamusal alandan dışlamasına son veren AK Parti medeniyetçilik söylemi ile daha kapsayıcı da olsa bir tür milliyetçilik mi üretmektedir?

Davutoğlu isminde karar kılınmasıyla AK Parti, hem parti içerisine yönelik dizaynlara kapalı olduğu hem de bugüne kadar izlediği siyasetin temel çizgisi ile felsefesine sadık kalacağı mesajını verdi.

Siyasal yöntem olarak Erdoğan'ın kurucu siyasetinin temelinde, Erbakan'ın izlemiş olduğu “naif” siyasetin ötesinde, kendi değerlerine yönelik saldırılar karşısında daha etkili, ancak geniş toplumsal kesimleri bu mücadeleye ortak eden bir siyaset vardır.

SETA analisti Medaim Yanık, CHP'nin oy kitlesini genişletmek için değişmek ve dindarlıkla daha barışık bir çizgi içinde olmak zorunda olduğuna değinerek, aksi takdirde ulusalcıların söylemi üzerinden kurgulanan bir CHP'nin geleceğinin olmadığını savundu.

Sene 1998, Diyarbakır DGM İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ilişkin asker güdümlü kararını açıklar, Erdoğan karardan sonra yaptığı basın toplantısında şöyle der: “Biz maraton koşucusuyuz. Bu şarkı bitmez.”

Kurumsal demokratikleşmenin önemli bir aşamasını temsil eden Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, siyasetin toplum merkezli bir vasatta yapılıp sahicileştiğini ve meşruiyet kodlarının değiştiğini gösterdi.

SETA analisti Fahrettin Altun, Gülen Hareketi'nin ulusal ve uluslararası alanda İslamofobinin alanını genişlettiğini, ayrıca Gülen Hareketi'nin bürokrasideki faaliyetleri dolayısıyla radikal laiklik politikalarını savunanlara çok geniş bir meşruiyet alanı oluşturduğunu belirtti.

Türkiye'de Modernleşme, bir toplumsal değişim süreci olmadı. Bir laikleşme ve kapitalistleşme sürecinin yaşanması arzulanıyordu. Ülkenin elitleri ve liderlerinin politika ve söylemlerinde modernleşme bir hedef olarak öne çıkıyordu.

Cumhuriyet'in kurucu ideolojisine olan mesafelerine göre siyasal yelpazede konumlanan iki Türkiye tahayyülünün değişim ve statüko temelinde giriştiği bu mücadele Cumhurbaşkanlığı seçiminin de temel dinamiğini teşkil ediyor.